İsmail NERİMANOĞLU

İsmail NERİMANOĞLU


Siyasette Yürek Çıkmazı

20 Haziran 2023 - 21:36

SİYASETTE YÜREK ÇIKMAZI 

Türk siyasî tarihi elbette ki Türkiye ile başlamıyor. Siyasî akımların, fraksiyonların, milliyetçilik adı altındaki şovenist yaklaşımlarla birlikte komünizm de dünya tarihinde yerini pekiştiriyordu. 

Modern siyasî partilerin umumiyetle 18. asrın sonlarında ortaya çıktığı kabul edilir.  Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde ilk kez göründükleri, Birleşik Krallık'ın Muhafazakâr Partisi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Demokrat Partisi'nin dünyanın "en eski siyasi partisi" olarak sık sık adlandırıldığı kabul edilir. Bu bilgiler işin tarihi sürecini yansıtmakla birlikte bir mes'elenin Türkiye ayağına bakacağız. 

Selçuklu'nun devamı olan Osmanlı ve Osmanlı'nın devamı olan Türkiye üçüncü kuşak devlet olarak Anadolu'da varlığını sürdürmektedir. Türk dünyasında kurulmuş ve yıkılmış veya dağılmış Türk devletlerinden bahsetmeye konumuz gereği girmiyorum. Lâkin kadim bir devlet ve halk siyaset geleneği olan Türkler partileşme süreciyle ciddi serüvenler yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. 

Partilileşmek yani hizipleşmek, gruplaşmak millet olarak Türklere uygun görünmese de Müslüman toplumların genel sorunu da bu olsa gerek. Hep bir kaos hep bir fiziki ya da sözlü çatışma halinde yaşamaya çalışmak aranan huzura da aykırı olduğunu düşünüyorum. 

1920'lerde savaş bitmiş, sıra rejim değişikliğine gelmişti. Savaşın sonrasında çıkan tabloya darbe mi demek doğru olur yoksa inkılâp mı bunu size bırakıyorum. Ortada bir devlet var ve içindeki halkın bir kısmı rejime muhalif yol takip ediyordu. Devletin adıyla beraber rejimini de değiştirmek zamanlama olarak teşebbüs edenler için büyük bir fırsattı. Netekim öyle de oldu. 

09 Eylül 1923'te Cumhuriyet Halk Partisi kuruldu. Kurucu genel başkanı ve partili ilk cumhurbaşkanı, Mustafa Kemal Paşa olmuştu. Henüz 2525 sayılı kanun çıkmamıştı. Kanun, 21 Haziran 1934 tarihinde kabul edilmiş, 2 Temmuz 1934 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmış ve 2 Ocak 1935′te yürürlüğe girmişti. Mustafa Kemal Paşa, Mustafa Kemal Atatürk olarak kayıtlara geçmeye başlamıştı. Yani Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucu genel başkanı ve ilk partili Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bu kadar peşrev niye derseniz Mevcut yani 12. ve 13. Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan'ın siyasî partisini mazeret gösterenler CHP'nin kurucu genel başkanlarını inkâr etmekte olduklarının farkında mıdır diye akla bir soru gelmiyor değil. 

Cumhuriyet tarihi boyunca siyasi partiler tarihine bakıldığında bütün siyasi partilerin CHP'den türediği görecektir. Çünkü tek partili bir dönem sonrası "açık oy- gizli tasnif" yani "şaibeli seçim" olarak anılacak olan 1946 Türkiye genel seçimleri, CHP'li siyasilerinin ve seçmenlerinin bilinçaltı olacağının işaretidir. Yıllardır seçim kaybetmelerini kendilerine sormak yerine "oylar çalınıyor" algı, manipülasyon ve yaygarasından öteye geçmeyen ve halada devam eden bu şamatalar Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyaset yapan ve rey veren herkesi bir çıkmaza sokuyor. 

Son 21 yılda Türk siyasetini domine etmiş olan Recep Tayyip Erdoğan'ın demokratik ortamda seçimleri kazanmasını bile "diktatör" olarak yaftalamaya çalışan ve buna kendini inandıran Türk solu ve CHP zihniyeti girdiği yürek çıkmazının farkında değil. 

CHP'den ayrılan ve sağ siyasi parti olarak siyasi tarihte yer alan birçok parti CHP'ye rağmen ve CHP'ye karşı sürekli seçim kazanmıştır. Sağ siyasi parti olarak isimlendiren partiler içinden çıkan partiler seçi kazanırken CHP'nin içinden çıkan sol refleksli siyasi partiler CHP'nin gölgesinde eriyip gitmişlerdir. Bülent Ecevit yönetimindeki DSP'nin şartları ayrı bir başlıkta değerlendirilmesi gerektiği gibi sağ partilere karşı başarılı olamamıştır. Bülent Ecevit, CHP'ye rağmen başarılı olmasını da CHP'nin eski genel başkanı olmasına borçludur. Bülent Ecevit CHP'de 2. genel başkan olan İsmet İnönü'den koltuğu devralmıştır. 

CHP 9 Eylül 1923'te kurulmuş 16 Ekim 1981'de kapanmıştır. Daha sonra 9 Eylül 1992 tarihinde kurulan CHP iki evreyi de barındırmaktadır. 1980 Darbe öncesi CHP ile 1980 Darbe sonrası CHP olarak incelemek gerekmektedir. 1980 sonrası kurulan sol siyasi partiler seçmen nezdinde varlık gösteremiyorlar. Bunun sosyolojik sebepleri iyi analiz edilmeli ki Türk solu seçmeniyle barışmalı. Aslında son genel seçimler bu analizin yapıldığını fakat kendi açmazı ve çıkmazı içerisinde yaşamaya razı olduğu da görülmektedir. 

AK Parti'ye ve genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın domine ettiği seçimlerde Sayın Erdoğan'ı "devirmek" için -ki bu tabir CHP ev türevlerine aittir.- sağ siyasi partilerle ittifak arayışına girerken bile kendinden yani siyasi kibrinden ödün vermeden sandığa koştular. Sonuç: Hüsran. 

Seçmeni her seçim öncesi yalan ve manipülasyonlarla kandırmaya çalışan seçimi kaybedince ağza alınmayacak hakaretleri savuran aşağılayan bir sol ve CHP seçmen kitlesiyle ve siyasi partililere rastlıyorsunuz. Teknolojinin gelişimiyle beraber sosyal medyalarda "troller" üzerinden oluşturulan baskılar, hakaretler... 

CHP'nin yürek çıkmazından kurtulabilmesi için evvela kendi tarihiyle yüzleşmesi gerekmektedir. Milletin millî ve manevi değerlerine saygı duymayı bilmesi gerekmektedir. Tek partili dönemde olduğu gibi "Biz kimi gösterirsek eşek gibi oy vereceksiniz" havalarından çıkması elzemdir. Halk tek partili dönemde o günün şartlarında -ki açılmayan yakın tarih sayfaları o gün için neler söyleyecek bilmiyoruz- sandığa gitmiştir. O gün öyle gerekmiş olabilir. Bugün ise "demokrasi havariliği" yaparak siyasi faşizan tutumla bir yere varılamaz. 

Oylar çalınıyor, çalınacak psikolojik baskılarıyla gerek basın yayında gerek sandık başlarındaki sandık görevlilerine gerek ise halka baskı kurmaya, tahakküm altına almaya çalışmak rejimin kurucusu olduğunu her defasında deklare eden CHP'liler kendi kendilerini ihbar etmektedir diye düşünmeden edemiyorum. Açık oy gizli tasnif durumu yeterinde izah ediyordur diye düşünüyorum. 

Son tahlilde; Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tüzük gereği son dönemi. Önümüzde nice yıllar ve seçimler var. Buradan -mümkün görünmüyor ama- sesleniyorum. CHP ve diğer siyasi partiler daha dinamik ve daha genç genel başkanlara ihtiyaç duymaktadır. İlkeli, dürüst adaletli eşitlikçi demiyorum. Çünkü seçtiğimizle eşit olamadığım sistemde eşitlikten bahsedemeyiz. Ancak ve ancak adaletten bahsedebiliriz. 

CHP'si seçim kazanmak istiyorsa millî ve İslamî değerlere sahip çıkmalı. Milletin CHP ile yaşadığı toplumsal travma henüz dinmedi ki geçeceğe de benzemiyor. CHP'de hali hazırda kendi Alevi-Sünni, Milliyetçi (ulusalcı)-Solcu, PKK ile aleni veya gizli olarak destek verenlerle yol yürümek isteyenlerle istemeyenlerin sorunlarının da çözülmesi lazım. CHP'de problem çok. Çözüm var mı? Ben göremiyor ve duyamıyorum. Ki -insanın- milletin huzuruna çıkmaya yüzü olsun. 

Türk siyaseti mevcut seçim sitemiyle 2,5 partiye ihtiyaç duyuyor. Zamanla bu da gerçekleşecektir. Şimdilerde birkaç seçim daha zaman alacak gibi ama bu yazı vesilesiyle yeni çıkacak genel başkan adaylarına çalışmalarını bu yönde yapmalarını tavsiye ederim.

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum