Taylan Özgür SAĞLAM

Taylan Özgür SAĞLAM


Bekçi Bako

28 Kasım 2022 - 00:33

Merhaba değerli okurlarım;
İlk yazımda Adana'nın Dedesi diye tabir ettiğim cennet mekan Aziz Şenses'ten sonra bugün sizlere yine aynı tabiri bu sefer peygamberler şehri Şanlıurfa için kullanarak Şanlıurfa'nın türkü dedelerinden
Bakır Yurtsever'i tanıtmak istiyorum. Malumunuz soyadı kanunundan önce insanlar lakaplarıyla anıldığından dolayı 1932 yılına kadar emniyet müdürlüğünde bekçilik  yapan Yurtsever'in adı Bekçi Bakır yada Bekçi Bako olarak bilinir.

Yaşadığı şehri ve yurdunu çok sevdiğinden, soyadı kanunu çıktığında ısrarla “yurtsever” soyadını seçmiştir. Kendine has üslûbu, güzel ve gür sesi ile şöhreti urfa sınırlarını aşmış, yörenin en iyi mevlit, gazel ve hoyrat okuyucularındandır. Bu özelliklerinin yanı sıra bestekâr olup Urfa halk müziğinin kaynak kişisi olarak da bilinmektedir


Bekçi Bako'nun Hayatı 
Bakır Yurtsever 1908 yılında Urfa’nın Yusuf Paşa Mahallesi’nde 205 no'lu hanede doğmuştur. Babası çolakoğulları’ndan halil, annesi ise kısmetler ailesinden hanım’dır.. bakır yurtsever, rukiye hanımla evli olup altısı kız, dördü erkek on çocuk babasıdır. çocuklarının isimleri ise Halil, Zeki, Ulviye, İsmet, Zekiye, Osman, Nimet, Hikmet, Yeter ve Mehmet Ramazan’dır. Dostları ve yakınları Bekçi Bakır’ın zeki ve çok çalışkan; esprili, hoşgörülü, mütevazı, yardımsever ve duygusal biri olduğunu söylemektedirler. Bekçi bakır okumaya çok hevesli olmasına rağmen okula gidememiş, bu nedenle çocuklarının okuması için çok gayret sarf etmiştir. Bekçi Bakır, ilkokulu dışarıdan bitirmiş olmasına rağmen arapça, farsça ve kürtçe’yi çok iyi bilirdi. Urfa müziğinin bu günlere gelmesinde büyük katkıları olan Bakır Yurtsever 09.06.1985 tarihinde vefat etmiştir. 

Müzik Hayatı
Bakır Yurtsever, müziğe küçük yaşlarda başlamıştır. Ustası Pehel’in oğlu, pazar camii müezzini Ahmet Hafız’dır. Ustası iki gözden âmâ olup musikiye vakıf ve her türlü makamı bilen biridir. Bakır Yurtsever kuran-ı kerim’i ve bütün makamları bu ustasından öğrenmiştir. Urfa’nın meşhur gazelhan ve mevlithanı Hacı Nuri Hafız’dan mevlit okumasını öğrenmiş ve onunla birlikte sekiz sene mevlitlere gitmiştir. Mevlitlerde Hacı Nuri Hafız’ın zâkirliğini yapmıştır. Daha sonra ustasının müsaadesi ile mevlit okumaya başlamış ve 30 sene kadar da mevlithanlık yapmıştır. Urfa'da kışın sıra gecelerine, yazın bağ ve bahçelere, bahar aylarında ise dağ yatısı’na gidilir. Bu yerlerde ustalardan oluşan musiki meclislerinde saatler süren fasıllar geçilir. Bakır Yurtsever de bu musiki meclislerine sık sık katılmıştır. Zamanın meşhur ustaları Damburacı Derviş, Mukım Tahir, Kel Hamza, Karaköprülü İsmail, Tenekeci Mahmut, Marangoz Halil, Muallim Cevdet Bey gibi usta sanatkârlarla meşk etmiştir. Bekçi Bakır, müziğe vakıf biri olup makam ve usule riayet etmeyenlere çok kızardı. Ezan okurken makamı beceremeyen bir müezzin duysa gider, onu uygun bir şekilde uyarıp örnek verirdi. (Müezzinlerin konservatuar eğitimi almaları ve müzik kulağı olmayan insanların müezzin yapılmaması gerektiğini düşünen biri olarak Yurtseverin bu hassasiyetini takdire şayan bulurum.) Bazen ezan okuduğunda birçok insanın duygulanarak ağladığı anlatılmaktadır. Cuma günleri gittiği camide ezandan önce sela okurdu. Dini yönden de kendisini son derece yetiştirmiş olan Bakır Yurtsever, hafızdı. Kuran-ı Kerim’i çok güzel okur ve Türkçe açıklamasını yapardı. Halk müziği, sanat müziği ve tasavvuf müziğini de ileri düzeyde bilirdi. Mani, hoyrat, gazel, türkü, şarkı ve ilahi repertuarı çok genişti. Çok güzel def çalar, tarağa sigara kağıdı takarak “mey” sesi çıkarır, okuyuculara eşlik ederdi. Sesini çok iyi kullanabilirdi, taklit yeteneği vardı, hayvan seslerini ve tanınmış kişilerin seslerini çok iyi taklit edebilirdi. Urfa ve yurdun birçok yerinde konser programlarına davet edilirdi. Her yıl 11 nisan’da Urfa kurtuluşu ile ilgili düzenlenen TRT’nin radyo programlarına ve halkevi konserlerine katılırdı. Bekçi Bakır, Ankara Radyo Evi’nde muzaffer Sarısözen’in hazırladığı “ Yurttan Sesler” programı ile Diyarbakır Radyosu’nca hazırlanan programlara katılmıştır. Muzaffer Sarısözen, kaynak kişi olarak Bakır Yurtsever’den Urfa türkülerini derlemiş ve TRT Türk Halk Müziği arşivine kazandırmıştır.

Bakir Yurtsever İçin Söylenenler
"Siirt’te askerliğini yaparken, Mustafa Kemal Atatürk sesini dinlemiştir. Atatürk, Bakır Yurtsever’in uzun hava ve hoyratlarından çok etkilenerek 'yaşşa, varol urfalı' diyerek kendisini taltif etmiştir."

"Aşık Veyse’le bir sohbette bir araya gelmiş, karşılıklı söyleşmişler; Bakır Yurtsever’in söylediği parçalardan Aşık Veysel çok duygulanarak gözyaşlarını tutamamıştır."

"Bekçi Bakır bir konser sırasında Zeki Müren’le tanışır, sesini dinletir. Onu dinleyen Zeki Müren hayretler içinde kalır. 'Bakır amca bu ses bende olsa on tane Zeki Müren ederim' der."

Gerçekten Bekçi Bakır için söylenenlerin az bile kaldığını kendisini dinlerken anlıyorsunuz. Hatta ciğerden gelen o güçlü sesin  büyüsünü zamanın teknolojisi taş plak kayıtlarından bile hissedebiliyorsunuz.


Buradan bir atlı geçti uzun havasının hikayesi:
Bakır Yurtsever'i yurt çapında üne kavuşturan eserlerden biri “Buradan Bir Atlı Geçti” adlı uzun havadır. Bu hikaye gerçekten çok hüzünlü ve bir o kadar anlamlıdır. Zira birkaç türküsünde çocuklarına olan düşkünlüğü anlaşılan yüce gönüllü ve çağının ötesinde bir insan olan Yurtsever'in söz ve müziği kendisine ait olan bu eser; çok sevdiği kızının ölümü ve ardından hanımının hastalığı ile dert üstüne dert eklenen bir babanın çaresizliğinin öyküsüdür. 

II. dünya savaşı yılları, halk büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Moral bozukluğu had safhadadır. Bu sıkıntılar yetmezmiş gibi Bekçi Bakır’ın çok sevdiği ikinci çocuğu çok hastadır. 8 yaşındaki kız çocuğu ateşli bir hastalığa yakalanmış, gün geçtikçe kötüleşmektedir. Biricik yavrusu gözleri önünde gün be gün erimektedir. Baba ise çaresizdir. Günün şartlarında yapılan tedaviler sonuç vermez ve biricik kızı vefat eder. Zaten duygusal ve içe dönük bir yapısı vardır Bekçi Bakır’ın. Kızının ölümüne çok üzülür, sonsuz kederlenir. Bu yetmezmiş gibi hanımı da hastalanır. Artık iç dünyası gittikçe kararmıştır. Ne yapacağını bilemez. Saatlerce kahvehanede oturup düşüncelere dalmaktadır. Yine böyle bir günde, kahvenin önünde oturmuş, dalgın dalgın çayını yudumlamaktadır. O sırada yoldan bir atlı geçer. Atın üzerindeki adam çok mahzun biridir. Üstü başı çok perişandır. Kahvede oturmakta olan Bekçi Bakır’ı görünce daha da mahzunlaşır, boynunu büküp gider. Sanki o da anlamıştır Bekçi Bakır’ın içindeki derdini. Zaten çok üzgün olan Bekçi Bakır, bu birkaç dakikalık olaydan çok etkilenir. Ağzından, “ Buradan bir atlı geçti / yarama baktı geçti” uzun havasının sözleri dökülür. Bakır Yurtsever, daha sonra bu eserini plağa okur. Çok sevilen bu eser, o günden bu güne söylenmektedir. Bekçi Bakır’ın vasiyeti üzerine, bu uzun havanın ikinci dörtlüğü mezar taşına yazılmıştır. Bekçi Bakır'ı rahmetle anarken bu hüzünlü eserin sözlerini buraya bırakalım. 
Esen kalın.


Buradan bir atlı geçti
yarama baktı geçti
tabip yaramı elleme

yaramın vakti geçti
kurbanam her gelene
zülfünden ter gelene
mezarımı yüce yapın
yavrularım gele gölgelene..

kaynak:www.ihsanozturk.com/

Bakır Yurtsever Sakın Terki Edepten Kaside



 

Bakır Yurtsever - Söyleyin Şu Bülbüle Dertli Dertli Ötmesin



Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum