Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog

Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog


ADALET KELEBEK ETKİSİNDE OLMALIDIR

11 Haziran 2025 - 23:36



Menfaat Üstü Bir Anlayışa Doğru
Öyle bir döneme evrilmişiz ki çoğu kavramın lügat anlamını bir kenara bırakıp kendi düşüncemizde anlamlandırdığımız şekilde kullanıyoruz. Ya da davranışlarımız o kadar gelişi güzel olmuş ki kavramlar adeta kendileri olmaktan çıkmışlardır. Bazen de şov üstüne şov yapma bencilliği ve kandırma hırsı da insanları sadece “söyleyen” bir mahluk olarak yansıtmaktadır. Bugün sizinle, bu yazımızda adalet kavramını ele alacağız.

Adalet denince çoğu zaman insanların aklına mahkemeler, kararlar, cezalar veya eşitlik gelir. Ancak bu kavram, toplumsal ve kişisel yaşamın tüm damarlarında dolaşan bir ilkedir. Ne yazık ki günümüzde adalet, çoğunlukla dar kalıplarla, yüzeysel yaklaşımlarla ya da menfaat merkezli yorumlarla ele alınmaktadır. Bu anlayış ise adaleti bir sonuç olmaktan öteye taşıyamamakta, onu bir süreç, bir etki ve bir sorumluluk zinciri olarak görmemektedir. Oysa gerçek adalet, tıpkı kelebeğin kanat çırpması gibi, küçük ama samimi bir hareketle bile büyük yankılar uyandırabilir. Makalemizde, adaletin nasıl yanlış anlaşıldığı, nasıl doğru anlaşılması gerektiği ve bu anlayışın nasıl bir kelebek etkisi oluşturacağı ele alınacaktır.

“Adaletin” Yanlış Anlaşılması:
Adalet; Eşitlik Değil, Hakkaniyettir.

Adalet, çoğu zaman “herkese aynı şeyi vermek” şeklinde sığ bir eşitlik anlayışıyla karıştırılır. Bu yorum, derinlemesine düşünüldüğünde adaleti değil, zulmü doğurur. Çünkü herkesin ihtiyacı, şartı, yükümlülüğü ve hakkı aynı değildir. Eşit miktarda ilaç vermek bir tedavi yöntemi değildir; her hastaya, hastalığına göre doz belirlenir. Toplumda da durum aynıdır: Adalet, eşit değil, hakkaniyetli davranmaktır.

Eşitlik adına yapılan uygulamalar çoğu zaman güçlüye daha çok alan açarken, zayıfı daha da geride bırakmaktadır. Bu da toplumun vicdan terazisini bozmaktadır. Bu olumsuzluğun ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Adaletin Yanlış Yorumlanması:
Güce Göre Değil, İlkeye Göre Karar Vermek

Bugün birçok kişi için adalet, “bana göre adalet”tir. Bu öznel ve değişken bakış, toplumsal düzlemde güven kaybı, kişisel düzlemde ise ahlaki çöküntüye sebep olur. Adalet, herkes için aynı ilkelerle işletilmedikçe, güçlülerin lehine işleyen bir çarka dönüşür.

Bir karar yalnızca yasalara değil, toplumun ortak vicdanına ve ilkelere dayanmalıdır. Aksi hâlde “hukukî ama adaletsiz” kararlarla dolu bir tarih birikir. Sonra da onlarca yıl sonra seni tarih affetmeyeceği için gözler önüne serileceksin. Dünün zalimlerine nasıl bugün laflar sıralanıyorsa yarın da bugünlerdeki sen ben için sıralanacaktır.

Adaletin Doğru Yorumu:
Kelebek Etkisiyle Bir Toplumu Ayağa Kaldırmak

Gerçek adalet, yalnızca mağdurla fail arasında değil, tüm toplumu etkileyen bir mekanizmadır. Bir okulda bir öğrencinin hakkının gözetilmesi, tüm öğrencilere güven verir. Bir ailede çocuğun adaletle muamele görmesi, o çocuğun gelecekte adil bir kişi olmasına yol açar. Bir yöneticinin liyakatle karar alması, kurum kültürünü inşa eder. Yani adaletin her uygulaması, kelebek etkisi gibi görünmeyen ama derin izler bırakan bir dalga oluşturur.

Küçük bir adil karar, gelecekte büyük bir adil toplumu doğurabilir. Çünkü adalet, zincirleme bir şefkat, güven ve sorumluluk üretir.

Menfaat Üstü Adalet:
Zor Ama Gereklidir

Gerçek adalet, kişisel menfaatlerin ötesinde düşünmeyi gerektirir. Bu da ancak ilke ve vicdanla mümkündür. Hakkı olanı vermek bazen kendi zararımıza gibi görünse de toplumsal bağlamda bu, uzun vadede güven, saygı ve birlik getirir.

Sebep-Sonuç Zincirine Bir Örnek
Sebep: Kayırmacı ve çıkarcı uygulamalar
Sonuç: Güven kaybı, toplumsal çözülme
Çözüm: Menfaat değil, değer temelli adalet ilkelerinin işletilmesi

Yukarıdaki örneği aslında aklı selim düşündüğümüzde örnekleri çoğaltır ve karşımızdaki tablo karşısında da ürküp doğru, adaletli ve hakkaniyetli olmaktan geri adım atmayız.

Vicdan Temelli Adalet:
Hukuktan Öte, Ahlaki Bir Sorumluluktur

Bir toplumda kanunlar ne kadar mükemmel olursa olsun, onları uygulayan vicdan yoksa adalet doğmaz. Bu yüzden adaletin sadece hukukî değil, ahlaki bir temele de oturması gerekir. “Haklıysan güçlü olursun” anlayışı yerine, “Güçlü olsan da haksızsan kaybedersin” anlayışı yerleşmelidir.

Adalet bir “karar” değil, bir “yaklaşım”dır. Bir “sonuç” değil, bir “süreç”tir. Ve en önemlisi, kişisel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Bu yüzden adalet, kelebek etkisinde olmalıdır. Bugün bir sınıfta, bir sokakta, bir evde alınan adil bir tutum; yarın bir nesli inşa edebilir. Kişiden devlete kadar herkesin adaleti menfaat üstü, ilke temelli ve vicdan eksenli bir yaklaşımla ele alması, bu etkiyi başlatacak ilk kanat çırpması olacaktır.

Gökmen Can
Eğitimci – Sosyolog
 

Reklam

YORUMLAR

  • 6 Yorum
  • Seyfullah Sarıaslan
    16 saat önce
    Değişim kişinin kendisinden başlamalı, herkes kapısının önününü süpürürse.. Dediği gibi. Adalet mülkün temelidir. Hz. Ömer. R.A. Hayati bir mevzu
  • Gökmen Can
    16 saat önce
    Katkılarınız çok değerli kıymetli Müdürüm
  • Hayrettin Korkut
    16 saat önce
    Adalet kavramı,vicdan,helal,hak...Bunların olduğu yerde fakirlik,mutsuzluk,savaş olmaz.Huzur olur,mutluluk olur, güven olur.Kalemine sağlık üstad
  • Gökmen Can
    16 saat önce
    Diline sağlık azizim.
  • ömer demir
    17 saat önce
    gerçek adaletin uygulandığı bir dünya olması ne güzel ve hakkaniyetli olurdu. kalemine sağlık CAN dostum
  • Gökmen Can
    16 saat önce
    Varolasın Ahretliğim.