Adana'nın Merkezini Kıyıya Taşıyın
Tarihi kaynaklara baktığımızda da çok değil bundan çeyrek asır öncesine gittiğimizde de Adana’nın ekonomik ve sosyal yönden bölgenin lokomotifi olduğuna şahitlik edersiniz.
Tarımda, sanayide, sanatta ve sporda sadece bölgesine değil ülkeye de öncülük eden Adana, basiretsiz yerel yöneticilerinin eliyle artık kimsenin dönüp yüzüne bakmadığı bir kent oldu. Seçilenler ile atananlar arasındaki kriz bir kenara seçilenlerin sadece kendi ceplerini düşünmesi ve vizyonsuzluğu atananların ise burayı bir han olarak algılayıp etliye sütlüye karışmadan görev sürelerini tamamlama arzusu Adana’yı maalesef bu hale getirdi.
Düne kadar çevresindeki her ilin hamisi durumundaki bu kadim kent o illerde yaşayan herkesin yaşamak için hayal kurduğu bir yerdi. Bugün neredeyse kendi içinden çıkan illerin bile gerisinde kaldı.
Birileri belki şimdi bana kızacak ama burada Adana’nın kozmopolit yapısı ve kendince külhanbeyi edası da etkili oldu. Neredeyse her dönem iktidara muhalefet eden Adanalılar hükümetlerin de kente şaşı bakmasına neden oldu. Böyle olunca şehre yerelden de hükümetten de hizmet gelmedi.
Düşünsenize Adana’daki hafif raylı sistem rezaleti başka herhangi bir kentte olsaydı şimdiye kadar hala halkın sırtında bir kambur olarak kalır mıydı?
Adanalıların kendilerine has ama başta kendileri olmak üzere hiç kimseye bir faydası olmayan kabadayılıkları olmasa bugün önemli kamu kurum ve kuruluşları başka kente gider miydi? Yatırımlar başka şehirlere kaydırılır mıydı?
Havaalanımızı da Mersin’e kaptırdık son olarak. Bununla ilgili özel bir yazı yazacağım ama bu yazıda bir adaletsizliği özellikle belirtmem lazım; "Adana ve Mersin’e iki havaalanı çok" diyordu hükümet yetkilileri. Şimdi Trabzon’a ikinci havaalanını yapıyorlar. Bu bile Adana’ya iktidarın üvey evlat muamelesi yaptığının bir göstergesidir.
Bu saatten sonra ah vah etmenin kimseye faydası yok. Olan oldu, geçen geçti. Dün dünde kaldı. Bugün yeni şeyler söylemenin ve yapmanın zamanı.
Yıllar önce Adana Valiliği bir komisyon kurmuştu. Her düşünceden, her meslekten atanmış ve seçilmiş insanların ve halkın her kesimini temsil eden kişilerin bulunduğu bir lobiydi. Bu lobi birkaç görüşme yaptı. Sonra tarihe karıştı.
O dönemde Adana’da deniz olduğuna dair reklamlar ve tanıtımlar yapılmış, festivaller ve çeşitli etkinlikler düzenlenmişti. Sonra unutulup gitti.
Bu konuyu baştan gündeme getirmeli hatta Karataş ve Yumurtalık’ı yeniden imar ederek Adana’nın merkezini bu bölgeye taşımalıyız. Denize kıyısı olup da merkezi denizden 50 KM uzakta olan başka bir şehir dünyada yoktur herhalde. Daha da önemlisi kıyıdan Mersin dolayısıyla Antalya bağlantı yolu yapılmalı ve geniş sahil şeritleri oluşturulmalı.
Adana Limanı bir an önce tamamlanmalı, yine bu bölgelere rahatlıkla ulaşacak hızlı tren bağlantı yolları yapılmalı.
Ayrıca en önemlisi yine kıyı şeridine yeni bir havaalanı yapılmalı ve hem karadan hem havadan hem de denizden insan ve yük taşımacılığı teşvik edilmeli. (Burada birileri Çukurova Uluslararası Havalimanı’nı yapan şirkete verilen sözlerden dem vurabilir ama daha önce Adana’ya yaptığı (!) hizmetlerden dolayı onur ödülü verilen şirket sahibi her halde Adana’nın gelişmesine karşı çıkmayacaktır.)
Bu yazdıklarım bir hayal gibi gelebilir ancak 11 ili etkileyen depremlerin ardından şehirleri adeta yeniden yapan bu hükümet bu yazdıklarımı yapmaya da muktedirdir. Yeter ki istesinler.
Önemli olan yerelden başlayarak bu kararlılığın oluşturulması. Adanalı bunu yerel yöneticilerine iletecek, ıslarla talep edecek ve onların Ankara’da işin takipçisi olmasını sağlayacak. Yerel yöneticilerimiz de kendi ceplerini değil bu şehrin insanını düşünerek hareket edecek.
İşte o zaman inanın bu şehir gül bahçesine dönecek.
Herkes üzerine düşeni yapsın. İlk taşı ben attım.
YORUMLAR