Abdulaziz TANTİK

Abdulaziz TANTİK


Gazze'yi Unutursan Kendini Unutursun

23 Ocak 2024 - 11:48

GAZZE’Yİ UNUTURSAN KENDİNİ UNUTURSUN
Unutmak ve hatırlamak arasında insan kalmanın yöntemini bulabilmek insanlığının farkındalığını aramakla eş değer bir olguyu işaret eder. Unutmaya yönelik olumsuzlayıcı ilahi bilginin varlığı hatırlamanın önemini gösterir. Vahyin zikir/hatırlama ile tanımlanması hatırlamanın, hatırlatmanın ve hatırlatıcı bir rol üstlenmenin doğru konumunu işaret eder. Unutmak ise aldatılmanın yollarını açık tutmanın imkânlarını gösterir. Unutmak, kıymeti, değeri, anlamı, ahlaki olanı göz ardı ederek nefsin ve şeytanın tuzaklarına düşmeyi zorunlu kılar. Bu yüzden unutulmak ve unutmak hep bir olumsuzluğu beraberinde taşır. Unutmanın tek olumlu zemini ise nefsin arzu ve isteklerini, şeytanın ayartıcı şaşaasını ve işlenmiş günahı, sana yapılmış bir hatayı unutmaktır.

Gazze halkının son yirmi gündür sürekli ‘unutmayın bizi’ diye hatırlatmada bulunmalarının bir karşılığı olacaktır.

Çünkü Gazze yapılan bütün vahşete ve soykırıma karşılık galip gelme adına önemli kazanımlara sahip olmuştur. Ama bu son üç haftada Gazze ablukasının ve soykırımının unutulması bağlamında bölge dışına taşırılan şiddet ve saldırılar gündemi farklı noktalara taşıdı. Lübnan, Yemen, İran, Pakistan, Kuzey Irak, Suriye ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı bu yeni şiddet sarmalı Gazze’deki olayları unutturmaya yaradı. Gündemden düşmeye başlayan Gazze doğal olarak kendi haline bırakıldığında İsrail, yenilgisine rağmen oradan bir zafer çıkarabilir. Bu durumu göz ardı etmemek lazımdır. Sosyal medyada Filistin meselesi ile ilgili haberlerin azalması, televizyon programlarında artık eskisi gibi konuşulmayan soy kırım ve İsrail mezalimi, gündemden düşmeye başlayabilir. Buna yönelik bir refleks olarak her Filistinli arkadaş, Filistin’deki görüntüler eşliğinde ‘aman ha bizi unutmayın’ diyerek tepkisini dile getirmektedir.

Aksa Tufanı başladığında Filistin ile ilgili haberleri sürekli paylaşan yıldız yazarlarımızın da bu son dönemde aktif bir paylaşım içinde olmadığını gözlemlemek insanı üzmektedir. Giderek azalan kamuoyu desteği doğal olarak zaferi gölgeleyen bir durumu işaret edecektir. Bir müslüman olarak Filistin’i bırakın unutmayı, sürekli tazeleyerek hatırlamaya devam etmeli ve gündemde tutarak Filistinli mazlumların yanında yer aldığımızı ayan beyan ilan etmeliyiz.

Aksa Tufanı ile başlayan süreç dünya sistemini sarstı.

Dünyadaki kavramların içinin boş olduğunun en büyük göstergesi olan Filistin direnişi, iktidarların ve halkların kopukluğunu işaret etti. Müslüman ülkelerin bağımsız olmadığını gösterdiği gibi Müslümanların ise ne kadar dünyevileştiklerini ve seküler kültüre adapte olduklarını açık kıldı. Batılı halkların, vicdan anlamında öne çıktığını gösteren bir alâmetifarika olarak öne çıkan Gazze halkı, Müslümanlaşmanın önünü açtığı gibi İslamofobiyi tesirsiz hale getirdi.

Aksa Tufanı yeni bir değişimin mihenk taşı olmuşken, onu unutmak ve hatırlamaktan vazgeçmek insanın öncelikle kendisine ihanettir. Tam bir dünya barışının ikamesi bağlamında vicdan ekseninde bütünleşmiş bir insanlık görecekken bundan vazgeçmek insanlığa ihanettir. Üç ay da geçse üç yıl da geçse asla Aksa Tufanı ve Filistin soy kırımını unutmak affedilecek bir suç olmayacaktır. O yüzden hatırlamak ile başlamalı ve önümüzde duran sorumlulukları yerine getirme konusunda cesur davranmalı ve gerekenleri yapmaya yönelik irade beyanı hayata geçirilmelidir.

Yoksa ne mi olur?

İnsanlığın bir daha ayağa kalkma imkânı ortadan kalkar! Yeni bir başlangıç imkânı ortadan kalktığı için eski sistem devam ederek insanlığın sonrasına yönelik hamlelere güç kazandırır ve kendi kendisini yok eden bir insan olarak tarihin altın sayfalarına adını yazdırır! Filistin deyip geçmeyin, bütün çatışma alanlarının birlik içinde varlık kazandığı bir zemin kurulmuştur. Her şeyin iyiye doğru veya kötüye doğru yürüyüşünü sağlayacak bir zemin bu… Zafer bu kadar yakın iken, mağlubiyete yönelik bu unutkanlıktan beslenen zemin ortadan kaldırılmazsa insanların bir daha ortak bir düşünce ve eylemde buluşmasının imkânları heba edilmiş olur.

İnsanlığın var olmak ve yok olmakla eş değer hale geldiği bir zeminde Filistinliyi unutmak, mezalimi unutmak, soykırımı unutmak büyük bir hamakat örneği olarak tarihe kazılacaktır. Vicdan ayağa kalkmış iken onu yeniden uyutmaya yönelmek kişinin kendisine ihanetidir. Bu ihanet ise onu insanlığından uzaklaştırarak kendisine yabancılaştırır ve Küresel Sermayenin kölesi olarak tavsif edilmesini sağlayacağı gibi tasmalı bir köle olarak kaydını yaptırmış olacaktır tarihteki sayfasına…

Unutma, sen unuttuğun an hemen şimdi yeniden yapay zekâ güzellemeleri, iklim değişikliği projeleri vurgusu, toplumsal cinsiyet daha gelmedi ama eli kulağındadır, yeni dünya sisteminin ayak seslerini duymaya başlayabiliriz. Yeniden Ortadoğu’yu kan çanağına dönüştürmek ve istikrarsızlığı çoğaltabildiği kadar çoğaltarak yeni bir ‘kurtarıcı misyon’ ile ortaya çıkarak sömürü çarklarını bir yüz yıl daha süreklileştirmenin yollarını arşınlayacaklardır.

‘Unuttum ya, o kadar çok şey oluyor ki’ dediğinizde neye mal olacağı konusunda da bir fikir sahibi olmanız şarttır.

Maliyeti çok yüksek bir unutkanlık olacaktır bu… O yüzden, Filistin unutulmamalı, soy kırım unutulmamalı, Gazze unutulmamalı, Batı Şeria unutulmamalı, Kudüs unutulmamalı, İsrail’in terör örgütü olduğu unutulmamalıdır.

Modern dünyanın ürettiği iktidar süreci içinde ilk kez insanlık yeniden vicdanı ile buluşmaya ramak kalmışken unutma belası yüzünden bu önemli ve değerli misyonunu kaybetmemelidir. Yürek buna elvermemelidir.

Ey insan/müslüman hadi uyan artık, unutma ki unutulmayasın!

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum