Metin ÖZEL

Metin ÖZEL

Tükenmez Kalem

BEYTÜLMÂL VE TOPLUMSAL VİCDAN: BİR EMANETİN SESSİZ İSYANI

28 Haziran 2025 - 16:31

27 Haziran 2025 Tarihli Cuma Hutbesi Üzerine Bir Yorum

27 Haziran 2025 tarihinde Türkiye’nin dört bir yanında okunan Cuma hutbesi, sadece camilerde değil; vicdanlarda da yankılandı. “Kamu hakkı dokunulmazdır” ifadesiyle başlayan bu hutbe, bir metinden ibaret değildi; adeta milletin kalbinde sızlayan bir yaraya dokundu. Beytülmâl’e –yani milletin ortak mirasına– uzanan ellerin teşhiri, minberden yükselen bir adalet çağrısıydı.

Diyanet İşleri Başkanlığı hutbede şöyle sesleniyordu: “Kamu hakkı, Hukukullah’tır. Allah’ın hakkıdır.” Bu yalnızca ahlaki değil, aynı zamanda ilahi bir uyarıdır. Çünkü İslam’a göre kul hakkı; bireyden devlete, devletten topluma, toplumdan Yaradan’a kadar uzanan kutsal bir emanettir. Kur’an’ın “gulül” olarak tanımladığı bu vebal, dünyada zulüm; ahirette ise cehennem azabıdır.

Hutbede geçen “Bazı kimseler yasal boşluklardan yararlanarak adeta gayrimenkul mafyası gibi kamunun malına el koyuyor” cümlesi, hafızalara kazınacak bir tespitti. Bu yalnızca dinî değil, sosyal bir gerçeğin ifşasıydı. Kılıfına uydurulmuş işlemlerle kamu kaynaklarını kendi hanesine aktaranlara karşı, minberden yükselen bu ses hepimizin sesi olmalıydı.

Ama soralım: Bu hutbe kimedir? Yalnızca cuma namazına gelen sade vatandaşa mı? Hayır. Bu hutbe; onu kaleme alan Diyanet personelinden, okuyan imama; bakanlardan müsteşarlara, belediye başkanlarından en tepedeki yöneticilere kadar herkese hitap etmektedir. Çünkü kamu malı sadece bugün yaşayanların değil, henüz doğmamış yetimlerin dahi ortak hakkıdır.

Bugün kamu vicdanında yankı bulan “bir avuç azınlık devletin malına çöreklenmiş” iddiaları artık sessizlikle geçiştirilemez. Usulsüzlüklerle büyüyen servetlerin, makamla örtülmüş yağmanın ve helal kazancın yerine haram bir ikbalin yükseldiği bu düzene karşı suskun kalmak, ihanetin ortağı olmaktır.

Yasa kisvesiyle örtülen her haksızlık, milletin alın terine vurulan bir darbedir. Hutbede açıkça denildiği gibi: “Sahte veya kılıfına uydurulmuş belgelerle kamu malını ele geçirmek haramdır, zulümdür.” Bu bir fıkıh hükmü değil sadece; toplumsal adalete yapılmış bir çağrıdır.

Devletçi refleks sadece kurumu değil, o kurumun adaletle işlemesini gözetmeyi gerektirir. Bu nedenle hutbede belirtilen esaslara uymayanlar bakan, bürokrat, müdür ya da nüfuzlu kim olursa olsun, kamu vicdanı ve ilahi adalet önünde hesap vermelidir. Bu hesap yalnızca ahirete bırakılmamalı, dünyada da hukukla tahkim edilmelidir. Gerekirse mal varlıklarına tedbir konulmalı, gasp edilen her kaynak yeniden millete döndürülmelidir.

Bu hutbe bir hatırlatma değil, bir çağrıdır. Yalnızca kulağa değil, kalbe, akla ve vicdana yönelmiş bir çağrı. Bu sese kulak vermek sadece Diyanet’in değil; bu milletin ekmeğiyle, duasıyla yaşayan herkesin görevidir. Zira bu dünya unutabilir; fakat Allah unutmaz.

Selam ve dua ile…

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar