
Adana’da toplu taşımayı kullanmak birçok zaman macera sporuna dönüşüyor.
Macera dedim ama yaptığınız için size zevk veren, kendinizi harika hissettirenlerden değil.
Kalp çarpıntısı, mide bulantısı, gerilmiş sinirler ve ara sıra ağzınızdan çıkabilecek sinkaflı sözlerle solu bir spor…
Her gün bir milyonu aşkın insan toplu taşıma denen o 'toplu' eziyette mahkûm ediliyor.
Sanki Adana’daki tüm geçimsiz, iletişim becerisinden yoksun, nezaket sözcüğünden bihaber insanlar bir araya toplanmış, hiçbir eğitim verilmeden direksiyon başına oturtulmuş.
Her gün, 'ulaşmak' için değil de sanki 'savaşmak' için biniyoruz o metal kutulara.
***
Durakta bekliyorsunuz. İşe, hastaneye yetişme telaşındasınız. Otobüs duruyor, kapı açılıyor, insanlar biniyor. Sonra birden kalkış. Hop! Mideniz ağzınızda…
Ardından durağa yaklaşana kadar basıyorlar gaza durağın tam yanında ani bir fren.
Hop! Adeta herkes birbirinin kucağında…
Şoföre sakın dikkatli olmasını söylemeyin yoksa yersiniz azarı.
Nezaket mi?
Güldürmeyin adamı…
Hangi nezaket?
Trafik kurallarına uymak mı?
Çok hayalperestsiniz.
Şehit annesine bile saygısızlık edip otobüsten atan, gazeteciye olmadık hakaretler edip bağırıp çağıran, yol kesen, kavga eden, araçtan çıkardığı pompalı ile ölüm saçan şoför hikâyeleriyle dolu şehirdeyiz.
Ve maalesef bu hikâyeleri hemen hemen her gün yaşamaya devam ediyoruz.
***
İtiraz etmeyin, bilirim. “Tüm şoförler böyle değil” diyorsunuz.
Doğru. İşini iyi yapan şoförler de var.
Otobüse bindiğinizde size, "Hoş geldiniz", "Günaydın" diyen. Bir şey sorduğunuzda terslemeden ve kibarca cevap veren, yardımcı olmak isteyen…
Bu yazı onlar için değil zaten.
***
Adana’da her gün yaşadığımız bir gerçeği yazıyorum; rakamlar, şahitler, feryatlar var. Bu kentte bazen şoförler, yolcunun insanlığını unutuyor.
Bunlar, münferit olaylar deyip geçiştirebileceğimiz şeyler değil.
Sorumlu kim?
Otobüsler kimin sorumluluğundaysa o!
Adana Büyükşehir Belediyesi baş sorumlu.
Ulaşım Daire Başkanlığı denilen kurumun internet sayfasında görevleri 11 maddeyle sıralanmış.
Güzel. Orada şoförlere verilecek eğitimler de var. “Şoför, vatman ve diğer personele eğitim programları planlanacak” diyor. Hoş bir cümle. Sayfada duruyor. Peki uygulama nerede?
Araştırdım. En son 2021’de hafif raylı sistem için acil durum tatbikatı yapılmış.
Tebrikler. Ama bu konuda yapılan başka bir bilgilendirme yok.
Yapılmadığı için mi bilgilendirilmiyoruz acaba?
Otobüs şoförleri için hangi programlar yapılıyor, eğitimler veriliyor acaba?
Hangi nezaket eğitimi?
Hangi kamu-özel ortaklığı ile 'sürekli kalite' sağlanmış?
Bilgi yok.
O zaman sonuç net: görev kâğıtta kalmış, sahada hizmet yok.
***
Adana Büyükşehir veya Halk Otobüsleri Esnaf Odası başkanları bu işi çözer diye düşünüyor musunuz?
Boşa düşünmeyin.
En çok onlar susuyor zaten.
Siyasi çıkar mı ağır basıyor? Yoksa ticari kaygı mı? Şüphe etmek serbest.
Adana’nın ulaşıma ödediği fiyatlar ortada. "Türkiye’nin en pahalı halk ulaşımı" diyoruz. Belki bizi geçen bir iki şehir vardır.
Ülkenin en pahalı suyunu, en pahalı ekmeğini de reva gördüler ya…
Ulaşım da o kervana katıldı.
Neden? Çünkü koltuklar önemli.
Seçim sandığına bakınca bazı koltuklar çok değerli olabiliyor.
***
Otobüsler bakımsız. Her köşe başında bozulmuş bir otobüse denk gelebilirsiniz.
Her gün bir arıza, bir otobüs yangını haberine ya da…
Tabelası çalışmayan, sanki Hindistan sokaklarından çıkmış gibi duran aracın güzergahı A4 kağıdına yazılı.
Şoförün zarafeti yok, aracın bakımı yok, soruna çözüm sunan yok, vatandaşın sesini duyan yok.
Yok oğlu yok!
Her gün canımız Allah’a emanet yolculuk ediyoruz. Ne güzel.
İnsanlar ölüm tehlikesi atlatıyor; sebep ihmalkârlık ve cezasızlık.
***
“Ne bekliyorsunuz?” derseniz; beklenen şey basit; Sorumluluk, denetim, eğitim, disiplin.
Ulaşım Daire Başkanlığı’nın görev tanımındaki sözcükler havada asılı kalmamalı.
“Kalite arttırmak” diye yazıp geçmekle iş bitmez.
Eğitim programı planlanacak demek, planı hazırlayıp uygulamamakla eşdeğer olamaz.
Ve tablo şu: Halk, otobüslere pahalıya biniyor. Çok yakında bir zam daha gelecek. Hele ki bir de öğrenci çocuklarınız varsa vay halinize. Tüm maaşınız ulaşıma gidecek.
Karşılığında ne verilecek?
Ölmeden işe, okula veya eve varmışsanız yeter işte. Daha ne bekliyorsunuz?
***
Pahalıya aldığımız şey sadece hizmet değil; onurlu muamele, güven ve emniyet de o ücretin içinde olmalıydı.
Vatandaş hem para veriyor hem de hayatını riske atıyor.
Bu kabul edilebilir mi?
Çözüm kolaymış gibi konuşmayacağım. Ama doğru adımlar bellidir; sıkı denetim, düzenli eğitim, etkin ceza mekanizması, şeffaf hizmet raporları, muhatap kurumların iş birliği...
Siyasi cesaret de şart.
Yöneticiler koltuklarını korumakla meşgulse, şehir kaybeder.
Eğer 'kazanmak' denen şey sadece kısa vadeli bir hareketse bunun bedelini uzun vadede Adanalı öder, ödüyoruz da…
Şehrin Valisi de Büyükşehir Belediye Başkanı da Esnaf Odaları Başkanı da elini taşın altına vatandaş adına koyacak.
***
Son bir şey: iyi şoförler de var demiştim. Onlara da bir selam göndererek tamamlayalım yazımızı.
Kibar şoförler, yolculara saygı gösterenler, bakımlı araç kullanan esnaf… Onlar, bu karanlık tablonun içindeki birer mum ışığı…
Bu yazı, o mumları söndürmek için değil, üzerlerine vuran gölgeleri anlatmak için yazıldı.
Onların emeğini korumak da görevimiz. Çünkü şehir ancak iyi insanların çoğalmasıyla iyileşir.
***
Neyi hak ediyorsak o şekilde yönetiliyoruz. Şu an hak ettiklerimiz ne yazık ki eksik.
Ben bugün yazdım. Sanmıyorum ama yarın birileri kulak verir umarım.
Çünkü Adana’da herkesin bir yere, bir işe, bir insanlığa ulaşma hakkı var.




YORUMLAR