Evlenmek pahalı, zina ucuz. Gençler neyi tercih eder? Evliliğin önü açılması ve zinanın önünün kapanması için sade ve gösterişsiz evlilik şart oldu.
Toplum olarak büyük bir çıkmazın içindeyiz. Öyle bir yanlışın pençesindeyiz ki, artık görmezden gelerek aşılacak boyutu çoktan geçti.
Günümüzde bir insan, haram bir ilişki kurmak istediğinde önüne ne yüksek duvarlar çıkıyor ne de büyük bedeller. Cüzdanında bir miktar para olan biri, çok kolay bir şekilde beden satın alabiliyor, zina yapabiliyor. Ne yazık ki haram olan zina kolay, hızlı ve ulaşılabilir hale gelirken; helal olan, evlilik gibi kutsal bir bağ, devasa ekonomik engellerle kuşatılmış durumda.
Evlenmek isteyen bir gencin önünde milyonluk eşya fiyatları, ciddi düğün beklentileri, baştan aşağı listeye dökülmüş çeyiz talepleri yer alıyor. Ev kurmak değil, sanki saray inşa etmek zorunluluğu varmış gibi bir hava oluşturuluyor. El alem ne der? Onlar yaptı biz de yapalım. Bir kere evlenilecek! Evlenmek imkânsız hale geliyor… Gençler asgari ücretle nasıl evlenecek? Önünde dev gibi ekonomik duvar. Hele bir de boşanma ihtimali… Her şey boşa gider, boşanmış borçlu olur…
Evliliği zorlaştırıp ardından, büyük bir hayretle soruluyor:
“Gençler neden evlenmiyor?”
“Neden resmi-dini nikâh yerine beraber zina yaşamı tercih ediliyor?”
“Neden boşanmalar bu kadar arttı?”
Bu soruların cevabı ortada.
Çünkü artık harama ulaşmak kolay, helale kavuşmaksa zahmetli.
Çünkü biz, evliliği kutsal bir bağ olmaktan çıkarıp lüks tüketim malzemesi haline getirdik.
Çünkü sistem, gösterişi teşvik ederken sadeliği değersizleştirdi.
Bu tablo, yalnızca gençleri değil, toplumun temelini sarsıyor.
Aileler, çevrenin ne diyeceğini fazla önemseyerek, evlatlarının yuva kurmalarını erteliyor. Basit ve samimi bir nikâh yerine, borçlanarak yapılan görkemli düğünler tercih edildiği için evlilik kurumu yerini zina gösterişine bırakıyor. Huzurlu bir evlilik için ne gerekiyordu sorusu unutuluyor; yerini “kaç bilezik taktılar?” gibi yüzeysel sorular alıyor. Düğün nerde yapılacak? Ev alınacak…
Sonuçta ise gençler daha yola çıkmadan umutlarıyla yorgun düşüyor. Umutlarını kaybedip, fıtratlarına ters düşen yolların ortasında yapayalnız bırakılıyorlar.
Ve bu sırada, ahlaksızlık "özgürlük" olarak pazarlanıyor. Zina normalleştiriliyor, iffetin adı “gericilik”e çıkarılıyor.
Oysa biz, bu gidişata sessiz kalamayız.
Biz, helal bir hayat kurmak isteyenleri desteklemeliyiz.
Biz, yıkılan nikah değerini canlandırmaya çalışmalıyız.
Biz, iffetli bir geleceğin hayalini kuranlardan olmalıyız.
Biz evliliği kolay, nikahı zor kabul edip gençleri yönlendirmeliyiz.
Zinanın önünü kapatmalı, nikahı desteklemeli ve teşvik etmeliyiz.
Bu yüzden çağrımız açık ve nettir:
Evlilik kolaylaştırılmalı!
Sade yaşam teşvik edilmeli, gösteriş küçümsenmeli!
Helale ulaşmak en kolay ve en teşvik edilen yol haline gelmelidir!
Çünkü bir milletin çöküşü, önce ahlaki çöküşle başlar.
Toplumda nikâh küçümsenir, zina yüceltilirse; orada sadece ahlak değil, insanlık da kaybedilir.
Şunu unutmayalım:
Evlilik bir ayrıcalık değil, insani bir ihtiyaçtır.
Ahlak bir yük değil, onurumuzdur.
Aile bir engel değil, milletin temelidir.
Bu temeli bizler koruyacağız.
Doğruyu savunarak, helale sahip çıkarak, fıtratı yaşatarak.
Çünkü yeni bir toplum, sağlam bir aileyle başlar.
Devlete, millete, STKlara ve özellikle ailelere çağrımız; nikahın önündeki engelleri kaldırın ki zinanın önü kapansın. Yoksa hepiniz mesul olursunuz.
Adnan Kalkan
Aile Danışmanı – Yazar
YORUMLAR