Ramazan KAYAOĞLU

Ramazan KAYAOĞLU


İçimizden Biri; Mustafa Kutlu

17 Ağustos 2023 - 16:11

İÇİMİZDEN BİRİ MUSTAFA KUTLU
Depremde kaybettiğim değerli dostum Tayfur Aydoğan sayesinde ilk kez tanımıştım onu. Güzel kardeşim, yıllar önce bir gün, heyecan içinde, elinde bir kitapla yanıma gelmişti. “Kardeş, sana bir kitap getirdim, tam senlik, çok beğeneceksin!” demişti. Onun önerilerini önemsediğim için ben de onun heyecanına hemen ortak olup kitabı elime almıştım. Güzel bir hediyeye bakar gibi kitabın dış kapağını özenle incelemiştim. Yazarın ismi tanıdık değildi. Bize çaktırmadan empoze edilen büyük yazarların arasında ismini hiç duymamıştım. Belki de ben, bu yüzden onun adını ilk kez duyuyor hissine kapılıyordum. Ben, kitabı incelerken “Daha önce bu yazarın kitaplarını hiç okudun mu?” dedi. “Yok, hatırlamıyorum.” diye karşılık verdim. O an yüzünde bir gülümseme belirdi. “Sana bu zevki yaşatacağım için çok mutlu oldum!” deyip gülümsemesini devam ettirdi. Kitabı alıp teşekkür ettim. Tekrar kitaba şöyle bir baktım. Kitabın basit bir kapağı vardı. Dıştan çok da albenisi yoktu. Üstünde küçük puntolarla “Mustafa Kutlu- Beyhude Ömrüm” yazıyordu. Açıkçası o an dostumun biraz abarttığını düşündüm.  Kitabı elimdeki poşete koyup tekrar teşekkür edip onun yanından ayrıldım. 

Akşam eve gidince elimdeki poşetle birlikte kitabı masanın üstüne öylesine attım. İş yorgunluğu, çocukların ödevi, evde yapılması gereken işler derken kitabı poşetten çıkarıp tekrar elime almam ancak uyumaya yakın bir zamanda mümkün oldu. Birkaç sayfa okuyup sonra hemen uyurum deyip sayfaları isteksizce çevirmeye başladım. Konu, mekân, kahraman bilindik olmasına rağmen bunları aktarırken verilen duygu hiç bilindik değildi. Yazar, benimle ilgisi olmayan bir olayda sanki beni anlatıyordu. Sayfalarda benim duygularım, benim ümitlerim, benim hayal kırıklıklarım vardı. Tahmin edeceğiniz gibi o gece kitabı bir daha elimden bırakamadım. Yaklaşık iki yüz sayfalık kitabı, üç dört saatte okudum. 

Sabah işe giderken uykusuz olmama rağmen kendimi oldukça iyi hissediyordum. Üstümde tarifi mümkün olmayan bir huzur, bir rahatlık vardı. Sanki biri saatlerce beni dinlemiş, içimdeki acıları görmüş, hüzünlerimi şefkatle okşamış, sevinçlerime ortak olmuştu. O gün akşamı zor ettim. İş çıkışı soluğu hemen bir kitapçıda alıp Mustafa Kutlu’nun birkaç kitabını daha aldım. Huzursuz Bacak, Uzun Hikâye, Mavi Kuş, Sır, Yoksulluk İçimizde, Fırtınayı Kucaklamak, derken kendimi bir masalın içinde buldum. Ama bu masalın kahramanı bendim. Yazar ne anlatırsa anlatsın hep beni anlatıyordu. Kitaptaki eş, anne, çocuk, benimdi. Kahramanların gezdiği coğrafyalar, akan sular, kabaran denizler, kavuran rüzgârlar, benimdi, bana aitti. O günden sonra bir daha Mustafa Kutlu’yu yanımdan hiç ayırmadım. 

Okulların açılmasına yakın bir zamanda değerli öğretmenlerimize küçük bir ricada bulunmak istiyorum. Lütfen Mustafa Kutlu kitaplarını, kitap okuma listelerinize ilave edin.  İlave edin ki bu toprağın çocukları, bu toprağın değerleriyle büyüsün.

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum