Reklam
Sedat Memili

Sedat Memili


YEREL EŞİTLİK İZLEME BİLEŞENLERİ

20 Kasım 2025 - 14:44

YEREL EŞİTLİK İZLEME BİLEŞENLERİ
Bu açıdan, Kadın, kadından daha yüce ve Kadın Hakları, kadın haklarından
çok daha derin anlamları ifade eder. Kadınlar, yaratılış harikasının en muhteşem mimarlarıdır: 
sadece çoğunluğu farkında değildir.

O gün değerli hocam Oya Katırcı’dan bir etkinliğe katılmam için nazik bir davet aldım.
Etkinliğin adında “Kadın”, “Eşitlik”, “Müze” ve “Kütüphane” kavramları geçiyordu. Her kavram, çağlara yön veren meşalenin simgeleriydi. Elbette bu ışığa karşı koyamazdım.  
17 Kasım 1025, Çırçır Sanat Galerisinde, birçok platformda listesini göreceğiniz kadın kuruluşları bir araya geldi. Bizler gibi üç beş erkeğin davet edilmesi espri konusu oldu ancak bütün katılımcılar biliyordu ki oraya katılanlar, kadına insan olarak hak ettiği değeri veren kişilerin temsilcileri olarak davet edilmişlerdir. Orada oluşumuzun bir sonucu da şu olmuştur: Etkinlik sadece cinsiyet temelinde değil, insanlık temelinde inşa edilmiştir. (Ben öyle algıladım ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum.)


Kimler Katılmıştı: Adana’da adında “Kadın” yazan sivil toplum kuruluşları, meslek örgütlerinin kadın hakları ve eşitliği ile ilgili birimleri vs… Çok aydın bir topluluk.

İZMİR VE İSTANBUL ÖRNEĞİ
Burada yapılan toplantıya gelinceye kadar Adana Yerel Eşitlik İzleme Bileşenleri üyeleri kuruluş araştırmaları yapma aşamasında çeşitli ziyaret yapmışlardır.
İzmir ve İstanbul AYEİB üyeleri, (Adana Yerel Eşitlik İzleme Bileşenleri – unvanı bir türl ezberleyemedim.) Türkiye’de eşitlik ve toplumsal cinsiyet odaklı çalışan kurumları yerinde ziyaret ederek müze, kütüphane ve bilgi merkezi modellerini incelemişler ve izlenimlerini paylaşmışlardır.


Bu kapsamda İzmir’de;
İzmir Kadın Müzesi, İzmir Radyo ve Demokrasi Müzesi, Konak Modern Sanat Müzesi, Mask Müzesi’ni,  İstanbul’da ; KOÇ-KAM, İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi, Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Merkezi, İKSV, İstanbul Gender Museum kuruluşlarını ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlerde arşivleme yöntemleri, dijital bellek uygulamaları, kapsayıcı mekân tasarımları ve sürdürülebilirlik stratejileri üzerine kapsamlı bilgi edinilmiştir.
Kurumların inceleme sonuçları ve önerileri katılımcılarla paylaşılmıştır.

Açılış konuşmalarından sonra Sayın Oya Katırcı, bilgilendirici bir konuşma yaptı…
“Bu proje, Adana’da toplumsal cinsiyet eşitliği odağında kalıcı bir Eşitlik Müzesi ve/veya Kütüphanesi kurulmasına yönelik ön hazırlık sürecini oluşturmak amacıyla hayata geçirilmiştir.

Amaç; kadınların, gençlerin ve farklı toplumsal kesimlerin eşitlik mücadelesine dair hafızayı görünür kılmak, yerel verileri dijital ortamda erişilebilir hale getirmek ve Adana’da eşitlik odaklı bir kültürel bellek alanı inşa etmektir…”

Bu amaca ulaşabilmek için bazı soruların cevap bulması gerekiyordu. Bu sorular katılımcılara yazılı olarak verildi:
*Adana’da bölge kapsamında bir kadın müzesi / Müzesi Kütüphanesi ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz? Neden?
*Nasıl bir mekân kurgusu önerirsiniz?
*Mekânın amacı, misyonu ve ilkeleri neler olmalı?
*Kuruluş süreci nasıl yürütülmeli? (Yasal süreçlerde hangi kurumlar yer almalı, kimlerden destek alınabilir, personel ve idari yapı nasıl oluşturulmalıdır?)
*Kuruluşa katkı vermek isterseniz hangi süreçlerde dahil olmak istersiniz?
Katılımcılar bu sorulara cevap aradılar, değerli görüşler ortaya kondu.

Katılımcıların birçoğu (ben dahil) düşünce, görüş be önerilerini paylaştı. Çok değerli görüşler ortaya çıktı.
Kişisel kanaatimi paylaşıyorum.


KADIN ÜZERİNE
Doğada her şey yaratıldıktan sonra “Yahova (RAB Tanrı) Adem’e derin bir uyku verdi. Adem uyurken Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp etle kapadı. Bir kadın yaratarak onu Adem’e getirdi…”
Kutsal Kitap’a devam ediyorum: “Yılan (İblis) Kadına sorar: Tanrı gerçekten bahçedeki ağaçların meyvesini yemeyin mi dedi? ‘Evet” dedi kadın. Yerseniz ölürsünüz’ dedi.
Yılan: “O bilme ağacıdır. Onun meyvesinden yerseniz bilirsiniz ve onun gibi olursunuz. Asla ölmezsiniz…” Kadın ağacın meyvesinden yer ve ölmez… Adem’e de yedirir.
Meyve yenilince erkek ve kadın çıplak olduklarını anlar ve utanırlar. Bu yüzden incir ağacı yapraklarından önlük yaptılar...
Bunlar Kutsal Kitap (Eski Ahit /Tevrat) anlatıları…
Anlıyoruz ki yaratılışın ilk yalanını Tanrı söylemiş, ilk doğruyu da Yılan (iblis)…
Tanrı dönüp baktığında kadının meyveyi yediğini hemen anlamış, ama bu anlayış Tanrılık sıfatından değil, kadının örtüldüğünü görünce onun utandığını ve insanlaşmış olmasını anlamıştır.
Utanmak, insanlaşmaktır. Derler ki, Adem ile Havva itaat etmemekle melekler katından (Cennetten) kovulup, insanlık seviyesine düştüler.
Oysa benim yorumuma göre, tam tersine melekler, utanma duygusuna sahip olmakla insanlaşmak suretiyle yüceldiler.
Kadın insanlaşmanın ilk örneğidir.
Ve coğrafyamızda yaratıcının temsilci daima Kadın olmuştur. Bu nedenle başta Kybele olmak üzere ilk tanrılar kadındı. Tevrat, insanlık tarihinin başlangıcındaki kadın tanrıları erkekleştirmiştir. (Demeter’in Yusuf’a dönüşmesi gibi)
Bu açıdan, Kadın, kadından daha yüce ve Kadın Hakları, kadın haklarından çok daha derin anlamları ifade eder. Kadınlar yaratılış harikasının en muhteşem mimarlarıdır: sadece çoğunluğu farkında değildir.
(Bunca katledilen kadınlarımız varken kimsenin sorumluluk üstlenmemesi işte bu utanma duygusunun eksikliğindendir.)

EŞİTLİK ÜZERİNE
Bu kavram beni hep düşündürmüş ve kafamı karıştırmıştır. Kanaatimce kadın ile eşitliği yan yana getirmek, kadının işini verdiği savaşı değersizleştirmek gibi geliyor bana. Ya da anlamıyorum.  
Anladığımı söyleyeyim: Hem evrende her şeyin değiştiğini iddia edeceğiz hem de eşitliği kutsayacağız. Çelişki… Var olan hiçbir şeyin eşiti yoktur. Bir eşitlikten söz edebilmeklk için önce ayırmak gerekir. Ayırdığınız an farklı iki şey olur ve evrende birbirine eşit farklı iki şey yoktur. Eşit olsaydı farklı olmazdı.
İnsan olarak eşitlik, ancak insan olmak bakımından söz konusudur. Eşitlik ancak hak edilmiş kazançlarda mümkündür.
Burada bırakıyorum; her zaman tartışabiliriz.

ZORLUKLAR ÜZERİNE
Katılımcıları kararlı ama biraz da morali bozuk gördüm. (Öyle hissettim)
Kesinlikle kimsenin morali bozulmasın; yaratmanın acısını sancılarını en fazla kadınlar bilir. Eğer bir şey kolaylıkla elde edilebiliyorsa, elde edilmese de olur. (Kaba örnek, seçme seçilme hakkı kadınlarımızın çektiği acılarla değil, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyetin bir hediyesi olduğundan maalesef kadınlarımızın bazıları bunun değerini bilememişlerdir)
Düşünün ki; Kadınları önceleyen, ona hak ettiği değeri verecek bir sistem ve kalıcı bir kurum arayışı içindesiniz… karşınızda, engel olarak bir dağ, bir tepe veya vadiler yok… 35 asırlık gerici anlayış var… Onlarla mücadele edeceksiniz.
Ve başaracaksınız… / Başaracağız… / Başaracaklar…
Oya Katırcı Hocam’ın şahsında o gün orada bulunan bütün değerli dostlarıma saygılarımı sunarım.



 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum