Abdulaziz TANTİK

Abdulaziz TANTİK


Kudretin Tecelli Ettiği Gece: KADİR GECESİ

09 Nisan 2024 - 11:16

Leyle-i Kadir olarak bilinen gece, İlahi buyruğun yeryüzü semasına ve oradan insana indirildiği bir zaman dilimidir. Kudretin tecellisi olan vahy insanoğluna indirilerek, yol gösterici olarak öne çıkması İlahi inayetin ta kedisidir. Bu gece, her hangi bir gece değildir. Bütün geceler arasından çekilerek özel bir gece haline dönüştürülmüştür. İşte bu yüzden her yıl, bir ömür hâsılasının elde edilebileceği kutlu bir vakit, kutlu bir müjdedir. Bu geceye erişmek, İlahi tecelliye mazhar olmayı içinde taşımaktadır. Bu bir gayret ve çabayı içerdiği gibi bir inayeti de zımnında gizlemektedir.

 
Kadir gecesini doğru anlamak için, Allah (cc) ün insana yüklediği anlamı, kıymet ile birlikte değerlendirilmelidir. Dağların, taşların / Doğanın bu ağır yükü taşımadığını belirten Kur’an, insanın bu taşıyıcılığa sahip çıktığını beyan eder. İnsanın ‘zalim’ ve ‘cahil’ olarak nitelemesi de bu vahyin karakterinin taşıdığı, anlam ile irtibatlı düşünülmelidir. Allah, ‘insanı karanlıktan aydınlığa çıkarır.’ İşte bu nurani teklifin muhatabı olan insanın, teklifi yüklenmesi kendisine sunulmuş bir rahmettir. Kur’an, insana dair ve insanlık tarihine dair, gönderilmiş elçilere dair ve inkâr edenlere dair, cennete ve cehenneme dair bilgileri ihtiva eder. Bu muhteviyata ait ilişkiler ağına dair bilgiyi de içerir ve böylece cehaleti ortadan kaldırmak hedeflenir. İşte vahiy öncesi insanın hâli olan, zalim/karanlıkta oluşu ve cahil/bilgisizliğine ilave olarak insanın âdaptan yoksunluğu terbiye edilir. Bu terbiye süreci ile hem aydınlığa, hem bilgiye, hem edebe ulaşarak vahiy öncesi insan bambaşka bir insana dönüşür. Bütün bu olanlar ise İlahi inayetin kesinliğine işaret eder.
 
Gece, bir zamana işarettir. Geceye yönelik İlahi müdahale ise zaman ötesi bir karaktere sahiptir. Meleklerin indirilmesi, gece boyunca selam olgusuna dönüşmesi de ‘insana yüklenilen konumun neliğine’ dair zihnimizi biraz daha aydınlatabilir.
 
Birinci temel unsur; Kadir Gecesinde İlahi müdahalenin varlığı, İlahi inayetin vahiy üzerinden tecelli ederek insana münhasır bir karakter kazanmasıdır. Bu zaman ötesi İlahi müdahale ile vuku bulan Kadir Gecesiyle bir ömür arasında irtibat kurulabilinmektedir. Çünkü İnsana, Kadir Gecesi sayesinde ömrünü heba etmekten kurtararak cenneti kazanması imkânı sunulmaktadır. Kadir gecesi, Zaman dışı bir Ulûhiyetin zamana müdahale etmesidir. Bu yüzden insanlar var oldukça bu gece kendi kıymetinden bir şey eksiltmeyerek insanlara yol göstericiliğini sürdürmeye devam edecektir.
 
İkincisi; Bu gecenin ehemmiyeti, aynı zamanda insanın muhatap alınması, insana ilâhi bir nüzul/ziyaretin gerçekleştirilmesi, ona misafir olunması ve böylece insana büyük bir hediye/müjde verilmesinden kaynaklanmaktadır. Ulûhiyet ile insan arasındaki derin bağı göstermesi açısından da bu gece özel bir gece olarak tarihe kayıt düşmüştür. Bu kaydın adı ise vahiydir. Vahiy, insan için yol gösterici ilkeler ve ahlâki umdeler bütünüdür. Vahiy ile insan kendi kurtuluşunu garanti altına alacak bir zemine sahip olur. Bu gece her şeye rağmen insanın terk edilmediğini beyan eder. Ona yardımcı olunacağını açık bir şekilde ifade eder.
 
İnsanın kendi başına hareket eden insanın yolu bulmakta zorlandığını, kendi başına bırakılmadığını ve kendi başına bırakıldığı takdirde kötülüğe meylettiği insanlık tarihi bağlamında kanıtlanmış durumdadır. Sürekli kendisine yardımcı olan Mutlak Kudretin varlığı ve bunun insan psikolojisine ve ruhuna yönelik katkısı da üzerinde durulması gereken bir boyut içermektedir. Bunun bir adım ötesi ise; Allah’ın bu gecede aynı zamanda vahyi alacak bir elçiyi insanlar arasından çıkarmasıdır. Bu gecenin bir önemi de, İnsanın kendi dilinden, kendi halinden ve kendi tecrübesinden anlayan, kendisi ile konuşacak ve İlahi terbiyeye mazhar olmuş, seçilmiş bir insan (elçi) ile mükâfatlandırıldığı gece olmasındadır.
 
İlahi inayet, insana sorumluluğunu kendisine yükleyerek onu özgür kılmıştır. Böylece, İnsan, kulluğunu yerine getirirken kendi iradesine yaslanması, ona mümkün kılınmış ve insan bir özne/şahsiyet olarak donatılmıştır. Bu örneklik, diğer insanların kendiliğinden meseleyi anlamalarına ve şüpheden arî bir şekilde hareket etmelerine zemin oluşturmuştur. İnsanın taklit ederek öğrendiğini hepimiz tecrübe ederek biliyoruz. İşte nübüvvet bu taklidin gerçek bir zemine yaslanmasını da mümkün kılmış, nebevi örnekliği asli hüviyetine kavuşturmuştur.
 
İnsana ilaveten verilen nimet olarak sunulmuş düşünebilme ve akletme yetileri, vicdan ile taçlandırılarak ona doğru yolu/istikamet üzere olmayı kolaylaştırmıştır. Sorumluluk artık insana yüklenmiştir ve İnsan kıyamet gününe kadar kendisine verilmiş olan yol gösterici istidatları kullanarak kendi kurtuluşunu, kendisi garanti altına almalıdır. Artık insan için herhangi bir mazeret kalmamaktadır.
 
İnsan, Allah tarafından kendisine sunulmuş bu Kadir Gecesinin önemini takdir ederek, kendi kaderini ellerine alarak, kendi kurtuluşunu İlahi inayetin yardımı ile sağlamayı hedeflemelidir. Bu noktada insanın, çaba ve gayrete yönelik aşkını tazelemesi, adaletin ikamesi, barışın ikamesi, özgüvenin tesisini sağlayarak sırat-i müstakim üzere yürümesi elzemdir.
 
İnsan, kendisine sunulmuş gibi görülen şeylerin zahiri boyutlarını dikkate almalı ama bunu yaparken, batında saklı olanları da göz önünde tutmalıdır. Zahir ve batın ikilemi, insanın kaderi olarak ona yüklenmiştir. Ulûhiyet, her zaman bir batın olarak varlığını insan için koruyacaktır. İnsan, ancak zahiri bir dünyada, batına yönelik bir idrake sahip olma arayışını sürdürdüğünde, perdenin gerisine dair bir idrake ve tecrübeye sahip olabilir. Bu durum, ancak dünya ve ahiret denklemini doğru bir zeminde kurmasına ve bunun insan tabiatındaki ikilem olan zahir ve batın denklemini de doğru okumasına vesile olacaktır.
 
İnsan gelişmeye açık bir yapıda yaratılmıştır. İmtihan oluşunun teminatı da budur. İnsan, sürekli kendisini geliştirerek varlığının anlamını keşfetmeye açık bir yapı taşımaktadır. Kendini keşfetmeyen insan, gelişim dinamiklerini ve kemale doğru yolculuğunu yarıda kesmek zorunda kalarak hüsrana uğrar. Bu yüzden Kadir Gecesi gibi eş zamanlı olarak zaman dışı ile zamanın iç içe birlikteliğini açığa çıkaran anlar, insana derin bir tefekkür zemini sunar. Basiret ve hikmet bu tefekkürün sonucunda meydana gelir. O zaman İlahi inayetin keyfiyetini doğru anlama konusunda ilerleme sağlanabilir. Varlıkla doğru bir ilişki, hikmet ve basiret üzere olmakla irtibatlıdır. Kadir Gecesi, hikmeti ve basireti insana sunan bir zemin olarak işlevselleştirilmelidir. Orada bulunan gaybi tecrübeye tanıklık etmek, her insanın kendi düzeyi ile sınırlı bir gerçekliğe sahiptir.
 
Sorumluluk artık insana düşmektedir. İnsan bu sorumluluğu üstlenmeli ve gerçeğin bu dünya ile sınırlı olmadığını öğrenmelidir. Vahyin Kitap olarak kendisine sunulmasının hikmetini doğru kavramalıdır. Yol, yürümeye azimli olanlarındır…
 
Not: Okuyucularımın Ramazan bayramını kutlar ve hayırlı bir geleceğin muştusunu dilerim… Ramazan bayramının, ümmetin kurtuluşuna vesile olmasını niyaz eder ve Filistin/Gazze halkının zaferine vesile olmasını niyaz ederim… Her günümüzün bayram ve her gecemizin kadir gecesi olması temennisi ile Hayırlı Bayramlar dilerim…

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum