Gökmen CAN

Gökmen CAN


Tevriye Devriye

07 Aralık 2023 - 02:31

TEVRİYE DEVRİYE
Başlığı okumanızla birlikte “acaba yine nelerle karşılaşacağız” diyenlerinizin seslerini işitir gibiyim. Ama gerçekten bu yazımız, daha doğrusu bu konumuz çok ama çok önemli. Sonuna kadar okuyunca ne demek istediğimi, neye dikkat çekmeye çalıştığımı ve oluşan enkazı görünce de yazımızın altına imzanızı atacaksınız ve bana “seninle aynı duygu ve düşünceleri paylaşıyorum” diyeceksiniz.

 
 Konu toplumsal bir mesele olup meslektaşlarımla istişare yaptıktan sonra kaleme alıyorum. Çok çetrefilli ve suistimale açık bir konudur. Öyle bir açıklık ki bu; adeta yuvalar dağılabilir, arkadaş birliktelikleri yok olabilir, gönüllü faaliyet gösteren kuruluşların fabrika ayarları bozulabilir ve nihayetinde “el elde baş başta” olarak kaldırım taşında oturmak kalır. Oturulur, oturulur da bakalım nasıl olur bu?
 
  Tevriye, diğer bir ifadeyle iki anlamlılıktır. Birden çok gerçek anlamı olan bir sözü herkesçe bilinen (yakın) anlamında değil de uzak anlamını kastederek kullanmaya denir. Tevriyeli kullanılan sözlerin iki anlamı da gerçek anlamdır. Tevriyede mecaz yoktur; tevriye bu yönüyle kinayeden ayrılır. Bir örnek verecek olursak:
 
“Bu kadar letafet çünkü sende var.
Beyaz gerdanında bir de BEN gerek.”
 
 Beyitteki “ben” kelimesi hem birey olarak anlaşılabilir hem de insan bedenindeki bir parça/parçacık/leke olabilir. Sonuçta ucu açık bir söylem olduğu için karşındakini çok kolay manipüle edebilirsin. Fakat bazı “tevriye uzmanları” (!) var ki muhataplarını Allâh muhafaza eylesin. Çünkü bunlar, özellikle bir “statü işgal ediyorlarsa” ve biraz da “din ilmi alt yapısı” varsa, “aha da gol yedik” demektir. Neden? Çünkü öyle bir kelime oyunu yaparlar ki aklınız durur. Hatta konuyla ilgili yüzde yüz siz haklıysanız bile kendinizi, kendiniz suçlu ilan edebilirsiniz. Öyle ki inandırıcı yani!
 
 Din ilmi çok önemlidir. Peygamberimiz din ilminin tüm Müslümanların öğrenmelerinin farz olduğunu bildirmiştir. Bu ilmi öğrenip hakkıyla uygulamak gerekir. Hiç kimsenin ne din ilminde ne de edebiyat ve sanatta yer alan bir kavramı ayaklar altına almaya hakkı yoktur. Bu “aklen de böyledir dinen de böyledir”. Öğretici sıfatındaki sözde “bilgili-akîl” kimse yıllarca anlatır; yalan söylemeyin, haramdır, caiz değildir, ayet ve hadislerle sabittir der durur. Bazen “kısaltmanın/kestirmenin ya da kurtarmanın/çıkış yollarının haritasını” gösterir. Yalnız bu gösterme pek de hayra alamet olmaz. Neden? Çünkü nefsi bir varlık olan insanoğlunun bu zamanki kahir ekserisi kendine yontmayı bir hakmış gibi algılamaktadır. Ne acıdır ki ve maalesef ne acıdır ki “tevriyeyi öğreten bilgeler/geniş düşünen akîller (!)” artık tüm işlerini böyle yürütmeye kalkar ve aynı zamanda da herkesi “tevriye yapıyor” hezeyanlarıyla suçlayarak ilmin bereketinden mahrum kalırlar. Daha da beteri saygınlığı yerle bir olur.
 
 Kul olma bilincini, kelimeleri ve cümleleri kendi namı hesabına göre kullanma ölçüsü belirleyen ve herkesi kendisi gibi gören kimselerin ne insanlığı ne dostluğu ne arkadaşlığı ne liderliği ne de başka bir güvenli tarafı/yanı kalmamıştır. Bu noktada zamanımızın en büyük sorunlarından birisi de işte “ilmi alma/anlama ve tatbik etme” sorunu olarak karşımızda. Yapılan araştırmalarda okuduğumuz, müşahede ettiğimiz ve yine maalesef katıldığımız en büyük sorun “para ve koltuk” sorunudur. Bu; “tevriyenin” ayaklar altına alınmasının, hayatları karartmasının, yuvaları dağıtmasının, birliktelikleri alt üst etmesinin ve kalplere hüzün/mutsuzluk yerleştirmesinin sebeplerindendir. Dediğimiz gibi “para ve koltuktur” adam gibi görünenlerin “çakallıklarını” ortaya döküveriyor. Vay sizin koltuğunuz başınıza çalınsın. Biliyorum! Bu konu hakkında çok soru alacağım. Sizden ricam sadece objektif olun ve sadece hakkaniyetin sesi olun.
 
 Evet, dini ve edebi bir terim olan “tevriye” konusunda mahir (!) olduğunu düşünenlere bir hatırlatma yapalım müsaade ederseniz:
 
 Bakın tevriyeciler! Bakın ilmi hesabına geldiği gibi kullananlar ve etrafındaki herkese zehir sunan “yalancı” kimseler! Gerçeklerin er geç ortaya çıkma özelliği vardır. Bu gerçek öyle bir gerçektir ki, gün gelir “tası tarağı bile toplattırır”. Çünkü mağdur edilen insanların ahı, yalanlarla kandırılanların (tevriyelerle) ahı yakıcı özelliktedir. İnan herkes görüyor ve herkes farkındadır yaptıklarının. Dini motifle işlenen şeylerin, insanları “harama” düşürdüğü pozisyonlar aşikâr olarak karşımızda. Aklı olan, uyanık olan, az buçuk insanı tanıyabilen kimseler bu durumları yani “tevriye” adı altında yapılan sahtekarlıkları görür. Ama hiç endişe etmeyin dostlarım. Çünkü “devriyeler” ne var ne yok hepsini görüyor. Kalpleri bilen Allâh’tır. Sen belki kendini bile kandırırsın ama Rabbimi kandıramazsın. Hani sohbetlerde duymuştuk, bize acayip tembihlerle anlatılan “Rakîb ve Âtîd” adlı iki melek var sağımızda ve solumuzda. Onlar yazıyor. Ahirette vereceğimiz hesap bir lokantada hesap ödeyeceğimiz zamanki “adisyon” istemeye benzemez. Herkesin ne bir fazla ne de bir eksik yanı kalmayacak. Çünkü “devriye birlikleri” 7/24 esasına göre kayıt alıyor. Varsın ben bilmeyeyim. Varsın sen bilme. Varsın hep “tevriyeciler” bilsin!
 
 Öyle değil mi Hafız!
Gökmen CAN
Eğitimci Sosyolog
 

Reklam

YORUMLAR

  • 12 Yorum
  • Mustafa UĞUR
    7 ay önce
    Kalemine ve yüreğine sağlık Hoca'm. Haksızlığın ve hukuksuzluğun hüküm sürdüğü cehaletin en koyu yaşandığı bir asırda hakkı hakim kılmak için gönderilen din, bizzat haksızlık ve zulüm etmek için araç olarak yıllarca kullanıldığı gibi bugün de kullanılmaktadır.
  • Ahmet Ayyıldız
    7 ay önce
    Allah razı olsun yüreğinize sağlık
  • Hayrettin Korkut
    7 ay önce
    Keşke herkes her yaptığının karşılığı olduğunu bilse yalan,riyakarlık, hırsızlık,bencillik,canilik...gibi kötü kavramları muhtemelen duymazdık.Kalemine, kelamına sağlık üstad
  • Kaan Salvatore
    7 ay önce
    Günümüz dünyası her ne kadar insanlıkdan nasibini almamış olsada sizin gibi değerli insanlar olduğu sürece hep umut vardır. Yüreğinize sağlık sayın Gökmen CAN hocam.
  • Cemal Kavak
    7 ay önce
    Günümüz şartlarının oluşturduğu maddiyata tapma oluşumlarında kimin doğru kimin yanlış olduğuna dahi karar veremediğimiz bu ortamda bizleri dini duygularla istismar eden oluşumlardan emin olmak zorundayız . Öyle bir durumdayız ki kimseye güven olmuyor. Ve biz müslümanlar olarak uyanık olmak sorgulamak ve doğruyu bulmak zorundayız. Velhasıl her ortamda uyanık olmak bilgiye ve doğruya araştırarak ulaşmak zorundayız. Bu vesileyle senin bu yazdıklarını doğru buluyorum. Allah kalemine güç versin kardeşim…..
  • Gülsüm Demiroğlu
    7 ay önce
    Eline,yüreğine sağlık Değerli Arkadaşım..Doğru söze ne denir ki..Çok haklısın..Öyle bir dönemdeyiz ki asla kimseye tam olarak güvenemiyoruz..Maalesef ki yaşadığımız tecrübeler bize böyle olduğunu acı bir şekilde gösterdi..Doğru birdir,tartışılmaz..O yüzden Müslüman akıllı olmalı,akl-ı selim olmalı,bir delikten 2. kez sokulmamalı...Sahabeler bile o dönemde,bir çok konuda Peygamber Efendimiz birşey söylediğinde emin olana kadar ona sorular sormuş,sorgulamış ve kalbi kanaat edince kabul etmis..Eee günümüzdekiler Peygamber mi,Sahabe mi,Gerçekten Alîm bir zat mı? Maalesef ki değiller...Asla değiller ...O zaman ,özellikle Din,İman,İnanç,Maneviyat,Vicdan,Merhamet,Hak,Hukuk,Adalet,İnsanlık Doğruluk,Dürüstlük vs...konularda kesinlikle kendimizden emin olmadan,kalbimiz mutmain olmadan körlemesine hiç bir şeye atlamamak,kabul etmemek,araştırmak,düşünmek gerekir di mi ya .. Konu nedir,kimi kastediyosun bilmesem de,yazılanlar çok doğru...Benim de kalbimde oluşan ilhamla içimden bunları yazmak geldi... İyi Günler Diliyorum...
  • M Mansur Balcı
    7 ay önce
    Allah kaleminize güç versin. Elinize sağlık.
  • Veysi demir
    7 ay önce
    Allah razı olsun hocam bizleri aydınlatıyorsunuz ilminizle bizlere ışık oluyorsunuz
  • Ahmet
    7 ay önce
    Rakip ve Atid’i hatırımızdan çıkarmamak dileğiyle, ağzınıza yüreğinize sağlık.
  • BÜLENT cankurt
    7 ay önce
    Aman bu sanata dikkat. Yerinde kullanılmazsa dinden bile çıkarır.
  • Abdullah Zengin
    7 ay önce
    Ne kadar saklamaya çalışırsan çalış haksızlığın avukatlığını yapman ve temelde yalancılığın ortaya çıkmaması mümkün değil. Yürek, dil ve emeklerine sağlık ağabeyim
  • Hasan Ulaş
    7 ay önce
    Allâh razı olsun hocam