Bir ülkede kurumlara olan güven, demokrasinin işleyişi, toplumsal istikrar ve ekonomik gelişme açısından hayati bir öneme sahiptir. Kurumlar derken yasama, yürütme, yargı gibi temel devlet organları; polis, ordu gibi güvenlik güçleri; sağlık ve eğitim sistemleri gibi kamu hizmetleri; ayrıca medya ve sivil toplum kuruluşları gibi toplumsal aktörler kastedilir. Kurumlara güven, vatandaşların bu yapıları meşru, adil ve etkili gördüğü anlamına gelir. Bu bir anlamda devletin gücünü, toplumun mutluluk düzeyini gösterir.
Türkiye'de 12–21 Haziran 2025 tarihleri arasında ASAL Araştırma tarafından yapılan kamuoyu araştırmasına göre, kurumlara güven oranları şu şekilde ölçülmüştür :
Kurum Güven Oranı (%)
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 18,0
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) 13,5
Emniyet Müdürlüğü 10,6
Cumhurbaşkanlığı 8,3
TBMM 8,1
ÖSYM 2,2
YSK 2,0
Diyanet İşleri Başkanlığı 1,9
Belediyeler 1,6
Yargı 1,6
TÜİK 1,3
Bankalar 1,2
Politikacılar 1,0
Medya 0,8
Diğer 3,0
Hiçbir kuruma güvenmiyorum 24,9
Güvenin en yüksek olduğu kurum TSK (%18), onu MİT (%13,5) ve Emniyet (%10,6) takip ediyor.
Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’ye güven oranı %8 civarında.
ÖSYM, YSK, Diyanet, yargı gibi önemli kamu kurumlarına yönelik güven %2'yi geçmiyor.
Bankalar, politikacılar ve medya güveni çok düşük: %1–%1,2 arası.
En çarpıcı sonuç: katılımcıların %24,9'unun "hiçbir kuruma güvenmiyorum" demesi – yani her 4 kişiden 1’i hiçbir kuruma güvenmiyor
En acısı da gençlerin iş bulmada torpilin en önemli öge olduğunu neredeyse yüzde yüze yakın oranda belirtmeleri.
Bu veriler, güvenin büyük ölçüde güvenlik ve istihbarat alanında yoğunlaştığını, siyasi, yasal ve sosyal kurumlara olan güvende ciddi düşüş yaşandığını gösteriyor.
bir ülkede kurumlara olan guvenin önemi nedir?
Kurumlara güvenin azalması ne anlama gelir?
İnsanlar kurumlara güvendiğinde,
-haklarını şiddete başvurmadan, hukuk yoluyla aramayı tercih eder. Bu da toplumsal çatışmaları azaltır.
-Kurumlara güven, seçimlere, yasama süreçlerine ve hukuk sistemine olan inancı besler. Bu güven azaldığında demokratik katılım da düşer.
-Yatırımcılar, hukukun üstünlüğüne ve ekonomik kurumların şeffaflığına güvendiklerinde o ülkede yatırım yapmaktan çekinmez. Yabancı yatırımcı gelip, yatırım yapar. Aksi durumda sermaye kaçar.
-Salgın, doğal afet, savaş gibi kriz dönemlerinde halkın kurumlara güveni, alınan tedbirlerin uygulanmasını ve toplumsal direnci güçlendirir, dayanışma, pozitif bütünleşme sağlanır.
Kurumlara Güvenin Azalması Ne Anlama Gelir?
-İnsanlar kendilerini sistemin dışında hisseder. Bu da demokrasiye olan inancı zedeler.
-Kurumlara güvenin azaldığı toplumlarda bilgi kirliliği artar. Resmî açıklamalara değil, dedikodulara ve spekülasyonlara inanılır.
-Hukuk sistemi adil görülmediğinde insanlar kendi adaletini sağlamaya kalkışabilir; bu da kaosu getirir.
-Güvensizlik, gayri meşru işlerin ve mafyanın, aşırı ideolojik, yanlış dini veya siyasi hareketlerin güçlenmesine zemin hazırlar. Devlet otoritesi sorgulanır hale gelir.
-Nüfus artış hızı düşer. Aile kavramının temsil ettiği değerler zayıflar.
-Beyin Göçü ve Sermaye Kaçışı:
İnsanlar ve sermaye, daha güvenilir sistemlere sahip ülkelere yönelir. Bu da ülkenin potansiyelini ve kaynaklarını zayıflatır.
-Piyasalar olumsuz etkilenir.
Olumsuz beklentiler yaşanır. Yapay enflasyon beklentileri, fiyat istikrarsızlığı ,stokçuluk, pahalılık yaşanabilir.
Kurumlara güven, sadece bir his değil, toplumsal sözleşmenin temelidir. Bu güvenin kaybı, sadece devletin değil, toplumun tamamının birliği açısından tehlikeli bir kırılmadır. Güveni artırmanın yolu, doğru İşleri doğru kişilerle, doğru zamanda , doğruca yapmak, şeffaflık, hesap verebilirlik, liyakat ve adalet duygusunun tesis edilmesinden geçer.
Demokratik kurumların etkin işleyişi için, halkın yargıya, kolluk kuvvetlerine ve hukukun üstünlüğüne güven duyması, insanların eşit muamele göreceklerine, adalete ve "adalete başkalarıyla eşit şartlarda erişim sağlayacağına" inanması gereklidir.
YORUMLAR