MAZLUMDER: SOYKIRIMCILAR VE DESTEKÇİLERİ TÜRKİYE'DE YARGILANSIN!
Mazlumder'den Adalet Bakanlığı'na: "Engel Olma, Soykırımcıları Yargıla" ve "Soykırımcılar ve Destekçileri Türkiye'de Yargılansın"
10 Haziran 2024 - 20:53
ADALET BAKANI İZİN VERSİN, SOYKIRIMCILAR VE DESTEKÇİLERİ TÜRKİYE’DE YARGILANSIN!
İşgalci İsrail rejimi tarafından gerçekleştirilen soykırım Adalet Divanı tedbir kararlarına, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarına, protestolara ve gösterilere rağmen devam ediyor. Soykırımın kesintisiz devam ettiği 8 aylık süreçte, hastaneler, camiler, okullar, ambulanslar, yardım konvoyları, sivil yerleşimler, çadır kentler, mülteci kampları doğrudan siviller hedef alınmak suretiyle bombalanmış, 15 binden fazlası çocuk olmak üzere 46 binden fazla insan katledilmiştir. Çok sayıda uluslararası sözleşme yanında, Türk Ceza Kanunu’nun 76. ve 77. Maddelerinde de düzenlenen Soykırım ve insanlığa karşı suçlar, dünyanın neresinde kime karşı işlenmiş olursa olsun bütün insanlığa karşı işlenmiş sayılan en ağır suçlardır. Bu suçlar yönünden evrensel yargılama yetkisini benimseyen Türk Ceza Kanunu’nun 13. Maddesinde, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlense dahi bu suçlara Türk kanunlarının uygulanacağı açıkça belirtilmiştir. Aynı maddede, bu suçlardan dolayı Türkiye'de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır. Bu yetkinin kullanılmasını teşvik anlamında, Türkiye genelinde birçok kişi ve kurumun desteğiyle, başta işgalci rejimin cumhurbaşkanı ve başbakanı olmak üzere suça karışan bütün yetkililer ve kişiler hakkında 19.10.2023 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştuk. 06.03.2024 tarihinde ise işgalci ve soykırımcı İsrail ordusuna hammadde ve mühimmat temin eden, silah yapımında kullanılabilecek ürünleri ve her tür askeri malzemeyi ihraç eden, işgalin ve dolayısıyla suçların devamına katkı sağlayacak nitelikte ürünleri İsrail’e ihraç eden gerçek kişi tacirlerle, tüzel kişi şirket yöneticilerinin tespit edilerek, işlenen bütün suçlardan yardım eden sıfatı ile çeşitli şekillerde sorumlu tutulmaları talebiyle suç duyurusunda bulunduk. Bu başvurularımıza bugüne kadar olumlu bir karşılık alamadık. Adalet Bakanı tarafından bugüne kadar herhangi bir izin ya da talepte bulunulmadı. İşgalci İsrail rejimin Türkiye’de ve bölgemizde halen meşru bir devlet muamelesi görmesini kabul edilemez ve utanç verici bulduğumuzu ifade eder, bu meşruiyet algısını kırılması adına işgalci rejimin her zeminde yargılanması gerektiğini, işgalci rejime yardım eden kişi ve kurumlar ile çifte vatandaş olarak işgalci rejim ordusunda savaşanların tespit edilerek Türkiye’de yargılanmalarını bekliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi tezinin de Gazze’de bir soykırım yaşandığı kabulüne dayandığını bilerek tekrar soruyoruz: “Adalet Bakanı bu yetkiyi bugün kullanmayacaksa, işgalci İsrail apartheid rejimi ve unsurlarına karşı kullanmayacaksa ne zaman, kime karşı kullanacak?” (Mazlumder)
İşgalci İsrail rejimi tarafından gerçekleştirilen soykırım Adalet Divanı tedbir kararlarına, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarına, protestolara ve gösterilere rağmen devam ediyor. Soykırımın kesintisiz devam ettiği 8 aylık süreçte, hastaneler, camiler, okullar, ambulanslar, yardım konvoyları, sivil yerleşimler, çadır kentler, mülteci kampları doğrudan siviller hedef alınmak suretiyle bombalanmış, 15 binden fazlası çocuk olmak üzere 46 binden fazla insan katledilmiştir. Çok sayıda uluslararası sözleşme yanında, Türk Ceza Kanunu’nun 76. ve 77. Maddelerinde de düzenlenen Soykırım ve insanlığa karşı suçlar, dünyanın neresinde kime karşı işlenmiş olursa olsun bütün insanlığa karşı işlenmiş sayılan en ağır suçlardır. Bu suçlar yönünden evrensel yargılama yetkisini benimseyen Türk Ceza Kanunu’nun 13. Maddesinde, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlense dahi bu suçlara Türk kanunlarının uygulanacağı açıkça belirtilmiştir. Aynı maddede, bu suçlardan dolayı Türkiye'de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır. Bu yetkinin kullanılmasını teşvik anlamında, Türkiye genelinde birçok kişi ve kurumun desteğiyle, başta işgalci rejimin cumhurbaşkanı ve başbakanı olmak üzere suça karışan bütün yetkililer ve kişiler hakkında 19.10.2023 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştuk. 06.03.2024 tarihinde ise işgalci ve soykırımcı İsrail ordusuna hammadde ve mühimmat temin eden, silah yapımında kullanılabilecek ürünleri ve her tür askeri malzemeyi ihraç eden, işgalin ve dolayısıyla suçların devamına katkı sağlayacak nitelikte ürünleri İsrail’e ihraç eden gerçek kişi tacirlerle, tüzel kişi şirket yöneticilerinin tespit edilerek, işlenen bütün suçlardan yardım eden sıfatı ile çeşitli şekillerde sorumlu tutulmaları talebiyle suç duyurusunda bulunduk. Bu başvurularımıza bugüne kadar olumlu bir karşılık alamadık. Adalet Bakanı tarafından bugüne kadar herhangi bir izin ya da talepte bulunulmadı. İşgalci İsrail rejimin Türkiye’de ve bölgemizde halen meşru bir devlet muamelesi görmesini kabul edilemez ve utanç verici bulduğumuzu ifade eder, bu meşruiyet algısını kırılması adına işgalci rejimin her zeminde yargılanması gerektiğini, işgalci rejime yardım eden kişi ve kurumlar ile çifte vatandaş olarak işgalci rejim ordusunda savaşanların tespit edilerek Türkiye’de yargılanmalarını bekliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi tezinin de Gazze’de bir soykırım yaşandığı kabulüne dayandığını bilerek tekrar soruyoruz: “Adalet Bakanı bu yetkiyi bugün kullanmayacaksa, işgalci İsrail apartheid rejimi ve unsurlarına karşı kullanmayacaksa ne zaman, kime karşı kullanacak?” (Mazlumder)
YORUMLAR