"Kıyametin Eşiğinde Bir Kavim: Kurunun Yanında Yaş da Yanar mı?"
Editörden Notlar
Taşköprü Gazetesi
Selâm olsun barışa hizmet eden kalemlere…
Ve söze besmeleyle başlayan yüreklere...
Ortadoğu’nun yangını artık yalnızca bir coğrafyanın kaderi değildir. Her bomba sesi, her gözyaşı, her çığlık, insanlığın üzerine serpilen karanlık bir örtüdür. Bu yazı bir uyarı değil, bir vicdan çağrısıdır. Yahudi halkına, İsrail Devleti’ne ve onlara destek olan küresel güçlere sesleniyoruz: Yol yakınken bu zulme son verin.
Kurunun Yanında Yaş da Yanar mı?
Bizim topraklarımızda bir söz vardır: “Kurunun yanında yaş da yanar.” Masumlar çoğu zaman zalimlerin gölgesinde kavrulur. İşte bugün Gazze’de, Batı Şeria’da ve başka birçok coğrafyada; yaşlar yanıyor. Çocuklar yanıyor. Kadınlar, yaşlılar, masumlar…
Ve bu ateşi yakanlar, bir milleti topyekûn bir nefrete maruz bırakma tehlikesini büyütüyor.
Tarihte nice milletler zulümle anıldı. Firavunlar, Nemrutlar, diktatörler… Ancak hiçbiri kutsal kitaplarda bu kadar net bir şekilde “azapla” anılmadı. Yahudiler, Kur’an-ı Kerim'de “ağacın arkasına bile saklansa ihbar edilecek” kadar ibret verici bir akıbetle hatırlatılır:
> “Ey Müslüman! Şurada bir Yahudi var, gel onu öldür!” diyecektir ağaçlar ve taşlar...
(Müslim, Fiten 82; Tirmizî, Fiten 59)
Bu bir nefret söylemi değildir. Bu bir kader uyarısıdır. Allah’ın ilahi adaleti, tarih boyunca mazlumun yanındadır.
Bugün Yahudi halkı, eğer bu katliamları durdurmaz, bu gidişata ‘dur’ demezse, kendi geleceklerini ateşe atmış olacaklardır.
Talmud’daki Savaş Ahlakı: Nerede Kaldı?
Talmud’un bazı bölümleri, savaşın bile bir ahlâkı olduğunu öğretir. Örneğin:
> “Bir düşmana saldırmadan önce üç kez barış önerisi yapılmalıdır.”
(Talmud Bavli, Sanhedrin 20b)
[Kaynak bağlantısı – Sefaria.org: https://www.sefaria.org/Sanhedrin.20b]
Peki bugün ne oluyor? Bombalar, sivillerin üzerine yağıyor.
Barış değil, kin üretiliyor. Üstelik sözde Tanrı adına!
Bu savaş yalnızca bir devletin savaşı değil.
Bu, bir milletin tüm insanlığa karşı verdiği imtihandır.
Ve kaybedilen şey yalnızca vicdan değil, gelecektir.
Kutsal Kitaplar Barış İçin İndi
İncil de, Zebur da, Kur’an da… Hepsi “barış” için indi.
Ve hiçbiri masumlara kıymayı helal kılmaz.
Hz. Musa’nın “On Emir”i ne diyordu?
> “Öldürmeyeceksin!”
(Tesniye 5:17)
Oysa bugün İsrail’in politikası, bu ilkeyi tersyüz eden bir katliam düzenine dönüşmüş durumda.
Kıyamete Kalan Kin
Bu kin, kıyamete kadar sürecek bir nefretin tohumu olabilir. Eğer Yahudi milleti bu vahşete ses çıkarmazsa, küresel vicdanın terazisinde kendi ağırlığıyla ezilecekler. Çünkü hiçbir millet, ebedi mağdur ya da ebedi mazlum olamaz. Zulmün tarafı olan, zulmün cezasını da bir gün mutlaka çeker.
Zira söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı...
Ancak bugünkü sözlerin çoğu zehirli.
Ve barışı değil, savaşı besliyor.
Ey İsrail halkı…
Ey Yahudi âlimleri, hahamları, kanaat önderleri…
Bu gidişatı durdurmazsanız;
Kıyamete kadar dünyanın en nefret edilen milleti olmanız, ne yazık ki mukadder olabilir.
Ve o zaman kader ağacın arkasından konuşur:
"Ey Müslüman, şurada bir Yahudi var..."
Bu karanlık sona bir tek şey dur diyebilir:
İçinizden yükselecek bir vicdan feryadı.
Henüz geç değil. Ama saat ilerliyor.
Dünya bu kez sessiz kalmayacak.
Barış adına konuşan diller çoğalıyor.
Ve siz de kendi selametinizi kurtarmak istiyorsanız, önce masumların çığlığını susturun.
Bombalarla değil, barışla…
Editör
Editör
YORUMLAR