Nezir Ertuğrul

Nezir Ertuğrul


Dost İkliminin En Güzel Çiçeğidir Vefa

12 Aralık 2022 - 07:54

Dost İkliminin En Güzel Çiçeğidir Vefa

İş öyle değil!
Kim ahdine vefa eder, takvaya sarılırsa hiç kuşkusuz, Allah takvaya sarılanları sever.
Âli İmran-76 

Vefa, dost ikliminde yetişen en güzel sevda çiçeğidir. Onu düşmanlık atmosferinde görmek mümkün değildir. Vefa, duyguda, düşüncede, tasavvurda aynı şeyleri paylaşanların etrafında ılık bir meltem rüzgarı gibi eser durur. Kinler, nefretler, kıskançlıklar ise onu bir an iflah etmez öldürür. Evet o, bir başak gibi sevginin, mürüvvetin bağrında boy atar, gelişir, düşmanlık ikliminde ise bir anda söner gider, yok olur…

İnsanın, gönlüyle barışması ve onun ile bütünleşmesinin biricik adıdır vefa. Doğrusu, kalbi ve ruhi hayatı olmayanlarda vefadan bahsetmek bir hayli zordur. Konuşurken doğru beyanda bulunma, verdiği sözlerde, ettiği yeminlerde vefalı olma gönül hayatına bağlıdır. Kendini yalan ve aldatmadan kurtaramayan; her an verdiği söz ve yeminlere muhalif hareket eden ve bir türlü yüklendiği sorumluluklarının ağırlığını hissetmeyen iki yüzlü, faziletsiz ve ahlaktan yoksun tiplerin gönül hayatları olabileceğine ihtimal vermek, sadece bir aldanmışlıktır. Böylelerinden vefa beklemek ise büsbütün gafletten kaynaklanan bir saflıktır...

Vefa, insanların birbiriyle kaynaşıp bütünleşmesini temin eder. Vefa sayesinde parçalar bütün olur; ayrı ayrı parçalar bir araya gelerek vahdete ulaşır. Vefa duygusu varıp sonsuzluğa erince, ötelerden gelen nurlar, kitlelerin yolunu aydınlatır ve toplumun önünü kesen bütün tıkanıklıkları açar. Yeter ki o toplum, vefa duygusuyla olgunlaşmış ve onun kenetleyici kollarına kendini teslim etmiş olsun…

Bir düşünceye gönül mü verdin; bir ülküye mi bağlandın; varıp biriyle dostluk mu kurdun, gel! Yazık etmeden ver canını o uğurda, servetin yağma olup gitsin. Fakat vefalı ol! Zira Hakk katında da halk katında da en çok itibar gören “vefa” ve vefalılardır.

Aşk ve Rahmet Peygamberi Hz Muhammed Mustafa (sav) efendimiz (s.a.s) günlük hayatında ve bütün ilişkilerinde ahde vefa ilkesine sadık kalmış; bu yolda verdiği her sözü mutlaka yerine getirmiş, randevularına kesinlikle uymuştur.

İşte size Asrı Saadetten bir örnek: Abdullah b. Ebu Hamza, kendi rivayetine göre, Rasulullah’tan (sas) bir şey satın almış ve ödenecek bir miktar bakiye kalmıştı. Bu ödeme için O’na gi¬deceğine dair söz vermiş, fakat verdiği sözü de unutmuştu. Hz. Muhammed’in (s.a.s) kendisini bekleyeceği yere gittiğinde, o sıcak havada o’nu hâlâ kendi¬sini bekliyor buldu. Peygamberimiz (s.a.s) sadece şöyle dedi:
-”Bana büyük bir mesele ve güçlük çıkardın. Üç gün¬dür burada seni bekliyorum.”

Ahde vefa göstermede ümmeti için örnek bir yaşayış sürdürmüş olan sevgililer sevgilisi Peygamber efendimiz “El-Emin” sıfatının, düşmanları tarafından verilmesinin, kendisinin ahde vefa ve emanete riayet faziletine kemaliyle sahip bulunmasından ileri gelmiştir…

Aleme güneş gibi doğan Hakk aşığı Şems-i Tebrizi bakın bize vefa hakkında ne diyor:    Şems, Allah dostları ile sohbet ediyor, esrarlı şeyler söylüyordu. Buyurdu ki:
Eğer bir adam, ömründe bir defa bize Hak yolunda vefa gösterse, sonra ondan bin cefa gelse, biz onun o bir defalık vefasına bakar, cefasına hiç bakmayız. Çünkü asıl olan Hak için yapılan vefadır. O vefanın hakkını bilen, cefaya bakmaz.
Allah vefalıların en vefalısıdır. Onun yolundaki bir vefa, Onun hatırına olduğu için, binlerce vefasızlığa galiptir. Onun hatırı her şeyin ötesindedir de ondan...
Şems, bir vefayı o kadar cefaya tercih ederse, Allah (c.c), Onun yolunda, Onun hatırına gösterilen vefaya kim bi¬lir nasıl mukabele edecek, onunla ne hataları temizleyecektir. Yeter ki insan bir defacık olsun o vefayı bütün samimiyetiyle yakalayabilsin…

Aşkın Piri Hazreti Mevlana vefayı şöyle izah ediyor: “Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.” Vefa, insanın kalbinde, gönlünde olması gereken ulvi bir borçtur. Yapılan iyilikleri unutmamak, iyiliklerin hatırı için hataları görmemektir… Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen; Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın Hakk'a vefası olmaz! 

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ‘’Ahde Vefa’’ ile ilgili olarak Mithat Cemal Kuntay bir hatırasında şöyle bahsediyor: "insan" Mehmet Akif'i, onun vefa ve merhamet hislerinin nasıl zirveleştiğini en iyi şekilde ortaya koyması ve bugünün İnsanına rehber olması bakımından oldukça ders verici bir hadisedir yazacaklarım...
Balkan Harbi başlarken Mehmet Akif Bey yegane geçim yolu olan resmî memuriyetinden istifa etti. Kirada oturduğu evine bir cuma günü gittim. Beş çocuğundan başka dört çocuğu daha vardı.
- Bunlar kim, dedim.
- Çocuklarım, dedi.
- Bir hafta içinde fazladan dört çocuk sahibi olmakta tuhaflık var, dedim. Bunun üzerine işin aslını anlattı.
Baytar mektebindeyken bir arkadaşıyla anlaşmışlar. Kim Önce ölürse, ölenin çocuklarına arkada kalan bakacak. Arkadaşı vefat etmiş. Akif Bey de anlaşmanın gereğini yerine getirmişti.

Evet, Mehmet Akif'in "arkadaşım" dediği, baytar mektebinde birlikte okudukları İslimyeli Hasan Tahsin Beydir. Hasan Bey, Edirne baytar müfettişi olarak bulunduğu sırada, 1912 yılında vefat edince Akif her zaman olduğu gibi sözünde durarak, merhumun çocuklarının bakımını üzerine almıştır. İşte Verilen sözde durmanın ve insan olmanın gereğini Akif erdemlice yaparak bizler için unutulmaz bir örnek olmuştur…

Şu fani dünyada çok önemli bir şeydir sözünde durmak çünkü söz vermek vicdani bir misyondur insan olana, bu sorumluluğu taşıyamayacaksanız hiç söz vermeyin ya da bin kere vaat edeceğiniz bir şeyi, Bir kere olsun sözünüzü yiğitçe yerine getirerek erdemli bir davranış sergileyin ki sözde durmanın haysiyetini, insan olmanın biricik gereğini yapmış olasınız yoksa başka türlü insanlar arasında nasıl güven köprüsü kurabiliriz ki?

Ah vefa, nerde kaldın! Usandık artık şu her gün birkaç defa yemini bozup ahdinden dönenlerden. Her sözü mübalağa, her davranışı yapay ve vefa duygusundan mahrum uğursuz gönüllerden! Ey bir vefa düşüncesiyle sözleştiği yerde günlerce kıpırdamadan bekleyen vefalı dostlar! Nerdesiniz ruhuyla bütünleşmiş vefa timsali er oğlu erler! Nerdesiniz bir vefa uğruna harap olup, toprak olup gidenler ve çok bereketli bir devrin temiz alınlı insanları! Kalkın; girin ruhlarımıza. Kamçılayın hayallerimizi ve boşaltın vefa adına ne taşıyorsanız hepsini sinelerimize! Bizleri bu yeniden diriliş yolunda ölümsüzlük çeşmesine ulaştırın! Gelin, gelin de şurada burada dolaşıp duran şu üç beş vefalı insanı, ümitsizlik ve karanlıktan kurtarın!..

Tüm Gönül Dostlarıma Sevgilerimle

Reklam

YORUMLAR

  • 3 Yorum