Sormayın.
Size sormayın yazıyorum ama ben sorayım;
Işığıyla bile etrafını aydınlatan bir inci kentin ışığı kısılır mı?
Kısıldı.
Eskiden baş kentti Adana.
Ticaretin, kültürün, zanaatın şehriydi.
Peki ya şimdi?
Yürümekte zorluk çektiği için komşusunun koluna girdiği yorgun, hasta ve yaşlı bir insan gibi yaşamaya çalışıyor.
En son havaalanımızı gittiler Mersin’e koydular.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne demişti: “Adanalı ne isterse o olacak.”
Ne güzel söz... Gerçekten güzel.
Kulağa ne hoş geliyor.
Peki Adanalı ne söyledi? “Havalimanı kapansın” dedi mi?
Demedi ama kapandı.
Biliyorum şimdi birileri kızacak. "Havaalanı kapalı değil. Hala aktif bir şekilde çalışıyor" diyecek.
Bu konuyu çok irdelemeye gerek yok.
Nasıl açık olduğu bu şehirde yaşayan herkesin malumu.
Kurumlar gitti. Binalar sessiz kaldı.
İnsanlar, işler, yığınlar gitti.
İyi de nereden başlamalı?
Geçen gün Trabzon’da yeni bir havalimanı deniz üzerine müjdelendi.
Karşı mıyım?
Asla!
Ancak itirazım var.
Karadeniz’e bakın; neredeyse her ilde bir havaalanı var.
Olmasın mı?
Vallahi olsun. Bu ülkeye yakışır.
Ama bize de yakışırdı yeni ve modern bir havaalanı.
Şehrin kalbindeki kolaylık, şehir ekonomisini besleyen canlı doku, bir kalemde uzaklaştırıldı.
Niçin?
Ben sorayım cevabı siz verin.
Sakın yanlış anlaşılmasın.
Ben konuyu sulandırmaya çalışmıyorum. Gerçeği yazıyorum.
Gerçek şu: havaalanı şehir hayatını besler. Esnafı besler. Taksiciyi besler. Oteli, lokantayı, kafeteryayı kısacası kenti besler.
Yolcu gelir, para akar. Kent canlanır.
Biz bugün, o canlılığı kaybettik.
Geçtiğimiz yazıda 'Merkezi kıyıya taşıyın' demiştim.
Yumurtalık, Karataş bu kentin merkezi olsun istedim.
Neden?
Bu soruya siz cevap vermeyin.
Coğrafya cevap versin; Turizm, enerji, lojistik bölenin can damarı… Havaalanı da olsun orada. Hızlı treni de bağlayın.
Zaten enerji üssü olacak bölge. Zaten bir liman yapılacak. Bir de benim dediklerim olursa işte o zaman yol olur, iş olur, yaşayan insan olur bu kent.
Geçtiğimiz yıllarda şöyle bir şey yazmıştım; "Tarsus’u il yapın. Yenice’yi Adana’ya bağlayın." Basit bir öneri. Coğrafi mantık.
Şimdi bundan vazgeçtim.
Şimdiki talebimi iki yazıdır açıkça yazıyorum.
Siyaset bazen basit şeyleri karmaşıklaştırır. Ben karmaşıklıkların içinde bir çözüm öneriyorum.
Adana, bölgesinin çekim merkeziydi. Şimdi de öyle olmalı.
Sakın yanlış anlaşılmasın.
Kimseyi suçlamıyorum artık.
Olan oldu, biten bitti, geçen geçti.
Benim derdim yeniden büyük Adana’nın inşa edilmesi…
Hakkımız olanı almak istiyorum. Kimseyi karalamadan.
Sade bir istikamet bildiriyorum; Merkez kıyıya taşınsın, sahile havaalanı yapılsın, hızlı tren gelsin, liman bir an önce açılsın.
Böyle olursa herkes kazanır.
Eğer bu yazının amacı ajite etmek olsaydı, başka şeyler yazardım.
Ben sadece adil olanı söylüyorum. Ve ekliyorum: Adana kazansın, Adanalı kazansın. O zaman Türkiye kazanır. Çünkü bu kentin insanların merttir. Paylaşmasını bilir.
YORUMLAR