Serbest Kürsü

Serbest Kürsü

Serbest Kürsü

Hayat, Kemoterapi ve Boya Kalemleri | Sibel Özdemir

15 Temmuz 2025 - 12:20

Hayat, Kemoterapi ve Boya Kalemleri: Dirençle Çizilmiş Bir Hikâye

Hiç beklemediğin bir anda hayat gelip kafana kocaman bir dosya fırlatır ya hani… İşte benimkinde o dosyanın kapağında şu yazıyordu: “ALL – Akut Lenfoblastik Lösemi.” Güzel bir sabah kahvaltı ederken kim ‘lenfoblastik’ kelimesini duymak ister ki? Ben istemedim, ama hayat sağ olsun, menüye eklemişti.
 
İlk günler… Kafamda deli sorular:
“Kaç kür sürecek?”,
“Peruk mu taksam, şal mı sarsam?”,
“Acaba port mu takılıyor, USB gibi mi bu şey?”,
“Bu süreçte ben neye dönüşeceğim?”
 
Cevaplar zamanla geldi. Hemşireler ve doktorlar bilimsel kısmı halletti, ben de ruhsal tarafını üstlendim. Çünkü bu süreçte sadece ilaca değil, morale, sabra ve sağlam bir mizah duygusuna da ihtiyaç vardı.
 
İlaçlar yan etki yapar, ben yan etkilere espri yaparım!
 
Yatak başı rutinim şöyleydi:
– Sabah ilacım,
– Öğlen moralim,
– Akşam meditasyonum,
– Gece iç sesimle küçük tartışmalarım.
 
Bazen bir gün içinde süper kahraman gibi hissediyorum, bazen battaniye altına sığınıp dünya beni bulmasın istiyorum. Ama her seferinde, içimde bir yerden güç buluyorum. Belki boyadığım bir çiçekten, belki bir nefes çalışmasından… Bazen de sırf inadına, “Ben daha yeni başlıyorum” diyerek.
 
Renkleri yeniden keşfettim.
Boyama kitaplarım oldu bir çeşit terapi. Tüm değerlerim düşse de, fırçam düştü mü yerden alıp devam ettim. Kırmızı kan hücresi gibi yaşadım: Düşsem de hep dolaşımdaydım!
 
Nefes almayı unutan biriyken, şimdi nefesin kıymetini bilen biriyim.
İçime çektiğim her nefes, bu hayatta hâlâ yerim olduğunu hatırlatıyor. Ve her nefeste, içimde biraz daha umut büyüyor.
 
Bioenerji çalışmalarıyla vücuduma fısıldamayı öğrendim:
“Bak canım, sen zaten yeterince işkence çekiyorsun, ben de seni desteklemeye geldim!” dedim hücrelerime. Gülümsediler sanki. Hatta plateletler arada selam veriyor gibi…
 
Şimdi geriye dönüp baktığımda, yaşadığım her korku, her gözyaşı, her kahkaha ve her boya lekesi bir araya gelip bana “Sen güçlüsün” diyor.
 
Belki saçlarım döküldü ama içimde bir orman yeşerdi.
Belki bedenim zayıfladı ama ruhum kas yaptı.
Ve evet, belki hayat planım değişti ama ben hâlâ yazıyorum, çiziyorum, nefes alıyorum. En önemlisi, yaşıyorum.
 
Son söz:
Bu hikâyede trajedi de var, komedi de… Ama en çok da direnç var. Kendimle gurur duyuyorum. Ve eğer bir gün biri gelip “Bu süreci nasıl atlattın?” derse cevabım şu olacak:
 
“Boyadım, nefes aldım, iç sesimi dinledim… ve pes etmedim.”

Reklam

YORUMLAR

  • 1 Yorum