Dejenere Olmuş Anadolu Müslümanlığı: Bir Sosyolojik Tahlil
Anadolu’da yüzyıllar boyunca şekillenmiş olan Müslümanlık, aslında bir “hars” (kültür) geleneğiyle iç içe geçmişti. Ahilik teşkilatından köy odalarına, tekke musikisinden halk edebiyatına kadar uzanan çizgi; ahlakı, helal-haram bilincini, merhameti ve şefkati hayatın merkezine almıştı. Ancak bu çizgi, özellikle 1950’lerden itibaren hızlanan köyden kente göçle birlikte büyük bir kırılma yaşadı.
Köyden Kente Göç ve Kimlik Krizi
Göçle birlikte köylü, toprağından; kentli, geleneğinden koptu. Köydeki “imece”, kentte yerini bireysel çıkarcılığa bıraktı. Kentin köklü geleneklerine uyum sağlayamayan bu kitle, ne köylü kaldı ne de kentli olabildi. Sosyoloji literatüründe “lumpen proletarya” denilen bu ara sınıf, bütün değer ölçülerinden kopmuş, bir tür kimliksizlik girdabında savrulmaya başladı.
Arabesk Kültürün Yükselişi
Bu toplumsal çözülmenin ilk görünür tezahürü arabesk müzik oldu.
Anadolu’nun güçlü türkü geleneği, halk şiirinin inceliği, divan ve tekke edebiyatının derin lirizmi bir kenara itildi. Yerine, elektro bağlamaların çığlık gibi sesleri, içi boş bir hüzün taklidi ve “Ben de isterem!” çığlığı geçti. Arabesk, bireysel isyanı dile getirirken aynı zamanda estetik yozlaşmanın da sembolü oldu.
Çarpık Kentleşme ve Çirkin Mekânlar
Gecekondularla dolan şehirler, Anadolu Müslümanlığının temsil ettiği estetik ve ahlak ölçülerinden uzak bir hayatın mekânlarını kurdu. Sıvasız, üzerinde demir filizleri bırakılmış yapılar; çamur içinde, lağım kokan sokaklar; bir yandan maddi sefaletin, bir yandan ruhsal boşluğun göstergesiydi. Bu çevrelerde büyüyen yeni kuşak, Anadolu’nun insana ve doğaya saygılı kültüründen uzaklaştı.
Ahlaki Çözülme ve Şiddet
Helal kazanç anlayışının yerini talan ve kolay para kazanma hırsı aldı. Dürüstlüğün yerine kurnazlık, kanaatin yerine ihtiras geçti. Özellikle kadına yönelik şiddetin artışı, bu kültürel dejenerasyonun en somut göstergelerinden biri oldu. Anadolu Müslümanlığında kadın, toplumun bereket ve merhamet kaynağı olarak görülürken; dejenerasyonun ürettiği kitlenin gözünde çoğu kez bir “tahakküm nesnesi” haline geldi.
“Muhafazakârlık” Adına Bir Yanılsama
Tüm bunlara rağmen bu kitle kendini “muhafazakâr” olarak tanımladı. Oysa muhafazakârlık, özü gereği geleneği ve değerleri korumaktır. Burada ise gelenek terk edilmiş, değerler bozulmuş, ahlakın yerini çıkarcılık almıştır. Dolayısıyla bu olguya “muhafazakârlık” demek, ancak kavramların içini boşaltmak olur.
Artık kentte yaşanan islam ile kırsalda yaşanan arasında büyük farklılıklar olabilmektedir.Hatta kentteki gelir grupları arasında, siyaset, bürokrasi ve iş dünyasındaki zenginlik farklılıklarına göre, helâl/haram kazançlara göre, Gazze'de yasanan soykırıma verilen tepkide bile yaşanan farklı inanç türlerine rastlanmaktadır.
Gelir adaletsizliği inancın en büyük düşmanıdır.
Enflasyon toplumu bozar, uzun süreli enflasyon dejenere eder.
GELİR SEVİYESİ ARAŞTIRMASI
26 milyon haneyi inceleyen TÜİK, ilk defa Türkiye’deki gelir dağılımının röntgenini çekti.
5 farklı sosyoekonomik gruba ayrılan toplumun ;
- EN ZENGİNLER: toplumun yüzde 1.1’ini ,
- ZENGİNLER: Üst seviye denilen % 11 lik kesimi
- ORTA SINIF: Toplumun yüzde 36.1’ini
- YOKSULLAR: yüzde 35.1’ini alt sınıf.
- ÇOK YOKSULLAR: Bu kesim toplumun en alt katmanında olarak, % 16.7’lik bir kitle.
Zenginlerin yüzde 28.6’sı İstanbul’da, yüzde 11.5’i Ankara’da, yüzde 6.7’si İzmir’de ikamet ediyor. Bu illeri Bursa ve Antalya izliyor.
Bu vahşi paylaşımın yaşandığı ülkede toplum birbirini sevebilir mi? Böyle bir ortamda gelir adaletinden söz edilebilir mi?
Makam aracı kullanımında dünya birincisi olan ülkemizde islam hassasiyeti ve islam dinini yaşamada kaçıncı sırada olabiliriz?
Faizin haram olduğu bir dinde nüfusun neredeyse yarıdan çoğu kredi kartı marifetiyle yaşıyorsa burada sağlıklı bir inanıştan söz edilebilir mi?
Kumarın haram olduğu bir dinin yaşandığı ülkede milyonlar geleceği için sanal, açık kumara, bahis sitelerine umut başlamışsa ve bu yol açıksa yaşanan hangi dindir?
Aynı şekilde fuhuş, uyuşturucu, cinsel sapkınlıklar yaygınlaşmışsa
yaşanan din mi yanlış yaşayanlar mı çoktan terketmiş bu dini?
Gazze'de vahşi soykırım yaşanırken İsrail'e gösterilen tepki, İsrail'i açıkça destekleyen markaları boykot etmeyenlerin motivasyonu ne ifade ediyor?
Bir Kültürün Çöküşü
Bugün “dejenere olmuş Anadolu Müslümanlığı” diye tanımlanabilecek bu süreç, aslında bir kültürel kopuştur. Anadolu’nun ahlaki, estetik ve dini damarından beslenmeyen, köksüz bir taklit ve yozlaşma hareketidir. Bu kitleyi tamamen yok saymak elbette yanlış olur; içlerinde samimi inanç sahipleri de vardır. Ancak genel karakteristiği, ne İslam’ın ahlakıyla, ne Anadolu’nun geleneğiyle, ne de insanlığın merhamet ve adalet ölçüleriyle bağdaşmaktadır.
Keşke yeniden iman edilse...
Kuran diyor ya "Ey iman edenler, iman ediniz..!
YORUMLAR