Zilletin ve İhanetin Gölgesinde Gazze
İslam dini, 1400 yıl boyunca umut, adalet, izzet ve kardeşlik mesajlarıyla insanlığa yön verdi. Ne var ki bugün, bu mesajların doğduğu topraklarda iman neredeyse terk edilmiş durumda. Fiilen terk edilmiş bir İslam’dan söz ediyoruz; kalplerin boşaldığı, zihinlerin dünyevileştiği bir coğrafyada yaşıyoruz artık. Bu hâl, yalnızca bir dinin değil, bir ümmetin çöküşüdür.
Rabbimize şöyle yalvarmaktan başka çaremiz kalmadı:
“Ey Rabbimiz! Yeni bir ümmet yarat. Bizi de yeniden iman ederek bu ümmete dahil eyle.”
Çünkü bugün İslam coğrafyası, imanını, kardeşliğini, ahlakını ve izzetini kaybetmiştir. Birkaç yöneticinin şahsi hırsı, şatafatlı hayatları ve dünyaperestliği uğruna ümmetin onuru ayaklar altına alınmıştır.
Kur’an’ın Çağrısı ve Bugünün Gerçeği
Kur’an-ı Kerim şöyle sesleniyor:
“Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin.” (Nisâ, 136)
Ancak bugün, bu çağrının muhatapları olarak bizler, imanı yalnızca sözde taşıyoruz. Kalplerde iman, amellerde ahlak kalmamış gibi. İsrail’in sistemli kötülüğü her geçen gün çirkinleşiyor; kötülük kavramını kendi çıkarına göre yeniden tanımlıyor. Tepkilerin etkisizliğini gördükçe daha da azgınlaşıyor.
Ve 1400 yıl sonra, neredeyse söz birliği etmişçesine, İslam coğrafyasının yöneticileri, çocuk cinayetlerine, organ hırsızlığına, hastane, okul ve ibadethane bombalamalarına karşı sessizleşmiş durumda. Açlık, susuzluk, ilaçsızlık, barınmasızlık… Artık onları zerre kadar etkilemiyor.
İhanetin İzi: Ticaret, Diplomasi, Çıkar
İşin en acı tarafı, bu coğrafyanın bazı ülkeleri ve şirketleri, İsrail’i her türlü malzeme ile destekliyor. Yerli ve milli diye pazarlanan firmalar İsrail’e enerji sağlıyor, demir-çelik gönderiyor, çimento taşıyor, petrol ulaştırıyor. Kimi bunu ticaret adı altında yapıyor, kimi de stratejik ortaklık adı altında.
Bu neyin korkusu, bu neyin zilleti?
Bu destek, gerçekten sevgiden mi geliyor, yoksa kökleşmiş bir korkudan mı?
Artık şeref, izzet, iman, küfür, nifak ve ihanet birbirine karıştı.
Vallahi, tüm değerlerimi yeniden sorguluyorum.
Ahiret Hesabı Çok Çetin Olacak!
Yeniden, evet yeniden iman etmek gerek.
Sadece dilde değil, kalpte, eylemde, ticarette, siyasette iman etmek...
Çünkü hesap günü yakındır ve o gün çok çetin geçecektir.
Peki Biz Ne Yapabiliriz?
Biz halk olarak Gazze için dua ediyoruz, boykot ediyoruz, bağış yapıyoruz. Peki bu yeterli mi?
Kudüs’ü ve Gazze’yi kurtarmak için en büyük beklenti içinde olunan ülkeler, dolaylı ticareti durdurmuyor. Diplomatik ilişkiler yerli yerinde duruyor. Askerî üsler, anlaşmalar, ortak projeler... Hepsi devam ediyor.
Varsa yoksa kınama!
Kınamayı bir marifetmiş gibi sunuyorlar.
Oysa 1 kilo una, 1 bardak suya muhtaç kardeşlerimizin gözleri buradaydı uzun süredir. Ama artık onlar da umutlarını kesmiş görünüyorlar.
Zaman Daralıyor
Netenyahu, "Sadece ölüm yetmez, daha fazlasını yapmalıyız" diyor.
Trump, "Acele edin, bu coğrafya uyanmadan işinizi bitirin" diye telkinlerde bulunuyor.
Bunu bile açık açık söylüyorlar!
İslam coğrafyasının güç odaklarına, yöneticilerine artık dualarımız şunlar olmalı:
Kabuslar görün, uyuyamayın, endişe içinde kalın ve izzeti, şerefi yeniden hatırlayın.
Bu çağ, yeniden dirilme çağımız olabilir ya da zillet içinde yok oluşumuzun başlangıcı...
Seçim bizim.
Ya iman edip dirileceğiz ya da menfaatlere tapıp kaybolacağız.
YORUMLAR