Turgay BAŞBOĞA

Turgay BAŞBOĞA


Kızıl Elma

10 Haziran 2025 - 06:16

‘’KIZIL ELMAYA’’ ULAŞMANIN YOLU  ‘’KIZIL KAPI’’DAN GEÇEREK BAŞLAR…
‘’KIZIL ELMA’’
‘’Kızıl Elma’’üzerine derinlemesine bir araştırma yapıldığında Avrupa kültüründe izlerine rastlamak mümkündür. Yunan mitolojilerine bile konu olan bu sembolün izleri sadece medeniyet kuran toplumlarda değil ayrıca dünyanın büyük bölümüne egemen olan dinlerin kutsal kitaplarında da görülmektedir.(1) Kutsal kitaplarda elma figürüne bilgi, ölümsüzlük ve günahın sembolü, Avrasya kültürleri içerisinde ise sevgi, cinsellik, doğurganlık, yaşam, bilgi, karar ve zenginliğin sembolü olarak rol oynamıştır. Türklerin, Avrupalıların ve Osmanlı’nın Kızılelma konusunda ortak noktaları onu bir hâkimiyetin ve gücün sembolü olarak görmeleridir. Osmanlılardan önce Türklerde soyut bir düşüncenin ögesi olarak görülen Kızılelma Osmanlı’yla birlikte somut hale dönüşerek fethetmeyi amaçladıkları yerleri belirtmek için kullanılmıştır. Osmanlı bu düşünce sayesinde ordusuyla beraber muazzam büyüklükte sınırlara ulaşmıştır. Kızılelma, İslam’la birleşerek anlamını da Osmanlı devletinin fütuhat asırlarında ve Yeniçeri Ocağı’nda kazandı. Yeniçerilerin ortadan kaldırılmasına kadar ‘’Kızıl Elma’’ efsanesi askerlerin dirençlerini yükselten bir güç olmuştur.

“Bizans döneminde Ayasofya’nın önünde dikili bir sütun üstünde at üzerindeki lustinianos heykelinin elinde altından bir küre bulunmaktaydı. Bu şekilde bütün dünyayı hâkimiyeti altında tuttuğuna inanılan imparatorun elindeki kürenin (Kızıl Elma) yere düşmesi, Bizans da dahil birçok ülkenin Türkler tarafından zaptedileceğine ve imparatorluğun çöküşüne işaret sayılmıştı. Ayrıca burada yer alan bir kitâbede, ‘Bu top benim elimde durduğu sürece dünyaya sahibim’ sözlerinin yazılı bulunduğu; lustinianos’un, ‘Beni yıkacak kimse buradan geçecektir’ dediği de rivayet edilmektedir.” (2)

Bizans İmparatorluğu’nda gücün simgesi olarak tasvir edilen bu heykelle ilgili birçok anlatı bulunmaktadır. İslam coğrafyacıları bu heykelin sağ eli havada olduğundan insanları İstanbul’a davet ettiğini, sol elinde ise bir kürenin bulunması şehrin düşmanlarca istilasını engelleyecek bir tılsımın olduğunu ileri sürmektedir. Hristiyan kaynakları ise kürenin dünyayı temsil ettiği sağ elin de Kudüs’ü işaret ettiğini dile getirmektedir. (3)

’KIZIL KAPI’’

“Kızıl Kapı” Son dönem arap şairlerinin en meşhuru Mısırlı büyük şair Ahmed Şevkī b. Alî b. Ahmed Şevkī (1868-1932)  (4) “Hürriyetin kızıl bir kapısı vardır ki / Ancak kana bulanan eller açar” mısrasından ilham alan bir kavram(Bu mısralar Ahmed Şevki’nin  Şam Nekbesi şiirinde geçiyor). Yahya Sinvar’ın bir
videoda seslendirmesi ile farkına varılan bu şiiri bir diğer iftiharımız/şehidimiz Muhammed Mursi de okumuş…


Bir kapı düşünün; ardında özgürlüğün kanla sulanmış toprağı, açıldığında insanlık tarihinin en onurlu direnişlerine çıkan bir eşik... İşte o kapı, Yahya Sinvar’ın sarsılmaz iradesiyle, Muhammed Deyf’in gölgelerde büyüyen direnişiyle, İsmail Heniyye’nin kelimelere sığmayan sabrıyla aralandı. Ve asıl anlamını Gazze’nin kanla yazılmış özgürlük hikâyesiyle kazandı.
Türkiye’den 83, Filistin’den 10 yazar, akademisyen ve aktivistin ortak emeğiyle hazırlanan ve Gazze direnişini farklı boyutlarıyla ele alan ‘’Kızıl Kapı’’ adıyla, o kapının eşiğinde, bir hafızayı ayakta tutmak için kelimelerin kudretine başvurdu ve Mekan-Sembol-İnsan üçlemesiyle okunması ve anlanması amacıyla oku-hatırla-unutma desturuyla harika bir kitap ortaya koydu..

Bu seri, sadece Gazze’yi anlatmıyor. Aynı zamanda insanı anlatıyor. İnsanın nasıl alçalabileceğini ve nasıl yücelebileceğini… Bir yanda soykırımın karanlık aktörleri, öte yanda tarih boyunca yankılanacak bir duruşun kahramanları. Harf harf yazıya dönüşen bu irade, bombalarla yıkılamayan bir onurun ifadesidir.

“Kızıl Kapı”; Tokyo’dan Sidney’e, Londra’dan Newyork’a, Mostar’dan İstanbul’a, Diyarbakır’dan Dakka’ya milyonların gözyaşıyla suladığı bir toprağın tanıklığıdır. Ve bu kitaplar, birer tanıktır. Belki bir dua kadar sessiz, ama tarih kadar gür bir çağrıdır. “Kızıl Kapı” aralandı; içinden bir halkın onuru, bir ümmetin vicdanı geçti.

Peki neden ‘’Kızıl Elma’’ya ulaşmanın yolu ‘’Kızıl Kapı’’dan geçerek başlar?... O da yazımızın içerisinde var aslında. Hatırlatalım; ’’ Bizans döneminde Ayasofya’nın önünde dikili bir sütun üstünde at üzerindeki lustinianos heykelinin elinde altından bir küre bulunmaktaydı. Hristiyan kaynakları  kürenin dünyayı temsil ettiği sağ elin de ‘’Kudüs’’ü işaret ettiğini dile getirmektedir.’’
Yani Kudüs’süz ne ‘’Kızıl Elma’’ olur ne tam bir Müslümanlık ne de Hz Muhammed(SAV)a yakışır bir Ümmet …

Yazımıza Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in harika mısralarıyla son verelim.
Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;          
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez…(5)
Selametle Kalınız.Aklı Selim,Ruhu Selim,Hissi Selim,Zevki Selim…


 
  1. Bakara-35. Ayet: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, istediğiniz yerinden rahatça yiyip için ve şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zalimlerden olursunuz” dedik. https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/ Bakara-suresi/42/35-ayet-tefsiri,İncil Yaratışı 2:15-17 RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem’i oraya koydu. Ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu. “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” https://incil.info/arama/Yaratilis+2,
  2. Orhan Şaik Gökyay, Kızılelma, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2018, s. 559-560.
  3. Osman Turan, Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Turan Neşriyat Yurdu, Cilt: 1, İstanbul 1969, s. 38. 17
  4. TDV İslam Ansiklopedisi
  5. Necip Fazıl Kısakürek,Geçilmez şiiri.

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum