Erkan ÇETİNEL
Galatasaray İşletme / Ekonomist - Çevreci Galatasaray Business / Economist - Environmentalist / Coordinator TÜYİDER Çevre ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu Üyesi Member of TÜYİDER Environment and Sustainability Working Group
Çevre, dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlıların hayatları
boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır: hava, su, toprak, insan, hayvan, bitki ve mikroorganizmalar.
Çevre bize geçmişten kalan bir miras değil; korunması, geliştirilmesi ve
Çevre bize geçmişten kalan bir miras değil; korunması, geliştirilmesi ve
gelecek nesillere en güzel şekilde devredilmesi gereken bir emanettir.
Çevre kirliliği; çevrenin canlı ve cansız öğelerini olumsuz yönde etkileyen, üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayıdır. Çevre kirliliği, çevrenin doğal olmayan bir şekilde insan eliyle bozulmasıdır. Sen ne kadar plan, program, araştırma yapsan da doğada bir yabancısın ve sonradan oraya geldin. Bu yüzden doğa her zaman kazanmaktadır.
Çevre hakkı, en temel insan haklarından biridir. Bu nedenle
çevrenin korunmasına yönelik yapılacak her faaliyet, atılacak
her adım insanlık için yapılmış olacaktır.
Sağlıklı bir toplum oluşturulmasının, ancak çevre sorunlarının
çözülmesiyle mümkün olacağı dünyada kabul görmüş bir
gerçektir.
Gelişmiş ülkeler her türlü atıklarını değerlendiriyorlar, yetmediği zaman üretim yapıyorlar.
İnsan anatomisini düşünelim; çevre ve doğayla karşılaştıralım. İnsan, kendi vücuduna maddi ve manevi olarak gösterdiği önemi çevreye de göstermesi gerekmez mi? Evimizin içine nasıl hassas bakıyorsak, çevreye de aynı hassasiyetle bakmamız gerekmiyor mu?
İnsan anatomisini düşünelim; çevre ve doğayla karşılaştıralım. İnsan, kendi vücuduna maddi ve manevi olarak gösterdiği önemi çevreye de göstermesi gerekmez mi? Evimizin içine nasıl hassas bakıyorsak, çevreye de aynı hassasiyetle bakmamız gerekmiyor mu?
Sonuçta insan, çevreyle iç içe olmuştur. Nasıl ki vücudumuzun bakımını aksatırsak çeşitli hastalıklar ortaya çıkabiliyorsa, çevreye de aynı şekilde bakmazsak sorunlar kaçınılmaz olur. Ahlakın önemi de burada ortaya çıkar. Kendisinden başka varlıklar insanın emrine verilmiş, bu da beraberinde ahlaki sorumluluğu getirmiştir.
"Elinizde bir ağaç fidanı varsa, kıyamet kopmaya başlasa bile, eğer onu dikecek kadar vaktiniz varsa mutlaka dikin!" diyen atalarımızın bu tavsiyesi "mutlaka sökün" diye anlaşılmış olmalı ki ormanlarımız talan edilmektedir. Sorunun ahlaki boyutunun önemi, her kesim tarafından kabul edilmektedir.
Teknoloji ve sanayileşmenin artmasıyla çevre sorunlarının ortaya çıktığı düşünülmektedir. Birçok bilim insanı ve akademi-syen bu konuyla ilgilenmekte ve araştırmalar yapmaktadır. Temelde sorunu kaynağında bitirmek gerekmektedir.
Ahlak; insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tamamıdır. Kelimenin darÇevre ahlakı; çevre ile ilgili, doğadaki ortak yaşamla ilgili sorunlara sadece bilimsel ve teknolojik açıdan değil, gelenek, örf ve adetler açısından da yaklaşılması gerektiğini savunur.
Çevre ahlakı, öncelikli olarak insanla ilgilidir. Çevre sorunları sadece belirtilenlerle sınırlı değildir. Bunların dışında da birçok sıkıntı mevcuttur. Esas olan, meselelerin tespit edilmesinden çok, çözüm için yapılanlardır. Çevre ahlakı da bu sorunların çözümüne katkı sağlayabilecek önemli bir disiplindir.
"Çevre ahlakı, dünya çapında ortaya çıkan büyük çevre sorunlarının çözüm ümididir."
Çevre ahlakı, insanların doğaya ve çevreye karşı olan sorum-luluklarını; bu alanda yapmaları gereken ilkeleri ve değerleri içerir. Ahlaki sorumluluğumuz, eylemlerimiz ve kararlarımız sonucunda başkalarına ve topluma karşı hissettiğimiz yükümlülüktür. Gezegenimiz ve onu oluşturan tüm unsurlar, çevremizi şekillendirir.
Ekonomik şartların iyileşmesiyle rahatlık ve huzur bulacağını sanan insanlık, bu düşüncesinin yanlış olduğunu kısa sürede anlamıştır.
I. ve II. Dünya Savaşları'nda hiç ummadığı büyük yıkımlara şahit olmuştur.
Bir "pandemi" felaketini hep birlikte yaşadık. İnsanlığın çaresiz kaldığı olaylardan sadece bir tanesi...
Aşırı tüketim ve sahip olma arzusu, insana hizmet etmesi gereken çevreyi adeta hasta etmiştir. Eğer tedavi edilmezse, bu sorunlar daha da büyüyecektir. Bu durum, aynı zamanda ahlaki sorunları da gündeme getirmiştir.
Alınacak önlemler konusunda öncelik diye bir şey olmamalı. Çevre bir bütündür. Tüm önlemlerin en yüksek aciliyetle hayata geçirilmesi gereklidir.
"Ahlakın bulunmadığı yerlerde ve vicdanın tıkandığı durumlarda, kanunlar da tam olarak uygulanamaz."
Bir litre atık yağın, bir milyon litre içme suyunu kirletebildiği ve sudaki canlıların hayatını tehdit ettiği unutulmamalıdır.
"Sahi, bizim ahlaki değerlerimize ne oldu?"
YORUMLAR