Mehmet Ali TEK

Mehmet Ali TEK


Orucun Ruhu'yla Buluşma

10 Mart 2024 - 15:44

İnsanlık bu yüzyılda hiç olmadığı kadar iletişim halinde. İki iletişim çeşidi ile karşı karşıyayız. Analog iletişim ve dijital iletişim. Bu iletişim biçimlerini bazen içiçe geçmiş bir şekilde yaşıyor olsak da dijital iletişimin, analog iletişimi azalttığı, yer yer yok ettiğini de görüyoruz. Ruhu arındırma sürecinde, analog iletişim'e ihtiyacımız daha çok ortaya çıkıyor.

 
Literatür olarak bu iki kavramı yakınlaştırma yöntemini kullanarak dikey iletişim ve yatay iletişim olarak da adlandırabiliriz. Ruhu arındırma sürecinde dikey iletişimi artırma, yatay iletişimi azaltma vakitlerini Ramazan ayı ile daha fazla yakalama imkanı buluruz. Vahyin iniş döneminde, vahyin ilk muhatabı olanlar bu iki iletişimi yaşamış olmakla beraber yüzyılımız insanına kıyasla dikey iletişimi (analog iletişim) 'her an' yaşıyorlardı. Biz ise tam aksine 'dijital iletişim'i her an yaşıyoruz.
 
Dijital iletişim, ruhun, zihnin, kalbin olmadığı yerdir. Ruh yoksunluğu'nu en çok yaşıyoruz bu çağda. Zihnin, kalbin aradığı cevapları bulamayan kişi bir ruh yoksunluğu içerisindedir. Muhatabın, bakışın, sesin, kişinin/varlığın olduğu yerdedir, ruh. Zamanı hızlı yaşadığımızdan ötürü bu saydıklarımızdan 'yoksun' olarak yaşıyor, ruh'u aç bırakıyoruz böylelikle.
 
'Beden obezliği', ruhun açlığından ötürü yaşadığımız bir durumdur. Ruh'un açlığını yaşayan toplumlarda 'beden obezliği' vakasını daha çok görüyoruz. 
Ruh'u doyurmaya yönelik bir hayatı yaşamaya başladığımızda bir akış, bir doğal seleksiyon içerisinde beden obezliği vakaları azalacaktır. 
 
Kapitalizm kültürü bize sürekli 'beden obezliği'ni pompalar. Sürekli 'yemelisin, içmelisin, giyinmelisin, izlemelisin, like'lamalısın, bedeninin, gülüşünü, herşeyini paylaşmalısın' anlayışıyla meşgul eder.
'Üret-tüket' tüketim anlayışı, ruhun aç kalmasına, ruhtan kotararak onun ihtiyacı olan gıdayı, iletişimi, inancı ondan kaçırarak, bedene verir. Beden semirilir böylece, obez bir hal alır. Semirilen, sömürülür. Bugün, 'üret-tüket' sloganıyla, beden isteyerek kendini sömürür.
 
Ruhun şöleni, beden üzerindeki sömürünün, sömürü düzeninin kaldırılmasıyla olur. Ruhun doyumu, zihnin ve kalbin doyumu ile gerçekleşir.
 
Her şeyin yakınlaştığı, her şeye hızla ulaştığımız bir zamanda artık uzak yok, mesafesizlik yok. Mesafesizlik, 'mesafeliliği' getirdi. İlk etapta bu mesafesizlik nesne ile kurulan bir ilişkiydi. Ama bu zamanla diğer ilişkilere de sirayet etti. Böylelikle Allah ile mesafemiz açıldı. Bütün mesafesizliklerin, bütün engellerin kalktığı bir zamanda, Allah ile mesafeli bir ilişki, ilişkisizliğe döndü.
 
'Orucun ruhu'yla bozulan bu ilişkiyi yeniden onarabilir, Allah ile yakınlığı yeniden kurabiliriz. Derinleşmeyi yaşamayan, daralır. Bu 'manevi derinleşme'yi yeniden keşfedebiliriz. 

Reklam