Modern Cahiliye ve Müslüman Zihnin Kayıp Bütünlüğü
İncelemeye konu olan makâle:
Teori – Pratik Ve İman – Amel… Modern Yaşamın Kurgusu
Taşköprü Gazetesi 28 Ekim 2025
Teori – Pratik Ve İman – Amel… Modern Yaşamın Kurgusu
Taşköprü Gazetesi 28 Ekim 2025
Tez ve Temel Argümanları
Abdulaziz Tantik, “Teori–Pratik ve İman–Amel” başlıklı yazısında, modern dünyanın insanı parçalayarak yöneten zihniyetine karşı bütünlük fikrini yeniden hatırlatma çabasındadır. Yazının omurgasını oluşturan ana tez, “hiçbir pratik teoriden, hiçbir amel imandan bağımsız değildir” ifadesinde kristalize olur. Bu düşünce, modernliğin dayattığı bilgi–eylem, inanç–davranış ayrışmasına bir reddiyedir. Tantik, hem düşünsel hem de ahlaki düzlemde, müminin varoluşunun ancak bu bütünlük zemininde anlam kazanabileceğini savunur.
Yazar, teoriyi yalnızca soyut bir düşünce biçimi olarak değil, hayatta karşılığı bulunan bir kavramsal şema olarak tanımlar. Bu tanım, teorinin toplumsal ve ahlaki alanlarda inşa edici bir fonksiyona sahip olduğunu vurgular. Modern zihin ise teoriyi “uygulamada karşılığı olmayan soyut bir alan” gibi göstererek değersizleştirir. Tantik’e göre bu, sadece düşünsel bir sapma değil; iman–amel ilişkisini zayıflatan ontolojik bir kırılmadır. Zira iman da teori gibidir; soyut bir tasdik değil, hayatta eyleme dönüşmesi gereken bir hakikattir.
Metnin ikinci katmanında, yazar modern dünyayı “yeni bir cahiliye” olarak tasvir eder. Bu kavramsallaştırma, Arap cahiliyesi ile modern çağ arasında ahlaki ve düşünsel bir süreklilik kurar. Her iki dönemde de ortak olan şey, vahyin hükmünü dışlayan insan merkezli bir hüküm düzenidir. Ancak modern çağ, bu şirk düzenini putlar üzerinden değil, akıl, bilim, özgürlük ve birey gibi “yeni kutsallar” üzerinden inşa etmektedir. Tantik’in nazarında modernliğin “aydınlanma” iddiası, aslında yeni bir karanlık üretimidir.
Yazar, modern propagandanın en büyük başarısının, Müslüman zihnin kavramsal alanını işgal etmek olduğunu söyler. Kavramların içeriği boşaltılmış, anlamı tersyüz edilmiştir. “İlerleme”, “özgürlük”, “birey” gibi kavramlar yeni bir dinin dogmalarına dönüşmüş; Müslüman birey bu kavramları sorgulamadan kabul hanesine kaydederek, farkında olmadan modernliğin teolojik yapısına hizmet eder hâle gelmiştir. Tantik, bu durumu çarpıcı bir ifade kullanarak, “kavramların gasbı” olarak nitelendirir.
Son kertede Tantik’in makalesi, kitlelere hem fikrî hem de ahlaki bir çağrıdır:
Mümin, iman–amel bütünlüğünü yeniden kazanmadıkça, kendi hayat alanlarında modern iktidarın nüfuz ettiği her alanı geri püskürtemez. Burada “iktidar” salt siyasal bir güç değil, kişi üzerinde egemenlik kuran her türlü düşünsel, kültürel ve duygusal otoritedir. Yani Tantik’in önerdiği direniş, hem entelektüel hem de manevi bir direniştir.
Bu nedenle metin, sadece teorik bir çözümleme değil; düşünceyle eylemin, imanla ahlakın yeniden birleşmesi çağrısıdır.
Teşekkürler kıymetli ağabeyim




YORUMLAR