Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog

Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog


DÜNÜN TOZ KONDURULMAYANLARI BUGÜNÜN BALÇIK ÇUKURLARI

04 Mayıs 2025 - 16:11

Tarih boyunca hemen hemen tüm toplumların en büyük yanılgılarından birisi de bazı insanlara hak ettiklerinden daha fazla değer göstermeleridir. Pohpohlanan bu tiplemeler gördükleri değerin altında ezilmeyen, şişen egolara sahip, kibir kulelerine dönüşürler. Onlar ki bir zamanlar halkın / yol arkadaşlarının umudu, adanmışlık timsali olarak görülürken; sonrasında / bugünlerde menfaatin, hırsın ve yüzsüzlüğün simgesi hâline gelirler.

Gönüllülük esasına dayanan sivil toplum kuruluşları aslında toplum vicdanının kalbidir ve maalesef onlar da bu sıkıntılı durumlardan nasiplerini almışlardır(!). Ancak bu vicdani merkeziyetçi yapı, çıkarcı ellerin arasında çamura bulanırsa, toplumun inancı da sarsılır/sarsılmıştır. Bugün bazı sivil toplum kuruluşlarında görüyoruz ki, bir zamanlar “fedakâr” diye alkışlananlar, artık rantla beslenen bir sistemin dişlisine dönüşmüşlerdir.

Aynı zamanda toplumları dönüştüren en önemli unsurlardan biri, yöneticilerinin karakteridir. Tarih boyunca birçok kez, toplumların büyük çıkarlar uğruna liderlerinin egoları ve kibirleriyle şekillendiği, halkların bu liderlerin peşinden sürüklendiği görülmüştür. Ancak, zamanla bu liderlerin maskeleri düşer ve ardında bıraktıkları kalıntılar, toplumu derinden sarsar.

Bir zamanlar "toz kondurulmaz" denilen bu liderlerin, bugün "balçık çukurları" haline gelmeleri, tarihin tekerrürüdür. Kaleme aldığımız düşüncelerimizin ifadesi olan bu makalemiz, toplumları bu tür liderlerin(!) tuzaklarından korumaya ve onların körpe fikirlerini besleyen kibirli ve çıkarcı tavırlarıyla yüzleşmeye davet etmeyi amaçlamaktadır.

Tarihin derinliklerinden günümüze uzanan bir bakış açısıyla, toplumların karşılaştığı bu tür “sözde yönetici ve güya liderlerin” büyük zararlar verdiği açıkça ortadadır. Kişisel çıkarlarını, toplumun/birlikteliklerin refahının önünde tutan bu kişiler, kısa vadeli kazançlarla halkı/müntesiplerini yanıltmış, ancak uzun vadede ciddi toplumsal/kurumsal bozulmalara yol açmıştır.

İbni Haldun'un Nasihatleri
Ünlü tarihçi, düşünür ve Sosyoloji biliminin asıl kurucusu olan İbni Haldun, Mukaddime adlı eserinde, toplumların yükselmesi ve çöküşünü büyük ölçüde yöneticilerin karakterine bağlamaktadır. Ona göre, "Devletler, yöneticilerinin ahlaki değerlerine bağlı olarak yükselir veya alçalır." Bir toplumun liderlerinin adalet ve doğrulukta ne kadar samimi olduğu, o toplumun yol alışlarındaki rotayı belirler. Bir yöneticinin kişisel çıkarları için halkı ya da o yola inanmış kimseleri kullanması, toplumun ahlaki yapısını tahrip eder ve bu da uzun vadede çöküşe yol açar. İbni Haldun, geçmişin hatalarından ders çıkarılmadığı sürece, benzer trajedilerin yaşanacağını ifade etmiştir. Yine maalesef bu trajedileri bizatihi müşahede eden ve bu konuda bıkmadan “dikkat çeken” birisi olarak yine üzerime düşen görevi yapıyor ve “iyiliği nasihat edip, kötülükten de sakındırmaya çalışarak” adeta gözlerin açılması için yırtınıyorum.

Aristo’ya da Kulak Kesilir misiniz?
Antik Yunan filozoflarından Aristo da yöneticilerin halklarına doğru örnek olmaları gerektiğini savunmuştur. Ona göre, bir devletin başarısı, yöneticilerin erdemliliği ile doğrudan ilişkilidir. Aristo, “Bir hükümet, halkına adaletle hizmet ediyorsa, o toplumda huzur ve refah hâkim olur.” demektedir. Yöneticilerin, kendi çıkarları için halkı yanıltmamaları gerektiği konusunda uyarıda bulunmuştur. Yöneticilerin çıkarlarının halkın çıkarlarıyla örtüşmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bugün, toplumları balçık çukurlarına saplatanlar, halkı çıkarları doğrultusunda manipüle eden liderlerdir/yöneticilerdir. Yanlış anlaşılmasın; siyaset yapmıyorum sadece irili ufaklı kuruluşlarda gönüllü-ücretli olarak varlık gösteren kimselerin “kullanılmaması” noktasında ikaz ediyorum.

Eflatun’un Toplum ve Liderlik Anlayışı
Eflatun, ideal bir toplumda yöneticilerin sadece bilge ve erdemli kişiler olması gerektiğini belirtir. Onun ideal devleti, "bilge krallar" tarafından yönetilmelidir. Bu yöneticiler, halkın menfaatlerini her şeyin önünde tutmalı, adaletli olmalı ve kişisel çıkarlarını bir kenara bırakmalıdır. Bugün, tıpkı Eflatun'un uyarıları gibi, balçık çukurlarına saplanan toplumlar, kişisel çıkarlarını halkın yararından üstün tutan ve erdemden uzaklaşan yöneticiler tarafından yönetilmektedir. Eflatun’un öğretileri, geçmişte olduğu gibi, yine toplumları/kuruluşları uyandırmak için bir çağrıdır.

Hazreti Ömer Radıyallahu Anh ne güzel demiştir: “Halkın en kötüsü, yöneticisi olduğu hâlde halkın güvenini boşa çıkarandır.” Ne acıdır ki, “halka hizmet” adı altında yapılan faaliyetler, kişisel çıkarların vitrinine dönüşmektedir. Kibirleriyle insanları ezen, nasihatle değil tahakkümle ve diktayla yöneten, kendini eleştiriden azade gören bu kişiler/sözde yöneticiler; dün halkın gözünde yüceltilmişken, bugün vicdanlarda büyük bir çöküşün sembolü hâline gelmişlerdir. Canlı canlı nicelerini gördük ve hala da türlü türlülerini görmeye devam ediyoruz.

Mevlânâ Hazretleri şöyle der: “Üzülme! Bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı içindir ya da gerçekten de olmaması gerektiği içindir.” Belki de artık bazı maskelerin düşmesi gerekiyordu. Zira sahte olanın ömrü, hakikatin karşısında uzun olamaz. Sabırsızlıkla beklenmektedir.

Bir defa daha hatırlatmayı faydalı görüyorum ve bu satırlarımızın bir öfkenin dışavurumun olmadığını, bir uyarının çağrısı olduğunu söylüyorum. Ey halkımız! Ey halisane niyetle kimilerini kendilerine “kâmil” biri olarak seçen ve kandırılmaktan korunamayan kardeşlerim! Gözünüzü açın! Her konuşanı âlim, her yardım edeni erdemli, her öne çıkanı lider ve yönetici sanmayın.
Sorgulayın, izleyin ve asıl olanı arayın. Çünkü “dünün toz kondurulmayanları”, eğer sınanmadıysa, belki de “bugünün balçık çukurlarıdır”.


Bakın İmam Gazâlî asırlar öncesinden nasıl sesleniyor bize: “Bir işin başına ehil olmayan getirilirse, orada bozulma kaçınılmazdır.”

Aliya Izzetbegoviç’in şu sözü tam da bu meseleyi özetler: “Ahlak, hukukla sınırlanamaz. Bir toplumun ahlaki çöküşü, kanunların varlığıyla engellenemez.”

Çünkü toplumlar ehliyetsizliğe, liyakatsizliğe, menfaatçilere göz yumdukça yalnız yöneticilerini değil; geleceğini de karartır.

Toplumsal Bir Uyanış Gerçekleşmeli
Artık zamanı geldi. Gönüllü yapılar, sadece tabeladan ibaret olmayan; gerçekten ahlaklı, samimi ve hesap verebilir kişilere emanet edilmelidir. Aksi takdirde, çamura batan sadece kişiler değil, o yapılarla birlikte halkın umutları olacaktır.

Dünün toz kondurulmayanları, bugünün balçık çukurlarına dönüşmüştür. Ancak, tarih her zaman ders verir. Geçmişin yöneticileri, kibirli ve çıkarcı bir yaklaşımı benimsedikleri zaman toplumu nasıl zarara uğrattılarsa, bugün de aynı hatalar tekrarlanmaktadır. Ancak bizler, bu hatalardan ders çıkararak, toplumumuzu daha aydınlık bir geleceğe taşıyabiliriz. Yöneticilerin halkla/müntesiplerle olan ilişkisi, sadece onları yöneten bir güç değil, aynı zamanda onların sorumluluklarını yerine getiren bir bilinç olmalıdır.

Toplumlar/sivil inisiyatif kuruluşları, bu tür kibirli ve çıkarcı kimselerin etkisinde kalmadan, doğruyu, adaleti ve erdemi savunmalıdır. Zira, halkın/müntesiplerin huzuru ve refahı, sadece doğru yöneticilerle mümkündür. Bugünün yöneticilerinin, geçmişin tozlu sayfalarındaki dersleri okumaları ve bu hataları tekrarlamamaları büyük önem taşır. Aksi takdirde, balçık çukurları, daha derinlere batmış bir toplumun felaketi olacaktır.

Bizden söylemesi!
Demedi demeyin!
Sonra da ah-u vah etmeyin!


Köprüden önceki son çıkışı iyi değerlendirin, kaçırmayın.

Kalın sağlıcakla
Gökmen CAN

Eğitimci Sosyolog

 

Reklam

YORUMLAR

  • 1 Yorum