Reklam
Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog

Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog


Nereye Kadar?

07 Ağustos 2025 - 15:15

NEREYE KADAR?
Makama ya da işe değil, makarnaya veya kırıntılara koşar olduk!

Sadece yalana değil, yalakaya ve düdükçülere prim verir hale geldik.
"Ehliyet" dedik sustular, "sadakat" dedik alkışladılar.
Ama sadakat kime? Millete mi? Değil!
Liyakate mı? Hiç değil!
 
Sadece ve sadece yukarının (makamda kim / kimler varsa alayının) gözüne girmeye, yanına yer bulmaya, makamdan artanlara talip olmaya…Gurur, şeref, ilke, dürüstlük, adamlık, hakkaniyet ve benzeri nice “doğruluk ifadesi” olan şeyleri tepeleyip geçenler güruhu oluşuverdi. En acı olanı da bu güruhun, halka, millete, ortak iradeye kafa tutar hale gelmesi. Dayı, amca, teyze, hala, abi, kardeş, akrabayı taallukat ve daha kimler kimler…
Koltuk İçin Takla Atanlar Cumhuriyeti
 
En büyük sorunlardan birisi de artık CV’si torpil mektubu olanların elinde! Şişkin şişkin ifadeler, yalan bedava deyip de işkembeden sallayanlar, usulsüzlüğü insanların gözünün içine baka baka yapanlar ve daha neler neler…En acısı da devletin sevk-ü idaresini de töhmet altında bırakacak şekilde, kendilerine yapılan yalakalıkları kendinden üstekilere yaparaktan devlete, vicdana, merhamete laf ettirmeleridir. Sonra da ağzını açan açana. Yazıklar olsun!
 
"Bu işi en iyi kim yapar?" sorusu çoktan rafa kaldırıldı. “Benim adamım sözümden çıkmaz, ancak bu kişi yapar” ifadeleriyle “makama buyur” edilenlerin cirit attığını görüyor hale geldik. Zaten sahtecilikleri söylemiyor, ele almıyoruz bile. Yoksa diyeceklerimiz uzar gider.
Şu an şu sorular revaçta:
  • Kimin adamı bu?
  • Reisle / başkanla / müdürle / makamla fotoğrafı var mı?
  • Sosyal medya mecralarında bizi ve yaptıklarımızı ne kadar övüyor?
Koltuklar bilgiye, birikime, adalete değil; dalkavukluğa, biat etmeye, "emredersiniz efendim" demeye veriliyor.
 
Hatta bazen bilgi sahibi olmak, ‘potansiyel tehdit’ sayılıyor. Bilgiliysen tehlikelisin, çünkü patronun/liderin/yöneticinin yalanlarını fark edebilirsin! Bu hadise her tarafta üst düzey dikkatle uygulanıyor maalesef. Sosyal hayatın ve yapılanmaların ayırt edilmeden her yanında; sağında, solunda, ortasında, yeşilinde, kırmızısında ve daha neresinde neresinde…
Kurunun Yanında Yaş Bile Yanmıyor!
 
Eskiden "kurunun yanında yaş da yanar" denilirdi. Şimdi kurular ateşi harlıyor, yaşlar zaten yakacak bile değil!
İhale mi istiyorsun? Birilerinin çantacısı ol.
Makam mı istiyorsun? Birkaç tane hazır alkışla ortalığı inlet, sabahları ya da belirlenen vakitlerde yürü veya koş. Hele bir de sosyal medya paylaşımlarını beğen ve alkışlarsan “yakin” olup çıkarsın.
Doğru mu söyleyeceksin? O zaman güle güle, kapı orada! Arkana bile bakma.
 
Dürüstlük artık ‘ayıp’. Doğruluk ise ‘saflık’ kabul edilmeye kadar vardı.
Devletin kurum ve kuruluşlarda işleyişlerde erdemli olmak; zararlı olmakla eşdeğer. Çünkü vicdanı olan, yapılan kepazeliklere susamaz.
Değerler Soyuluyor, Gelecek Kurutuluyor
Adalet, liyakat, merhamet, hakkaniyet...
Hepsi tek tek mezara gömülüyor.
 
Kazma da bizden, kürek de!
Yani bu çürümüşlüğün ortakları sadece icracı makamlar olmayı, alkışlayanlar da sessiz kalanlar da "bana dokunmayan yılancılar " da...
Eğitimde torpil, sağlıkta torpil, hatta din hizmetinde bile torpil!
Minareyi çalanlar için kılıf fabrikası kurulduğunu söyleyebiliriz artık.
Bir bakıyorsun adam camide kendini gösteriyor, ertesi gün bir kurum ve kuruluşun fotoğraf listelerinde yerini alıyor! Ne kadar acayip değil mi? Vallahi anlamakta çok zorlanıyorum.
 
Şimdi Tam Burada Sorulacak Soru Şu: Nereye Kadar?

Gerçekten, nereye kadar?
Bir ülke daha ne kadar usulsüz atamalar, çakma diplomalar, akraba kadrolaşmaları, ideolojik dağıtımlar, kürsülerden siyaset pazarlayanlar, temsil değil tahakküm eden bürokratlar daha ne zamana kadar halkın huzurunu kaçırıp, devletin itibarını alt üst edip insanları suizanların içinde boğup devletine düşman etme çalışmalarını sürdürecekler? Cevabınızı bekliyorum. Bana sorsalar, şu yazdıklarım gibi ve daha fazlasını bile yazarım. Elhamdulilleh.
 
Köprüden önceki son çıkışlardan birinde ve müthiş bir yol ayrımındayız.

Bu ateş hepimizi yakacak.
Çünkü liyakatsizlik sadece birini değil, sistemi çökertir.
Yarın bir deprem olur, başa gelen ne yapacağını bilmez!
Bir kriz çıkar, beceriksizler karşımıza geçip sadece dua ister!
Yollar çöker, insanlar ölür, ama ihale alanlar milyoner olur!

Çözüm mü?
*Kula değil, kurala dayalı bir sistem.
*"Benim adamım" değil, "en iyisi kimse o" anlayışı.
*Şeffaflık, denetim, hesap verebilirlik.
*Vicdanlı birey, bilinçli toplum, dik durabilen insan.
En önemlisi de: Susmayan, alışmayan, alkışlamayan bir halk! Çünkü sessizlik onaydır.
 
Ve bugün susanlar, yarın kendi çürüyen sistemlerinin altında kalacaklardır.
 
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN
Eğitimci Sosyolog
 
 

Test yayın
Reklam

YORUMLAR

  • 4 Yorum
  • S Sarıaslan
    6 saat önce
    Gökmen Bey yine toplumsal bir yaraya parmak bastınız, Allah sonumuzu hayır etsin.
  • Gökmen Can
    6 saat önce
    Allah razı olsun Müdürüm. Zamanımızın en büyük sorunu belki de. Tüm sorunlarının başlangıç yeri olan bu sokak temizlenmedikçe tüm sokaklar kirlenmeye maruz kalacak. Temelinde Önce Ahlak ve Maneviyat olmayan bir sistemde bu sorunların kat be kat fazlası sürekli var olacaktır. Sizin gibi büyüklerimizden aldığımız güçle her daim hakkı ve hakikati zikretmeye devam edeceğiz.
  • Ömer Tanas
    6 saat önce
    Yüreğinize sağlık değerli hocam... Hak ve hukukun yok edildiği ve her şey menfaate dayalı olduğundan dürüstler bu sistem de bir şey elde edemiyor bu nedenle bu bir şey kazanamıyor diye ayıplanıyor ve bu nedenle dürüstler ayıplanıyor ve doğru oluncada kişinin elinden menfaat gidiyor ve menfaatçi kişiler onlara saftirik gözü ile bakıyor
  • Gökmen Can
    6 saat önce
    Kim nasıl bakarsa baksın, nasıl görürse görsün, biz hakkaniyetli olmaya, doğruları zikretmeye devam edeceğiz. Katkılarınız için teşekkür ederim kardeşim