Reklam
Dr. Muhammed Kemal KAHYALAR

Dr. Muhammed Kemal KAHYALAR

Sağlık Olsun

Kas Hastalıkları ve Kalbin Sessiz Dramı

20 Eylül 2025 - 22:33

Kas Hastalıkları ve Kalbin Sessiz Dramı

Toplumda pek çok kişi kas hastalıklarını yalnızca yürüme zorluğu, güçsüzlük ya da tekerlekli sandalye kullanımıyla özdeşleştirir. Oysa bu hastalıkların görünmeyen ama hayati bir boyutu vardır: kalp. Çünkü kalp de bir kastır. İskelet kaslarını vuran genetik ya da metabolik bozukluklar, aynı anda kalp kasını da etkiler. İşte bu yüzden kas hastalıkları yalnızca nörolojik bir mesele değil; kardiyolojinin de kritik alanlarından biridir.
 
Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’nin (KASDER) internet sitesinde yer alan “hastalık türleri” bölümünde, Duchenne ve Becker kas distrofileri, myotonik distrofi, metabolik miyopatiler, konjenital kas hastalıkları, ALS ve myastenia gravis gibi pek çok tanı yer alıyor. Hepsinin ortak noktası, kas gücünde ilerleyici kayıp. Ama pek çoğunda, bu kayıp yalnızca iskelet kaslarıyla sınırlı değil.
 
Duchenne ve Becker distrofileri:
Çocukluk çağında başlayan bu hastalıklar, ergenlikte veya genç erişkinlikte kalp kasında ciddi hasara yol açabiliyor. Kalbin pompa gücü azalıyor, dilate kardiyomiyopati gelişebiliyor.

 
Myotonik distrofi:
Kaslarda sertleşme ve gevşeme güçlüğünün yanı sıra kalp ritim bozukluklarıyla ölümcül tablolar ortaya çıkabiliyor.

Emery-Dreifuss distrofi:
Özellikle kalbin elektrik iletim sistemini etkiliyor; ani kalp durmaları görülebiliyor.

 
Metabolik miyopatiler:
Kas hücreleri enerji üretemediğinde kalp de aynı kaderi paylaşıyor.
 
Görünen o ki, kas hastalıkları yalnızca kol ve bacakları değil, yaşamın motoru olan kalbi de vuruyor.
 
Ne yazık ki bu durum çoğu zaman hastalığın gölgesinde kalıyor. Kas hastalığı tanısı konan çocuk veya yetişkin, hareket kayıplarıyla uğraşırken, kalp sorunları ikinci plana atılıyor. Oysa kalp kasındaki bozulmalar, çoğu kez ilk belirtiler ortaya çıkmadan yıllar önce başlıyor. Yani kalp, sessiz sessiz yıpranıyor.
 
Düzenli kalp kontrolleri yapılmadığında, hasta yorgunluk, nefes darlığı veya çarpıntıyla doktora gittiğinde iş işten geçmiş olabiliyor. Tanıda gecikme, tedavinin etkinliğini azaltıyor. Oysa ekokardiyografi, EKG ve MR gibi yöntemlerle bu süreç erken fark edilebiliyor.
 
Kas hastalıkları yalnızca tıbbi değil, aynı zamanda sosyal bir mesele olarak duruyor. Çünkü bu hastalıkların çoğu genetik geçişlidir. Aileler, çocuklarına tanı konduğunda, kalp hastalıkları açısından da bilinçlendirilmelidir. Ailede başka bireylerde risk olup olmadığı araştırılmalı, genetik danışmanlık verilmelidir.
 
Kas hastalıkları için farkındalık düşük. Kamuoyunda ALS, tekerlekli sandalye ya da nadiren DMD bilinir. Ama bu hastalıkların kalp krizi, ani ölüm, kalp yetmezliği gibi sonuçlara yol açtığı pek bilinmez. Oysa sosyal destek, sağlık politikalarının yönlendirilmesi, hastaların eğitim ve iş hayatına katılımı kadar, kalp sağlığı için uygun sağlık altyapısına erişim de hayati önem taşır.
 
Multidisipliner yaklaşım ile kas hastalıkları nöroloji ve genetik kadar, kardiyoloji uzmanlarının da sahasına girer.Tanı konar konmaz kalp kontrolü yapılmalı; çocuklarda bile kalp fonksiyonları izlenmelidir. Her yıl düzenli kontrollerle kalp kasındaki değişiklikler erken yakalanabilir. Kalp yetmezliği için ilaçlar, aritmiler için ICD veya pacemaker uygulanabilir. Derneklerin, medyanın, gazetelerin görevi, bu hastalıkları görünür kılmaktır.
 
Kas hastalıkları, yalnızca kas gücünü değil, yaşamın ritmini de tehdit ediyor. Her kalp atışının bir kas hareketi olduğunu düşündüğümüzde, bu hastalıkların hareketten çok daha fazlası olduğunu fark etmeliyiz. Gazete sütunları, yalnızca gündelik siyasetin değil, toplumun sessiz çığlıklarının da yeri olmalı. Kas hastalıkları ve kalp sağlığı arasındaki bağ, işte böyle bir çığlık. Onu duymak duyurmak ve çözüm aramak, hem basının hem hekimlerin hem de toplumun görevi.

Reklam

YORUMLAR

  • 1 Yorum