ADINI SEN KOY
Bugün 10 Aralık 2025 yarın bir daha bu tarihi bugünü yaşamak mümkün olmayacak. Bugün doğanlar bugün vefat edenleri asla görme imkanına sahip olamayacaklar.
Yalan Dünya diyoruz ya! İşte tam da yerinde bir ifade oluyor. Bugün yanımızda olanlarla yarın belki bir daha görüşemeyeceğiz. Tıpkı dün toprağa verdiklerimizle görüşemeyeceğimiz gibi!
Peki insan oğlunun bu Yalan Dünya’yı anlaması ve boş olduğuna ikna olması için illa ki Adana deyişiyle Ölmek mi Lazım?
Evet soruyorum size; birilerini yitirmeden, toprağa vermeden sahip olduklarımızın kıymetini anlamak mümkün değil mi?
Bu ne çarpık bir durum anlamış değilim! Uzun zamandır yazmak istiyorum. Hem de Suya Hasret Çöl Toprağı misali!
Ey Millet nereye bu gidiş?
Bu şiddet neden?
Neden bu öfke?
Neden bu kin ve nefret?
Ben anlamış değilim anlayan beri gelsin! Biliyorum farkındayım Soru İşareti ve Ünlemi çok bu yazının!
Mesajım ona, buna veya şuna değil! Tüm topluma daha açık konuşuyorum Bu Coğrafya’da yaşayan herkese!
Susun ve dinleyin beni lütfen! Önce ben kaç zamandır zihnimi adeta iğfal eden sorularımı sizlere sorayım sonrada ben susayım siz konuşun! Hem de istediğiniz kadar konuşun! Doyasıya yazın sabahlara kadar yorum yapın!
Ben yaşım gereği 12 Eylül sonrasını Türkiye!de ki Sosyo Kültürel ve Siyasal gelişimleri çok net hatırlıyorum. Aynı zamanda Esnaf ve Siyaset İnsanı bir babanın evladı olarak da Adana’nın son 40 yılına Şehir Hafızasına hakim olduğumu söyleyebilirim.
Aşırı tevazu kibirdendir mealinde yukarıdaki açıklamayı yapma gereği duydum. Beni bilenler zaten bu noktada fazla yorum yapmayacaktır.
Bu ülke Cumhuriyet kurulduğundan bu yana sistematik olarak Emperyal Batılı Güç Odaklarının esaretinden bir türlü kurtulamadı.
Gizli bir Manda Yönetimi anlayışıyla, ülkenin bırakın Özgür ve Bağımsız hareket etmesini Sivilleşmesine dahi müsaade etmediler.
İktidarda ve Devlet Yönetiminde kimlerin olduğu onlar için pekte mühim değildi! Neticede “Bizim Çocuklar” dedikleri Vesayet Yönetiminin mensupları, her devirde Bu Güzel Ülkenin onların emrine amade olmasını sağlıyorlardı. Ülkenin geleceğine bu Vesayetçi Güçler yön veriyordu.
Tıpkı sırası ile Merhum Menderes!in İdamı, Özal’ın şaibeli Ölümü ve Erbakan’ın Post Modern Darbe ile görevden uzaklaştırılması gibi açıktan ve infial yaratacak ciddi müdahaleleri gerçekleştirdiler.
Oyun ve Kurgu belliydi. Senaryo ve Yönetmen günü geldiğinde Motor diyerek film çekimini başlatıyordu! Filmin konusu bazen Sağ-Sol Davası, bazen Alevi-Sünni Çatışması bazen de Kürt-Türk Ayrımcılığı oluyordu.
İşin ilginç yanı senaryonun konusu değişiyordu ancak Oyuncular hep aynı kişilerdi! Evet maalesef mağduriyeti yaşayan oyuncular Masum ve Mazlum Anadolu Milleti idi!
Emperyal Güçlerin desteklediği bu Elitist Grup ülkeyi istedikleri zaman kargaşaya sürükleyecek güce ve kudrete sahiptiler!
Dışarıdan bakıldığı zaman “Bizim Gibi” görünen bu İhanet Şebekesinin Vesayetçileri, Suya Sabuna dokunmadıkları gibi hiç bir şekilde Yanan Ateşten zarar görmüyorlardı.
Sağ-Sol Davasnda, Alevi-Sünni Çatışmasında ve Türk-Kürt Ayrımcılığında olan hep Gariban Anadolu İnsanına ve onların Gariban Evlatlarına oluyordu!
Sömürgeci Batının ve Siyonist Güçler için, Huzurlu Türkiye en büyük potansiyel tehdit oluşturuyordu! Kendi içinde sürekli kısır çatışmalarla meşgul olan bir Türkiye onlar için ideal bir tablo idi.
Yine hem Sosyal anlamda, hem de Ekonomik anlamda IMF VE Dünya Bankasına muhtaç hatta Modern Köle minvalinde bir Ülke olmamız isteniyordu.
Son dönemde Türkiye’nin Savunma Sanayi, Teknoloji ve Enerji başta olmak üzere ortaya koymuş olduğu mücadelenin ve başarılarının sonucunda Türkiye adeta bu şer odakları için Haddi Aşmakla kalmamış dahası Tehdit Unsuru olmaya başlamıştı.
Tüm bunlar bir yana 40 yıldır Ülke Ekonomisini baltalayan ve binlerce canın yitirilmesine neden olan Terör Belasının sona erdirilmesi, Sömürgeci Batının ciddi anlamda elini zayıflatmakta ve son kozlarını yitirmemek için adeta canhıraş bir mücadele etmesine neden olmuştur.
Bunu nereden mi anlıyoruz? Son günlerde Türkiye’de Terör Örgütü silah bıraktı diye neredeyse kahrından ağlayanlar var!
Bazıları ise adeta neden Silah Bırakıldı diye tüm kinleriyle Salya Saçarak sağa sola saldırmaya başladılar! Düne kadar Teröre Karşı tek kelam etmeyenler ne hikmetse bu süreçte Radikal Bir Milliyetçi tavır sergilemeye başladılar.
Daha düne kadar her şehit cenazesi geldiğinde artık yeter diyenler!
Dahası gerekirse Toprak Verelim ama bu Terör bitsin diye konuşanlar bugün birden bire Fanatik Milliyetçi Rolüne girdiler!
Aslında Tarihsel ve çok kritik bir sürece tanıklık ediyoruz! Kimse kusura bakmasın ama adını ne koyarsanız koyun!
İster Terörsüz Türkiye ister Yeni Çözüm Süreci deyin. Günün sonunda artık daha fazla Anaların Ağlamaması ve Çocukların Babasız Kalmaması için büyük bir fırsatın eşiğindeyiz!
Siz hiç bir Şehit Ailesinin Bu Ateş bitmesin dediğini duyamazsınız! Çünkü “Ateş Düştüğü Yeri Yakıyor.” Onlar mübarek Şehit Anaları asla başka anaların ağlamasını istemezken bir anda ortaya çıkıp Milliyetçilik Duyarı kasanların hangi akla ve kaynağa hizmet ettiklerini gayet iyi biliyoruz!
İlk defa sonuçta Kazananın Türkiye ve Anadolu İnsanının olacağı kıymetli bir sürecin içerisindeyiz. Herkes bu minvalde aklı selim düşünmek ve konuşmak zorundadır.
Son söz olarak, Rabbim bu sürecin sonunu hayır eylesin. Temennimiz odur ki, Bu Güzel Ülke bir daha kardeş kavgası tuzağına düşmeyecektir.
Selam ve Dua İle...




YORUMLAR