Mustafa ALTINSOY

Mustafa ALTINSOY


Boş Vakit Meselesi

07 Mayıs 2025 - 12:21

“Beş şey gelmeden önce, şu beş şeyin kıymetini bilin:
İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin,
hastalıktan önce sağlığın,
meşguliyetten önce boş vaktin,
fakirlikten önce zenginliğin,
ölmeden önce hayatın.”
Hz. Muhammed (s.a.v.)

Sık sık çevremizden duyduğumuz bir ifade vardır: “Çok meşgulüm, hiç vaktim yok.” Aslında hiç kimse sizin sandığınız kadar meşgul değildir. En meşhur ve meşgul insanların bile boş vakitleri vardır. O kadar meşgul değildir ama kime, neye, niçin ve nasıl vakit ayıracakları ile ilgili tercihleri vardır. Zaman, sadece bir öncelik meselesidir. Herkes, kendi değer verdiğine, sevdiğine müsaittir.

İnsanın müsait olup olmaması çoğu zaman karşısındakine göre değişir. Önemli olan; meşgul olarak bildiğimiz insanların size ayıracakları vakit, verdikleri değerdir. Hiç vaktim yok diyen insanların işleri size düştüğünde nasıl boş vakti olduğunu göreceksiniz.

Ancak yine de sizin boş vaktiniz, bir başkasının en yoğun olduğu zaman olabilir. Randevu alma ve görüşme yapmanın bir usulü vardır “Vusulsüzlük, usulsüzlüktendir.” derler. Randevuyu alamıyorsanız, usulde bir sıkıntı var demektir. Randevu siz talep ediyorsanız kendi boş olduğunuz vakitten daha ziyade karşı tarafın vakitlerine uymak zorundasınız.

Konuyla ilgili bir hatıramı nakletmek istiyorum.

2003 yılında Erzurum’da ikamet ederken, İstanbul’daki muhterem bir ilim adamından randevu istedim. Fakat randevu talebi “İstanbul’a şu gün geleceğim, sayın hocamızla da görüşmek istiyorum.” şeklinde olmuştu. Yani günü ben belirliyordum. Meğer nezaket kurallarına ne kadar aykırı bir şeymiş. Dolayısıyla bir türlü randevu isteğime cevap verilmiyordu. Bir dostum beni uyardı. “İstanbul’a gelmişken ziyaret olmaz, öyle taleplere olumlu cevap verilmez. Siz randevu isteyeceksiniz, hoca ne zaman derse o zaman İstanbul’a geleceksiniz.” dedi. Ben gereken dersi almıştım. Daha sonra bu şekilde hocamızın sekretaryasından randevu istedim. Onlar da belirli bir gün verdi ve o günden bir gün önce İstanbul’a geldim. Ertesi sabah 09.00’da verilen randevuya gittim. Bu arada hocamız ile görüşme esnasında, randevu konusunda bana ders olacak şekilde ilginç bir gelişme oldu. O zamanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ali Müfit Gürtuna, Çamlıca civarında incelemelerde bulunuyormuş. Çamlıca’ya gelmişken benim ziyaret ettiğim hocayı ziyaret edeyim, diye düşünmüş. Özel kalemi aradı. Ben de oradayım, dinliyorum. Hocamız telefonda “Şu anda meşgulüm, misafirim var.” diyerek Belediye Başkanını kabul etmedi. Bu arada ben de Erzurum’dan randevusuz niçin gelemediğimin dersini almış oldum.

PEKİ, BİR YÖNETİCİNİN ZAMAN YÖNETİMİ NASIL OLMALI?
İnsanlığa yön verenler, zamanını doğru kullananlardır.Zamanı etkili ve verimli bir şekilde kullanabilmek için onun iyi yönetilmesi şarttır. Günlük alışkanlıklardan sıyrılmak, zamanı doğru işler için etkili ve verimli kullanmak güçlü insanların bir yeteneğidir. Zamanını doğru kullanmayan, kendini de yönetemez.

Zamanın faydası kullanımına bağlıdır. İnsanlar, yaşadıkları zamanın farkına varamamaktadırlar. Zaman, ödünç verilemez, satın alınamaz, kiralanamaz. “İçine doldurulacak çok şey olduğu zaman, günün yüzlerce cebi vardır.” (Friedrich Nietzsche)

Bir saniyesini bile dünyanın bütün servetini vererek geri alamayacağımız nice saniyeler akıp gidiyor hayatımızdan. “Kulun kalan ömrüne değer biçilmez, onunla zayi ettiği ömrü telafi edebilir. Onunla elinden kaçan şeyleri ele geçirebilir.” (Hz. Ali)

ZAMAN TUZAKLARI
• Telefonlar: Bir orta düzey yöneticisi sık sık telefonuna bakmak zorunda kalır. Bu nedenle zamanın öldürülmesinin en büyük sebebi çok uzun süren telefon konuşmalarıdır.

•Açık kapı politikası: Başkalarının sorunlarını çözmek için kendimizi görevli kabul etmek gibi gereksiz popülist yaklaşımlar nedeniyle “Hayır” diyememek ve beklenmeyen ziyaretçiler.

•Toplantılar: Sıkça yapılan, gereğinden fazla kişinin katıldığı toplantılarda harcanan zamanın çoğu boşunadır, ziyan edilmektedir. Toplantıların ayrıntılı bir gündemi olmalı ve her gündem maddesi zamanlanmalıdır. Toplantıya katılması gerekenler katılmalıdır. Bir sayı ve zaman sınırlaması olmalıdır.

•Bürokraside çok sayıda sıralı amirlerin olması.İşyerlerinde de çok sayıda işe müdahale eden ortağın bulunması.

•Önceliklerin yokluğu, dağınıklık, düzensizlik, kararsızlık, erteleme alışkanlığı.

•Yetki ve görev devretmemek, gereksiz ayrıntılarla uğraşmak. Gereğinden fazla iş yüklenmek. Sıradan, rutin işler devredilebilecek kimselere devredilmelidir.

• İletişim bozukluğu ön yargılar, dedikodular, yetersiz, yanlış bilgiler.

• Sürüncemede kalmış küçük işler.

• İş yemekleri, STK’lardaki görevler.

ÇÖZÜMLER

“Yaptığınız işin en iyisini, bir de zamanında yapın, o vakit dağ başında bile olsanız insanlar sizi bulur.” (Thomas Brown)

Akıllı adam her şeyden evvel sessizliği ve boş vakti dolayısıyla mümkün olan en sakin, mütevazı bir yaşamı tercih ederek hayatını sadeleştirmenin yollarını arayacaktır. Bir insan, ne kadar kendi kendine yeterse başka insanlara o denli daha az gereksinim duyacaktır.

“Karmaşa, bunalım sebebidir. Fazlalıklar yüktür. Ruhunu huzura erdirmek, kalbinin sesine kulak vermek istiyorsan hayatını sadeleştir. Zorunlu olmayan ne varsa ele gitsin.” (Ö. Sevinçgül, Yazar Olmak İstiyorum, s. 98)

•Yöneticilerin zamanlarını verimli kullanabilmelerinde sekreterlerin büyük rolü vardır. Çok yetenekli sekreterlerle çalışın. Sekreter, ziyaret saatlerini belirlemeli, uzayan görüşmeler için içeri girerek bir sonraki işi/randevuyu hatırlatmalı.

•Sorunlu misafirler için ayağa kalkarak görüşmenin tamamlandığını ima etme ve yoğun olduğunu vurgulamak gerekir.

•Gelen kâğıtla (evrakla) ilgili ne yapılacağına çabuk karar verin.

•Bir ajandaya, yapılması gerekenleri sıralayıp, yaptıklarınızı farklı bir renkle veya altını çizip yanına not ekleyerek takip edebilirsiniz. Bu liste, haftalık, aylık ve yıllık olarak kontrol edilebilir.

•Teknoloji desteğini ihmal etmeyin. Her birimiz bir hafta boyunca neler yaptığımızı kaydedip, hafta sonunda göz atarak, yaptığımız işlerden hangilerinin faydalı olduğunu kontrol edebiliriz.

•Bunun için en önemli iş, öncelikle yapılmalı. En zor işe, en enerjik zaman ayrılmalı. Kolay işler, zor işler arasına serpiştirilmeli. Önemsiz kararlar çabuk verilmeli. Önemsiz işler, en verimsiz saatlere yerleştirilmelidir.

•Fazla ayrıntıya girmeden, aşırı titizliğe kaçmadan çalışılmalı; aynı nitelikteki işler aynı grupta toplanmalıdır.

Zamandan tasarruf; üretimin artması, genel refahın yükselmesi demektir.

05 Mayıs 2025

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Not: Bu makale hazırlanırken Prof. Dr. Yahya Fidan’ın Zaman Yönetimi adlı kitabından istifade edilmiştir.

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum