Reklam
Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog

Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog


HERKES HER ŞEYİN FARKINDA!

10 Ağustos 2025 - 12:47

[Önemli Olan Çıkarlarım Diyenlere İthafımızdır]
Az önce sosyal medyada bir serzeniş okudum. Kıymetli ağabeyim, Adana’mızın kanaat büyüklerinden Vedat KAHYALAR’a ait bir yazı. Kısa bir yazı ama hisse almak isteyen için saatler sürecek bir muhasebenin satır başlarıyla dolu. Yazıdan çok etkilendim. Önce o yazıyı sizlere okuttuktan sonra kendim de üzerine birkaç kelam edeceğim.
Suçlu kim?"
İktidarlar mı?
Dış güçler mi?
Biz miyiz?
Kirli siyasetten, din istismarından, gazeteci kılıklı seviyesiz paraya kul olmuş herbokologlardan, güç soytarılarından, STK şaklabanlarından, adaleti yerlere düşürenlerden, liyakati mahvedenlerden, cehaleti kutsallaştıranlardan, fırsatçılardan, çalışmadan para götürenlerden, ormanları, zeytinlikleri yok edip maden çıkarma iştahına, rantına kapılmış kifayetsiz muhterislerden, haramzadelerden o kadar nefret ettim, o kadar tiksindim, o kadar iğrendim ki; bunların olmadığı, seslerini duymadığım, yüzlerini görmediğim, yalanlarını duymadığım bir dünyada yaşamak istiyorum.”
Şimdi de biz diyelim diyeceklerimizi:
Suçlu Kim? (Bir Vicdanın Çığlığı)
İnsanlık tarihi boyunca sorulmuş en eski sorulardan biridir:
• Suçlu kim?
• İktidarlar mı?
• Dış güçler mi?
• Yoksa biz mi?
Toplumsal çürüme sadece iktidarların hatalarından ya da dış güçlerin oyunlarından kaynaklanmaz. Bunu böyle sanmak büyük bir yanılgıdır. Bazen en yakıcı gerçek, aynada gördüğümüz yüzdür. Çünkü kötülüğün yayılması için iyilerin sadece sessiz kalması yeterlidir.
Bugün gördüğümüz manzara;
• Kirli siyasetin kirli menfaatleri,
• Din istismarının kutsal kisvesi,
• Gazeteci maskesi takmış yalan tüccarları,
• Makam ve güç soytarıları,
• STK tabelası altında çıkar devşirenler,
• Adalet terazisini yere düşürenler,
• Liyakati mezara gömenler…
Bunlar yalnızca suçun bir yüzüdür.
Diğer yüzünde ise “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyen milyonlar vardır.
Cehaleti kutsallaştıran, fırsatı ganimet bilen, çalışmadan zenginleşmeyi marifet sayanlar…
Onlar suçun ön saflarında olabilir.
Ama onlara sessiz kalanlar, yan masada oturanlar, aynı düğünde göbek atanlar da suçun ortağıdır.
Oysa toplum, kendi değerlerini korumak için uyanık olmak zorundadır.
Aksi halde; haramzadeler, menfaatperestler ve vicdanını satmışlar hayatın merkezini işgal eder.
Onların sesleri doğruları boğar.
Yalanları hakikatin yerini alır.
Bir ayeti kerimede şöyle buyrulmuştur:
Anlamı: "Bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez." (Er Ra’d/11)
Bu ayet, “Suçlu kim?” sorusunu bitirir.
Biz değişmedikçe, kirli siyasetçiler değişmez.
Biz sesimizi çıkarmadıkça, din istismarcıları kürsüleri terk etmez.
Biz doğruya sahip çıkmadıkça, yalan pazarlayan söz cambazları ekranlardan inmez.
 
Hazreti Ali Radıyallahu Anhu der ki: "Bir toplumun başına gelen en büyük bela, kötülerin cesareti, iyilerin suskunluğudur."
İşte bizim felaketimiz bu:
Kötüler saldırıyor, iyiler susuyor. Ve en acı olanı şu:
Biz bu haramzadelerin isimlerini biliyoruz.
Yüzlerini tanıyoruz.
Yalanlarını ezbere biliyoruz.
Ama hâlâ onlarla aynı sofrada oturuyor, aynı salonda alkış tutuyor, aynı sosyal medyada “kankam” diye yorum yapıyoruz.
Sonra da çıkıp “Suçlu kim?” diye soruyoruz.
Felsefe tarihinde bir söz vardır: "Canavarlarla savaşan kişi, bu süreçte kendisinin de canavara dönüşmemesine dikkat etmelidir."
Ama biz artık canavarla savaşmıyoruz; canavarın düğününde başrollerden birini oynuyoruz.
Ben mi?
Bu sesleri duymak istemiyorum.
Bu yüzleri görmek istemiyorum.
Bu yalanlara kulak vermek istemiyorum.
Evet, kaçmak kolay.
Ama çözüm değil.
Çözüm, bataklığa çizmeleri giyip girmektir.
Çözüm, hakikati savunmak için susmamaktır.
Çözüm, yanlışla mücadele etmektir.
Ve son söz:
• Susmayacağız.
• Boyun eğmeyeceğiz.
• Yanlışa ortak olmayacağız.
Çünkü suçlular kadar, onlara göz yumanlar da suçludur.
Ve tarih, her ikisini de aynı kefeye koyar.

Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN
Eğitimci Sosyolog
 
 

Test yayın
Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum