Merhamet Kavramı SOS Veriyor!
14 Eylül 2022 - 18:20
Cennet Vatanımızın her tarafından kedi köpek katliamı görüntüleri geliyor!
Şehir hayatını önce kendimize cehenneme çevirdik, dikkatsiz ve özensiz planlanan kentleşme, beraberinde gelen betonlaşma, toprak görüntüsünün ilkellik ve çirkinlikle eşleştirilmesi. Sonraki adımlarda yeşilin imhası, suni renklerle dolu binalar, mimarinin ön planda olması için işyerlerinin bile önünde ağaç olmaması, olanların da bodur ve ince dallı ağaç türlerinin seçilmesi, yeşile özlemin saksılara inmesi maalesef ve maalesef, kuşların konacağı ağaçların bulunmaması, olanların da içecek su bulamamaları, kuşları şehir dışına itti.
Tüm canlıların ortak özelliği çoğalması ve gıdaya ihtiyaç duymalarıdır. Kendi barınma ihtiyacımızı karşılayabilme becerisini gösteremediğimiz, aziz misafiri olduğumuz dünyada kaldı ki sokaklarda yaşamak zorunda kalan kedi ve köpeklere uygun ortamlar hazırlayabilelim!
2004 yılında alınan kararlarla, Devlet, şehir içinde yaşayan hayvanları, “İl Hayvanları” olarak tanımladı. Yani bu hayvanlar, kamuoyu adına, yaşaması, varlıklarını sürdürebilmeleri için yasalar çıkarttı Devlet. Devletin sahip çıktığı sokaklarda yaşayan hayvanların “başıboş” olarak tanımlanması, Devletin şahsı manevisini incitmek, tahkir etmek, “il hayvanları” tanımına muhalefettir!
O halde koruması bizzat Devlet tarafından yapılan bu hayvanların katledilmesi, itlaf edilmesi, soykırıma varan imhalarını yapılması, çeşitli şekillerde öldürülmesine Devletin duyarsız kalması hukukun işletilmemesi anlamını taşımaktadır. Bu caniliklerin işlenmesinin cezasız kalması, araştırılmaması, sadece sosyal medyadan sessiz feryatlarına ses olmaya çalışan insanların tehdit edilmesi, arabalarına hasar vererek korkutmaların olması anlaşılır bir durum değildir.
Sosyal medyada kaynatılan fitne kazanının neticesi, belediyelerin üzerlerine düşen görevleri yerine getirmemesi, ister istemez sayılarının artması, farklı psikolojilere sahip insanların bu hayvanları horlayıp şiddet uygulamaları, genetiğinde, kodlarında avcılık, parçalayıcılık özelliği olan bu hayvanlar, savunma refleksleriyle zaman zaman insanlara saldırı haberlerini de beraberinde getiriyor.
Geldiğimiz noktada, bu hayvanlar hakkında alınan kararların, iyi niyetle yeniden gözden geçirilerek, Vilayet makamlarının nezaretinde en az 3 oturumla tüm detayların değerlendirilmesi için STK’lar ve bağımsız hayvan severlerin katılımıyla ÇÖZÜM ÜRETİLMELİDİR.
Yoksa bu iş karakolda bitecek! Zira merhamet kavramı askıya alınmak üzere!
Yozgat Boğazlayan'da gövendiği insanın verdiği zehirli etle acılar içerisinde can çekiştiren zavallı bir köpek.
Şehir hayatını önce kendimize cehenneme çevirdik, dikkatsiz ve özensiz planlanan kentleşme, beraberinde gelen betonlaşma, toprak görüntüsünün ilkellik ve çirkinlikle eşleştirilmesi. Sonraki adımlarda yeşilin imhası, suni renklerle dolu binalar, mimarinin ön planda olması için işyerlerinin bile önünde ağaç olmaması, olanların da bodur ve ince dallı ağaç türlerinin seçilmesi, yeşile özlemin saksılara inmesi maalesef ve maalesef, kuşların konacağı ağaçların bulunmaması, olanların da içecek su bulamamaları, kuşları şehir dışına itti.
Tüm canlıların ortak özelliği çoğalması ve gıdaya ihtiyaç duymalarıdır. Kendi barınma ihtiyacımızı karşılayabilme becerisini gösteremediğimiz, aziz misafiri olduğumuz dünyada kaldı ki sokaklarda yaşamak zorunda kalan kedi ve köpeklere uygun ortamlar hazırlayabilelim!
2004 yılında alınan kararlarla, Devlet, şehir içinde yaşayan hayvanları, “İl Hayvanları” olarak tanımladı. Yani bu hayvanlar, kamuoyu adına, yaşaması, varlıklarını sürdürebilmeleri için yasalar çıkarttı Devlet. Devletin sahip çıktığı sokaklarda yaşayan hayvanların “başıboş” olarak tanımlanması, Devletin şahsı manevisini incitmek, tahkir etmek, “il hayvanları” tanımına muhalefettir!
O halde koruması bizzat Devlet tarafından yapılan bu hayvanların katledilmesi, itlaf edilmesi, soykırıma varan imhalarını yapılması, çeşitli şekillerde öldürülmesine Devletin duyarsız kalması hukukun işletilmemesi anlamını taşımaktadır. Bu caniliklerin işlenmesinin cezasız kalması, araştırılmaması, sadece sosyal medyadan sessiz feryatlarına ses olmaya çalışan insanların tehdit edilmesi, arabalarına hasar vererek korkutmaların olması anlaşılır bir durum değildir.
Sosyal medyada kaynatılan fitne kazanının neticesi, belediyelerin üzerlerine düşen görevleri yerine getirmemesi, ister istemez sayılarının artması, farklı psikolojilere sahip insanların bu hayvanları horlayıp şiddet uygulamaları, genetiğinde, kodlarında avcılık, parçalayıcılık özelliği olan bu hayvanlar, savunma refleksleriyle zaman zaman insanlara saldırı haberlerini de beraberinde getiriyor.
Geldiğimiz noktada, bu hayvanlar hakkında alınan kararların, iyi niyetle yeniden gözden geçirilerek, Vilayet makamlarının nezaretinde en az 3 oturumla tüm detayların değerlendirilmesi için STK’lar ve bağımsız hayvan severlerin katılımıyla ÇÖZÜM ÜRETİLMELİDİR.
Yoksa bu iş karakolda bitecek! Zira merhamet kavramı askıya alınmak üzere!
Yozgat Boğazlayan'da gövendiği insanın verdiği zehirli etle acılar içerisinde can çekiştiren zavallı bir köpek.
YORUMLAR