“Kalemi hedef almak, gerçeği öldürmektir. Gazze’de bu, planlı şekilde yapılıyor.”
Uluslararası hukuk açıktır: Gazeteciler, çatışma alanlarında korunmak zorundadır.
Cenevre Sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler kararları ve Lahey Sözleşmeleri, basın mensuplarının savaşta taraf olmadığını, onlara saldırmanın savaş suçu olduğunu açıkça belirtir.
Ama Gazze’de, bu kurallar kanın içinde boğuldu.

Planlı ve Sistematik Saldırılar
İsrail ordusu, basın yelekleri ve kameralarıyla görev yapan gazetecileri hedef alıyor. Bu, tek seferlik bir “yanlışlık” değil, planlı ve sistematik bir politika.
Son aylarda:
• Anas al-Sharif
• Mohammed Qreiqeh
• Ibrahim Zaher
• Moamen Aliwa
• Mohammed Noufal
• Yahya Sobeih
• Hassan Aslih
• Hossam Shabat
• Hussam Al-Adlouni
• Duaa Sharaf
Hepsi görev başında, yerleri defalarca bildirilmiş olmasına rağmen, nokta atışı saldırılarla öldürüldü.
Bu isimler, sadece Filistin halkının değil, tüm dünyanın şahitleri olacaktı. Onlar susturulduğunda, deliller de susturulmuş oldu.
Hukuk Ne Diyor?
• Cenevre Sözleşmesi Madde 79: Gazetecilere yönelik kasıtlı saldırılar, savaş suçu teşkil eder.
• Roma Statüsü Madde 8: Silahsız, sivil statüsündeki kişilere yönelik kasıtlı saldırılar, Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkisine girer.
Bu maddeler, Gazze’de her gün çiğneniyor. Ve dünya, utanç verici bir sessizlikle izliyor.
Neden Susturuluyorlar?
Çünkü gazeteciler, savaş alanının delil toplayıcılarıdır.
Bir çocuğun enkaz altındaki bedeni, bir hastanenin yıkılışı, bir annenin çığlığı, bunlar dünyanın vicdanını harekete geçirir.
İsrail, bu görüntülerin dünyaya ulaşmasını istemiyor. Bu yüzden hedef alıyor.
Savaş Suçlusu İlanı
Savaş Suçlusu İlanı
Buradan açıkça söylüyorum:
Gazze’de gazetecilere yönelik saldırılar, savaş suçudur. Bu suçun faili, İsrail Devleti ve onun askeri komuta zinciridir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, kanıtları toplamak ve sorumluları yargılamakla yükümlüdür.
Eğer bu yapılmazsa, “basının dokunulmazlığı” artık bir kağıt parçasından ibaret kalır.
Ve yarın, başka bir ülkede, başka bir gazeteci öldürüldüğünde hiçbirimiz “Bu nasıl olur?” deme hakkına sahip olmayız.
Onlar sadece gazeteci değil, insanlığın tanıklarıydı.
Unutmayacağız.
YORUMLAR