Türkiye’nin son dönemdeki en büyük kahramanlık destanıdır 15 Temmuz. O gece göğsünü siper eden millet, tankların gölgesine değil, inancın ışığına sarıldı. Bu eşsiz kahramanlık hikâyesini dünyaya anlatmak için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın düzenlediği “15 Temmuz Medya Programı”, Türkiye’nin dört bir yanından ve 41 farklı ülkeden yaklaşık 200 gazeteciyi ağırladı.
Program, Dr. Gözde Kirişcioğlu’nun liderliğindeki Uluslararası Medya Koordinasyonu ekibinin olağanüstü fedakârlığıyla gerçekleştirildi. Katılımcılar, otele ilk kayıt yaptırılmasından havaalanına son vedaya kadar yoğun bir akışla gerçekleşti.
Darbe gecesinin tanıklarından dinlenen çarpıcı öyküler, milletin iradesine sahip çıkma mücadelesini yansıtan belgesel gösterimleri, makro ve mikro düzeyde analiz atölyeleri derken beş gün su gibi akıp geçti. Özellikle yabacı gazeteciler devletin FETÖ’ye karşı dimdik duruşunu, halkın direncini ve kahramanlığını daha yakından öğrendikçe; Türkiye’nin bu tarihi imtihanı nasıl zaferle taçlandırdığını daha iyi kavradılar.
Elbette böylesi dev bir organizasyonda kusursuzluk beklentisi haksızlık olur. Ancak daha da parlak bir gelecek için üç hususu anmadan geçemeyeceğim:
- Milletin gönlünde taht kuran Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya gelmek, bizim için de uluslararası meslektaşlarımız için de unutulmaz bir deneyim olurdu. O geceki kararlı duruşuna dair söyleyecekleri, ülkemizin bundan sonraki gelecek tasavvurunu en yetkili ağızdan dinlemek programın etkisini katbekat artırırdı. Haberi var mıydı bu buluşmadan bilmiyorum ama bir vatandaşın evine gidip çay içen, gençlerle bir araya gelen bir Cumhurbaşkanı sanıyorum böyle bir fırsatı kaçırmazdı.
- Görev bayrağını devralan Fahrettin Duran’la da özel bir sohbet gerçekleştirememek, serinin en göze çarpan eksiklerinden bir diğeriydi. İletişim stratejilerinin yeni ufuklarını dinlemek, özellikle ülkemizdeki gazeteciler açısından çok önemliydi.
- Ankara- İstanbul naklinde otobüs yerine hızlı tren seçimi hem zamandan hem enerjiden tasarruf sağlar, konforu artırır, gazetecilere daha çok zaman oluştururdu. Demiryollarının yaygınlaştırdığı “hızlı bağ kurma” imgesi, programın ruhuyla mükemmel örtüşürdü.
Bütün bunlara rağmen programın özüne baktığımızda: 15 Temmuz’un dünyanın hafızasına yeniden nakşedilmesi, yabancı meslektaşlarımızın ilk elden bunlara tanıklık etmesi ve Türkiye’nin huzur ve kardeşlik iklimini paylaşması çok kıymetliydi.
Gazeteciler, farklı coğrafyalardan gelen akranlarıyla tanışıp bilgi alışverişinde bulunarak, çok sesli dünyamızda ortak bir deneyim zemini oluşturdular.
Bu programın en büyük kazanımı;
- Afrikalı muhabirle Vanlı editörün aynı masada 15 Temmuz'u konuşması,
- Amerikalı muhabire bizlerin o gece yaptıklarımızı göstermemiz,
- "Haberin dili tektir" gerçeğinin Ankara gecesinde kanıtlanmasıydı.
"Dünya artık şunu çok daha iyi biliyor: FETÖ'nün karanlığı, dünya medyasının ışığında eridi!"
Bu organizasyon; sadece bir dizi panel ve saha ziyareti değil, medyanın evrensel dilini kullanarak hak arama ve özgürlük mesajlarının yayıldığı bir köprüydü. Tıpkı o gecenin karanlığını delen kandil gibi, 15 Temmuz Medya Programı da bugüne ve yarına ışık tutan bir meşale oldu.
Bu büyük emeğin arkasında, önceki dönem İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un vizyonu, yeni Başkan Burhanettin Duman’ın büyük destekleri ve Dr. Gözde Kirişcioğlu ile ekibinin azmi var. Ayrıca programlara katılmamızı sağlayan İletişim Bölge Müdürümüz Sayın Mustafa Yalınız ve tüm ekibine şükranlarımı sunuyorum.
15 Temmuz ruhu, sadece tanklara direnenlerde değil; bu organizasyonda emeği geçen, programa katılan herkesin alnında parlıyor. Hainler geceyi sever, ama kahramanlar şafağı bekler! 15 Temmuz’u unutturmamak için el ele veridi ve muhteşem bir işe imza atıldı. Bu topraklarda filizlenen özgürlük ve kahramanlık cephesi, yarınlara umutla taşınıyor.
Bu program; devletin medyaya verdiği değerin, milletin kahramanlık destanının ve gazetecilerin kardeşliğinin simgesidir. Emeği geçenlere bir kez daha kalbi şükranlarımızla...
YORUMLAR