Reklam
Adnan KALKAN | Yazar | Aile Danışmanı

Adnan KALKAN | Yazar | Aile Danışmanı

[email protected]

 Yapay zekâ hoca mı, asistan mı, şeytan mı?

28 Temmuz 2025 - 16:35

 Yapay zekâ hoca mı, asistan mı, şeytan mı? Çağı yakalayamayan çağın gerisinde kalır. Biz çağın neresindeyiz?

 
Çağa Ayak Uyduramayanlar Yok Olmaya Mahkûmdur
Tarih boyunca çağını okuyamayan, zamanın ruhunu kavrayamayan milletler ya başkalarının boyunduruğu altına girmiş ya da kendi benliğini yitirerek savrulmuştur. Sanayi devrimini kaçıranlar nasıl yüzyıllık geri kalmışlığa mahkûm olduysa, dijital devrimi anlayamayanlar da bugün aynı tehditle karşı karşıyadır. Şimdi ise karşımızda yeni bir kırılma noktası duruyor: Yapay zekâ devrimi.
 
Görmezden gelmek, şeytanlaştırmak ya da abartarak kutsallaştırmak... Hiçbiri bizi kurtarmaz. Asıl mesele, bu çağın dilini çözmek, yapay zekâyı tanımak ve onu inancımız, ahlakımız ve insanlık anlayışımızla yoğurarak faydaya dönüştürmektir. Osmanlı devleti İstanbul'un fethinde teknolojiden faydalandı. Çağın teknolojisini en üst düzeyde kullanan devletler ileri medeniyet kurmuşlardır.
 
Yapay Zekânın İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi
Yapay zekâ (YZ), sadece teknolojik bir araç değil, insan yaşamının her alanına sirayet eden yeni bir “akıl” sayılır.. Sağlıktan eğitime, üretimden iletişime kadar her sahada etkisini gösteriyor. Artık doktorların teşhislerini hızlandırıyor, öğretmenlere bireysel öğrenme desteği sunuyor, üretim bandında hata payını sıfıra indiriyor. Yani insanlığın hizmetinde yetişkin bir asistan gibi çalışıyor.
 
Ama dikkat: Asistan dediysek onun efendisi olmaya devam etmek kaydıyla… Yoksa bu güçlü araç, rehberlik ettiği yerden rotayı ele geçiren bir güce dönüşebilir.
 
Yapay Zekânın Teknolojinin Gelişimindeki Katkısı
İnsanoğlunun teknolojik serüveni ilmek ilmek ilerlerken, YZ bu yolculuğun hem hızını artıran hem de yönünü değiştiren bir unsur oldu. Önce makineleri öğrenmeye, sonra düşünmeye, ardından karar vermeye programladı. Şimdi ise öğrenen, geliştiren, hatta konuşan bir teknolojiyle karşı karşıyayız.
 
YZ sayesinde büyük veri analizleri birkaç dakikada yapılabiliyor, hava tahminleri daha isabetli, lojistik planlamalar daha verimli oluyor. Ancak mesele sadece kolaylık sağlamak değil, bu kolaylıkların kime hizmet ettiğidir. Mazlum milletlerin değil, yalnızca küresel sermayenin işine yarayan bir teknoloji, gelişim değil tahakküm üretir.
 
Yapay Zekânın Faydaları
  • Doğru ellerde ve doğru niyetlerle kullanıldığında yapay zekâ bir nimettir.
  • Eğitimde kişiselleştirilmiş öğrenmeyi mümkün kılar.
  • Tıpta erken teşhis oranını artırır.
  • Tarımda verimi çoğaltır, kaynak israfını azaltır.
  • Sanayide maliyeti düşürür, kaliteyi artırır.
  • Bürokrasi ve devlet yönetiminde hızlı karar alma süreçlerini kolaylaştırır.
 
Ancak unutmamalı ki fayda, kullanıcının niyetine bağlıdır. Bıçakla ekmek de kesilir, can da alınır.
 
Yapay Zekânın Olası Tehlikeleri
Yapay zekâyı denetimsiz bırakmak; ateşi çocuklara teslim etmek gibidir.
 
  •     Veri güvenliği, mahremiyet ihlalleri,
  •     İşsizliğin artması,
  •     İnsan ilişkilerinin zayıflaması,
  •     Dijital diktatörlüğün gelişmesi,
  •     Ahlakın yapay ahlaka dönüşmesi,
  •     İnançsız, duygusuz ve mekanik bir hayatın yaygınlaşması…
 
Eğer kontrol insanın elinden çıkarsa, YZ kendi kendine karar veren bir efendiye dönüşebilir. İşte o zaman artık “asistan” değil, dijital bir firavun olur.
 
Yapay Zekâ Hoca Değil Asistan Olmalı
Yapay zekâya öğreten biziz. O, bizim yerimize karar veren değil, kararlarımızı destekleyen bir yardımcı olmalı. Karar verici konumuna getirilen bir yapay zekâ, zamanla insanı değersizleştirir, düşünmeyi tembelleştirir, iradeyi zayıflatır.
 
Bir medeniyetin devamı için insan aklı ve kalbi her daim merkezde olmalı. Öğreten hoca insan, öğrenen asistan ise teknolojidir. Aksi takdirde, kendi ellerimizle ürettiğimiz YZ, bize hocalık etmeye kalkarsa neslimizi formatlamaya başlayabilir. Zarar verebilir.
 
Yapay Zekâ: Nimet mi, Şeytan mı?
Bu sorunun cevabı, kullanıcının niyetindedir. Su nasıl temizliği de sağlar, boğulmayı da mümkün kılar; YZ de aynen öyledir.
Eğer adaleti, merhameti, hakkaniyeti esas alırsak, o zaman YZ bizim için nimete dönüşür.
Ama hırsı, egoyu, sömürüyü merkeze koyarsak; şeytani bir araca dönüşmesi an meselesidir.
Yani şeytan değildir, ama şeytanileştirmeye müsaittir.
 
Yapay Zekâdan Kaçmak Değil, Onu Araç Olarak Kullanmak Gerekir
Kimi çevreler “bu teknoloji bizim işimizi elimizden alır” korkusuyla YZ’ye karşı bir cephe açıyor. Ancak kaçmak çözüm değil. Asıl yapılması gereken; onun dilini öğrenmek, nasıl çalıştığını anlamak, kendi medeniyet değerlerimize göre onu yeniden şekillendirmektir. Her yeni teknolojiye karşı çıkmak, yeni dünyanın dışında kalmak demektir.Bu da çöküşe sebep olabilir.
 
Kendi İnanç ve Değerlerimizi Merkeze Alarak Yapay Zekâyı Kullanmalıyız
Unutmayalım, her teknoloji bir niyetin eseridir. Bizim vazifemiz, teknolojiye yön veren değerleri bizatihi İslâmî ve insanî temeller üzerine bina etmektir. Bir medeniyetin ihya ve inşâsında yapay zekayı araç yapmaktır. Böylece;
YZ, hakikati görmeye yardımcı olsun.
YZ, mazlumu değil zalimi ifşa etsin.
YZ, insanı değil parayı merkeze almış sistemlere değil, adalet temelli bir medeniyete hizmet etsin.
Bu da ancak imanla yoğrulmuş akıl ile mümkündür.
 
Yapay zekâ teknolojik bir hocamız değil; hizmetimize verilmiş bir asistanımız olmalıdır. Onu ya modern çağın “altın anahtarı” yaparız ya da dijital bir “şeytana” dönüştürürüz. Tercih bizim… Ama şunu bilelim ki bu çağın dışına düşen, tarihin kıyısına itilir. Çağı okuyamayan, çağın cahili olarak çağı kaybeder.
 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum