Ramazan KAYAOĞLU

Ramazan KAYAOĞLU


Kapanmayan Yaramız IRKÇILIK

19 Eylül 2023 - 15:59

KAPANMAYAN YARAMIZ IRKÇILIK
İnsanın en temel özelliklerinden birisi, kendini üstün görmesidir. Bu zehirli düşünce, ilk insandan beri insanlığın üstüne bir ur gibi yapışmıştır. Bu ur büyüdükçe insan, “Ben” diye haykırmaya başlamış, çığlıklarıyla evrende kendine ayrıcalıklı bir ortam oluşturmaya çalışmıştır.

Değişen toplumsal şartlara bağlı olarak “Ben” büyüsünü kaybedince bu sefer insanoğlu, toplumda yer bulabilmek için “Ben” ifadesini “Biz” e dönüştürmüştür. Fransız İhtilali gibi tarihsel olaylar, üst akıl oyunları, savaş tanrılarının çaldığı tam tam davulları, bu süreci hızlandırmış ve ırkçılık günümüzde artık insanlığın en büyük yarası olmuştur. Ülkemizin coğrafi konumu, tarihi, dünya siyasetinde yüzyıllar boyunca üstlendiği misyon, topraklarımızda bu yaranın kaşınmasına zemin oluşturmuş, şahlanmaya veya toparlanıp yeniden dirilmeye çalışan devletimiz, bu yaranın kanatılmasıyla hep kan kaybetmiş ve üç kıtaya hükmeden eski imparatorluk gücüne bir daha ulaşamamıştır. Balkanlar’da kaybettiğimiz topraklar, 1.Dünya Savaşı’nda Hicaz-Yemen Cephesi’nde yaşanılanlar, hep bu yaralardan dışarıya fışkıran irinlerdir. Bugün de devletimiz maalesef bu ölümcül yarayla yeniden sınanmaktadır. Arap sermayesinin ülkemize akmaya başladığı bir dönemde, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkelerle siyasi ilişkilerimizin düzelmeye başladığı bir dönemde, bu olayların alevlenmesi elbette çok manidardır.

Son günlerde özellikle Arap turistlere yapılan saldırılar, bu sürecin ne kadar tehlikeli bir boyuta ulaştığının göstergesidir. Hiçbir suça karışmayan, ülkemize sadece gezmek için gelen bu insanların hedef alınması, planlı bir oyunun küçük yansımalarıdır. Bu oyunlarla, dünya turizm pastasındaki payını giderek büyüten Türkiye’nin, kendi kabuğuna çekilmesi istenmektedir. Afrika’da, Ortadoğu’da, oyun kuran bir Türkiye’den rahatsız olan devletler, ırkçılık silahıyla, ülkemizi yeniden karıştırmak istemektedir. Çünkü bu oyunu kuranlar çok iyi bilmektedir ki Türkiye, etrafına diğer milletleri toplarsa dünyada kartlar yeniden dağıtılır. Gizli masalar yıkılır, sınırlar yeniden çizilir. Bu yüzden ülkemizde yaşanılan bu olaylar derhal kontrol altına alınmalıdır.

Ülkemize, Suriyelilerin gelmesiyle alevlenen, son günlerde ise zirveye çıkan Arap düşmanlığı artık kontrol edilemez bir noktaya ulaşmıştır. Veda Hutbesinde ümmetine son kez seslenen kutlu nebinin ırkçılık hakkındaki uyarıları hala semalarımızda yankılanırken Müslüman bir ülkede bunların olması gerçekten çok vahimdir. İş o kadar korkunç bir boyuta ulaşmıştır ki artık çocuklar da bu oyunun bir parçası olmuştur. Masum çocuklar, büyüklerinden duydukları yanlış bilgilerle, masum arkadaşlarını bu yüzden dışlamakta, onlara kötü davranmaktadırlar. Bilirim, bu oyun elbet bozulacaktır. Ferasetli Türk milleti, elini ovuşturarak etrafımızda dolaşan akbabalara fırsat vermeyecektir. Ama bu sürecin çok kısa olması oldukça önemlidir. Kanayan yara sağlıklı bir şekilde acilen tedavi edilmezse bunun bedelini tüm vücut birlikte öder. Ülkemizin artık bedel ödeyecek gücü ve sabrı kalmamıştır.

 Tabii yukarıda bahsettiğimiz tüm bu gerçekler, bir eleştiride bulunmamıza engel değildir. Evet, ırkçılık yapmayalım ama düzensiz göçmenlerin de yuvası olmayalım. Bunun için geri kabul anlaşması yeniden gözden geçirilmeli ve sınırlarımızdaki güvenlik üst seviyeye çıkarılmalıdır. 2753 km kara sınırı olan bir ülke için bu güvenliği sağlamak çok güç olacaktır biliyorum ama söz konusu vatansa bu bedel ödenmelidir. Zor bir süreçten geçerken gelin Hz. Muhammed’in şu tarihi uyarısına tekrar kulak verelim, verelim ki insanlığı öldürmeden devletimiz daim kalsın.

 “Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdemin çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi beyaz tenlinin siyah üzerine, siyahın da beyaz tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.”

 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum