İpar Ailesi; Atatürk'ün Müteahhidi

İpar Ailesi; Atatürk'ün Müteahhidi
23 Mart 2025 - 04:03
İparların Dramatik Hikayesi! Türkiye’nin En Zengini İpar Ailesi’nin Feci Sonu

İpar ailesinin dramatik hikayesi, Türkiye'nin 20. yüzyılında zenginlik ve çöküş arasındaki uçurumu simgeliyor. 

Başlangıçta, İparlar’ın büyük serveti ve etkileri, özellikle İstanbul'un en gözde semtlerinde ve varlıklı çevrelerdeki isimleriyle tanınıyordu. 

Ancak hem içsel hem de dışsal faktörler, bu görkemli yaşamı büyük bir trajediye dönüştürdü. Aile üyelerinin yaşamlarındaki trajik ölümler, intiharlar ve boşanmalar, zenginliğin getirdiği çevresel baskıların insanlar üzerindeki etkilerini gösteriyordu. 

Ailenin en büyük çöküşü, 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından yaşandı. O dönemde, Ali İpar’ın adı üzerinden yapılan döviz tahsisatı iddiaları, onu ve ailesini yıkıma sürüklemişti

Ali İpar'ın tutuklanması ve ardından hapis cezası, ailenin iş dünyasındaki etkinliğini sonlandırmıştı. İpar ailesinin sahip olduğu gemiler, şirketler ve mal varlıkları ellerinden alınmış, adeta bir zamanlar sahip oldukları büyük servet kaybolmuştu. Fakat, belki de en büyük kayıp, ailenin sosyal çevresindeki itibarın kaybıydı. 

Oysa, ilk başta büyük bir servet ve saygı gören bir aile olarak tanınan İparlar, 1960'ların sonlarına doğru artık yok olma noktasına gelmişti. 

Bu dönemin ardından aile üyelerinin sağlık sorunları, yoksulluk ve toplumsal dışlanma ile mücadele etmek zorunda kaldığı yıllar başlamıştı.

Ailenin fertlerinin yaşadığı kişisel dramlar da, ailenin genel çöküşünü derinleştirdi. Ali İpar’ın kardeşi Muazzez İpar’ın şizofreni hastalığıyla mücadele etmesi ve ardından intihar ettiği iddiaları, ailenin ruhsal açıdan ne kadar zor bir dönemden geçtiğini gözler önüne seriyor. 

Şaziye İpar’ın ölümünün ardında da ilaçla intihar olduğu iddiaları dolaştı, ancak her iki olay da asla netlik kazanmadı. İpar ailesinin İstanbul'daki lüks yaşamı, 1970'ler ve sonrasındaki acıların ve kayıpların gölgesinde kalmıştı. Artık hiç kimse İparlar’ı eski görkemli günlerinde hatırlamıyordu.

İpar ailesinin mülklerinin paylaşımı, aile içindeki ilişkileri de zedelemişti. Çiftehavuzlar'daki köşk gibi çok değerli mülklerin satışı ve ardından yaşanan hukuk mücadeleleri, ailenin içsel çatışmalarını iyice derinleştirdi. 

Mülklerin satılmasından sonra kalan aile üyeleri arasındaki gerginlikler, hem maddi hem de manevi anlamda büyük bir kırılma noktasına gelmişti. En değerli mülklerin satılması, aile üyelerinin birbirini mahkemeye vermesi ve ardından en değerli mal varlıklarının kaybedilmesi, ailenin sonunu daha da hızlandırdı.

Anne Tevhide İpar’ın ölümünün ardından kalan miras ve ailenin son üyelerinin durumu, daha da iç karartıcı hale geldi. Kızlarının intiharları ve yaşadıkları hastalıklar, İpar ailesinin trajedisini derinleştirdi. Ailenin hayatta kalan son ferdi, Ali İpar da, servetini ve itibarı kaybetmiş olarak yaşamını sürdürmeye devam etti. Amerika ve Brezilya'da geçirdiği yıllar, adeta bir kaçış hayatıydı. Türkiye'ye dönmeye cesaret edemeyen Ali İpar, 2015 yılında 94 yaşında hayatını kaybetti. 

Böylece, Türkiye'nin en zengin ve en etkili ailelerinden biri olan İpar ailesinin de sonu gelmiş oldu. Geride sadece hatıralar ve kaybolan büyük bir servet kaldı.

Bugün İpar ailesi, Türkiye'nin iş dünyasında ve sosyo-kültürel yapısında derin izler bırakmış olsa da, ailesel çöküşlerinin bir sembolü olarak anılıyor. Bu ailenin yükselişi ve düşüşü, sadece bir ailenin hikayesi değil, aynı zamanda Türkiye'nin 20. yüzyıldaki sosyo-ekonomik değişimlerinin ve zenginlik ile gücün zamanla nasıl el değiştirdiğinin de bir yansımasıdır. İpar ailesi, bir zamanlar İstanbul'un en zengin ve en güçlü ailelerinden biri olarak anılsa da, günümüzde, son derece dramatik bir çöküşün simgesi haline gelmiş durumda.

Dava sonunda, Adnan Menderes’le birlikte suçlu bulunan Ali İpar, iki yılı aşkın hapis cezası aldı ve ömür boyu ticaretten men cezasına çarptırıldı. İpar Transport’a da el konuldu. Ancak bu karardan kısa süre sonra, bir gece ansızın cezaevinden salınarak, ülkeyi terk etti. Hiç sefere çıkmamış olan gemiler ise Haliç’e çekilip çürümeye terk edildi. Hırsızlar, her gün gemilerden parçalar çaldı. İşte, bu olay Türkiye’nin denizcilik tarihine karanlık bir iz olarak geçti.

1962 yılında, ikinci eşi Virginia’dan anlaşmalı olarak boşanan Ali İpar, önce Amerika’ya yerleşti. Ancak hakkında yeniden yakalama kararı çıkarılınca, bu ülkeyi terk etti ve Brezilya’ya gitmek zorunda kaldı. Brezilya’da kurduğu inşaat şirketiyle dev projelere imza atmaya başladı. 1968 yılında, ülkeye yaptığı katkılar nedeniyle Yüksek Hizmet Ödülü aldı. Yaşananlardan oldukça etkilenen baba Hayri İpar ise, hastalanarak 1966 yılında tedavi gördüğü Almanya’daki bir hastanede hayatını kaybetti.

1970'ler, İpar ailesi için acıların ve çöküşlerin derinleştiği yıllar oldu. Şizofren olduğu söylenen Ali İpar’ın ablası Muazzez İpar, Çengelköy’deki köşkünde ölü bulundu. Türkiye’yi günlerce meşgul eden bu ölümün cinayet olduğu iddiaları doğrulanamadı ve kayıtlara intihar olarak geçti. Çok kısa bir süre sonra, en büyük abla Şaziye’nin de ölüm haberi geldi. Bunun da hastalık nedeniyle değil, ilaçla intihar olduğu iddiaları günlerce dillendirilecekti.

Diğer yandan, ailenin serveti de erimeye başlamıştı. 1970’li yılların sonunda, anne ve kardeşler kalan mülklerin paylaşımı için anlaşmaya vardılar. Bu mülklerin en değerlisi ise, Çiftehavuzlar’daki köşktü. Mehmet Hayri İpar’ın 1932 yılında İstanbul eski belediye başkanlarından Cemil Topuzlu Paşa’dan satın aldığı bu köşk, Art Nouveau tarzında ve 30 dönümden fazla bir arazi üzerine inşa edilmişti. 

Köşk, denize 150 metreden fazla bir cepheye sahipti ve bahçesi de çok özenle döşenmişti. Köşke çıkan alıcı ise, Banker Kastelli olarak da bilinen Cevher Özden oldu. 

Anne Tevhide İpar ile anlaşan Cevher Özden, 150 milyon liraya köşkü satın aldı. Ancak kısa süre sonra, küçük kardeş Selma İpar, bu satışı yapan annesinin akli dengesinin yerinde olmadığını iddia ederek adli makamlara başvuracak ve anne Tevhide hanım, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırılarak akli dengesi yerinde değil raporu verilecekti.

Ardından diğer kardeşlerin de birbirini mahkemeye vermesiyle uzayan bu dava sonucunda, köşk Cevher Özden’de kaldı. Son dönemlerini çok sıkıntılı geçiren anne Tevhide İpar, 1984 yılında Balık Rum Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Yaklaşık 10 yıl sonra, diğer kızı Muzaffer’in de ölüm haberi geldi. Hayri İpar’ın son kızı Selma ise, hayatının son dönemlerini çileli geçirecek ve 2005 yılında daha önce hizmetçiliğini yapan kadının evinde hayatını kaybedecekti.

Bir dönemin en ünlü iş insanı Ali İpar, ailenin son mülkü olan Mısır Apartmanı’nı satarak Türkiye’yi terk etti. ABD’den sonra yaşamını Brezilya’da devam ettiren Ali İpar, 2015 yılında 94 yaşında vefat etti ve İpar Ailesi’nin son ferdi de bu dünyadan ayrıldı.

EKONOMİ DÜNYASI (X)

YORUMLAR

  • 0 Yorum