Reklam
Metin ÖZEL

Metin ÖZEL

Tükenmez Kalem

İNSAN HAKLARI GÜNÜ: KİME GÖRE, NE'YE GÖRE?

09 Aralık 2025 - 23:18


10 Aralık… Takvimde sıradan bir yaprak. Ama bazı yapraklar kanla yazılır.
1948’de, İkinci Dünya Savaşı’nın küllerinden doğan bir umutla İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edildi. “Bütün insanlar hür, eşit ve onurlu doğar” diyor o metin. Güzel bir cümle. Kulağa hoş geliyor. Peki ya yüreğe iniyor mu?
Bugün dünya ikiye ayrılmış kutluyor bu günü. Bir yarısı şık salonlarda nutuklar atarak  “evrensel değerler” diye. Diğer yarısı ise enkaz altında nefes almaya çalışıyor.

Gazze’de bir anne, kucağında cansız çocuğunu sallıyor. “Yaşama hakkı” diyor beyanname. O annenin kucağında o hak yok artık.

Yemen’de bir çocuk, haftalardır bir lokma ekmek bulamamış. “Beslenme hakkı” diyor madde 25. Çocuğun midesi boş, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi maddeler ile dolu.

Sudan’da, Somali’de, Suriye’de, Gazze’de, Filistin’de Ukrayna’da… Milyonlarca insan her sabah aynı soruyla uyanıyor: “Bugün ölecek miyim?”

BM raporları açık: Dünyanın yarısından fazlası temiz suya, ilaca, ekmeğe ulaşamıyor. Ama aynı BM, her yıl 10 Aralık’ta “kutlama mesajı” yayınlıyor.

Ne kutluyoruz Allah aşkına?
Silah tüccarları bu yıl da rekor kâr açıkladı. Uyuşturucu kartelleri sokakları zehirlemeye devam ediyor. Patronlar, işçiyi üç kuruşa köle gibi çalıştırıyor. Siyonist işgal güçleri, Gazze’yi dünyanın en büyük açık hava hapishanesine çevirmiş, suyu kesiyor, ilacı kesiyor, bombayı eksik etmiyor. Çocuklar ölüyor. Hem de canlı yayında.

Ve biz, bu manzara karşısında hâlâ “İnsan Hakları Günü” diye mesaj yayınlıyoruz.

Kime göre bu haklar? Neye göre evrensel?
Batı’nın konforlu salonlarında, beyaz yakalıların dilinde çok güzel duruyor “insan hakları”. Ama o haklar, Gazze’deki çocuğun boğazına takılıyor. Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Keşmir’de sesi çıkmıyor kimsenin.

Demokrasi dedikleri şey kimin için? Öldürmeyeceksin diyor bütün kutsal kitaplar. Ama öldürmek hâlâ en kârlı kazanç alanı.

Bugün kulağımda bir soru çınlıyor, durmadan:
“İnsan hakları gerçekten herkes için mi?”
Eğer öyleyse, neden bir avuç insan bu haklara sahip, milyarlarca insan ise bu haklardan mahrum?

Yunus Emre’nin dizeleri düşüyor içime:
“Yaratılanı severim, Yaratandan ötürü…”
İşte gerçek insan hakkı bu olsa gerek. İnsan olduğu için sevmek. İnsan olduğu için korumak. İnsan olduğu için yaşatmak.

Ne zaman ki bu anlayış yeryüzüne hâkim olur, ne zaman ki kanın ve gözyaşının yerini sevgi ve merhamet alır, işte o zaman kutlayalım İnsan Hakları Günü’nü.
İçimiz rahat, vicdanımız temiz, gözümüz yaşsız olarak kutlayalım.

O gün gelene dek… Bu 10 Aralıklar hep yarım kalacak.

Çünkü Gazze ağlıyor. Çünkü Filistin kanıyor. Çünkü dünya susuyor.
Ve biz, suskunluğumuzla o kanın ortağı oluyoruz.

Allah, bir gün gerçekten “insan” olduğumuz bir 10 Aralık nasip etsin. Çocukların gülerek uyuyabildiği, annelerin evlat acısıyla sabahlamadığı, insanın insan olduğu için değerli sayıldığı bir 10 Aralık…

Ben kendi adıma, o gün gelene dek bu günü kutlamıyorum.

Sadece utanıyorum… Hepimiz adına utanıyorum.

Ve tarihte 10 Aralık gibi, bu kadar kanın ve gözyaşının aktığı bir günde, daha da derin bir utancı hissetmeliyiz.

Selam ve dua ile…

 

Reklam

YORUMLAR

  • 1 Yorum