ENDÜSTRİYEL GELİŞİM VE SİYASETİN KALİTESİ
Osmanlı imparatorluğu, sanayi devrimini önemsemedi. Halkın eğitimi de öyle çok önem verilen bir mesele değildi. Enderun* denilen saraya memur yetiştiren okullar ve çok az sayıda yüksek okul ayarındaki okullar yeterli bulunuyordu. Bu dönemde azınlıklar, yüzlerce kolejler açıp kendi çocuklarını ve kendilerine yakın buldukları ailelerin çocuklarını en gelişmiş eğitim teknikleriyle eğitiyor, donatıyordu.
Anadolu insanına; biraz bahçecilik, hayvancılık, demircilik, terzilik, fırıncılık vs gibi küçük, etkisiz esnaflık yeterli görüldü.
1725 lerde, batıda buharlı makine icad edildi, trenler, gemiler, maden ocakları bunlarla donatıldı.
Es geçtik...
1800'lerde, 1900'lerde, Otomotiv, uçak, demiryolları, endüstriyel seri üretim makinaları, türlü türlü motorlu cihazlar icad edildi.
Es geçtik...
Tekstil, kimya, ilaç, dayanıklı tüketim makinaları, mobilya ve aksesuarlar, gıdalar paketlenip sanayi ürünü haline geldi.
Es geçtik.
Cumhuriyetle birlikte üretimlere başladık bir ucundan. Eğitim faaliyetleri de hızlandı Anadolu’da.
Artık tadını almıştık. Önce tekstil, konfeksiyon, montaj sanayi derken bizde de yavaş yavaş gıda, kimya, plastik markaları çıktı ortaya bir bir.
Savunma sanayi, otomotiv, uçak, otomobil, yazılım, ilaç, çeşitli kimyasallar, paketli gıdalar kolaylıkla üretilebilir hale geldi.
Şimdi sanayi, tarım, tarımsal endüstri, inşaat... yeterli olmasa da dünya ile yarışıyor.
Üniversiteler, orta öğretimler, ilk öğretim müfredatları boyut değiştirip dünya standartlarını örnek alıyor.
Bu süreçte çok şey değişti.
Bir şey değişmedi...
Tek bir şey?
Siyasetin kalitesi.
Maalesef o alan başladığımız günden beri; siyaset dünyasındaki eğitim kalitesinin düşüklüğü, kin, nefret, ayrıştırma, kumpas, iftira, yalan, düşmanlık, proje odaklılık yerine din, milliyet, Kemalizm vs.'nin bâriz bir şekilde istismar edilmesi ile bir türlü gelişemedi.
Türkiye'de siyaset kalitesi neden gelişmiyor?
Türkiye’de siyaset kalitesinin gelişmemesinin birçok nedeni var. Bunlar yapısal, kültürel ve kurumsal düzeylerde ele alınabilir. Aşağıda temel bazı etkenleri sıralayayım:1. Kurumsallaşma EksikliğiSiyasi partiler genellikle lider odaklıdır; kurumsal gelenekler ve iç demokrasi zayıftır. Parti içi muhalefetin bastırılması, nitelikli kadroların öne çıkmasını zorlaştırır. Meclis zayıf bir denetim organına dönüşmüştür; yürütme (özellikle cumhurbaşkanlığı sistemiyle) yasamanın önüne geçmiştir.
2. Eğitim ve Siyasal Kültür
Eleştirel düşünce eğitimi ve yurttaşlık bilinci yeterince gelişmemiştir. Seçmen davranışları çoğu zaman ideolojik veya kimlik temellidir; liyakat yerine aidiyet öncelenir. Medya okuryazarlığı düşüktür, propaganda ile bilgi arasındaki fark net kavranmaz.
3. Medya ve Enformasyon Sorunları
Medyanın büyük kısmı siyasal iktidarların kontrolündedir veya ekonomik baskı altındadır. Alternatif medya ise ya çok kısıtlıdır ya da taraflıdır; bu da çoğulcu kamuoyu oluşumunu engeller.
4. Yargı Bağımsızlığı ve Hukuk Devleti Sorunları.
Yargı siyasallaştıkça hesap verebilirlik azalır. Hukukun üstünlüğü zedelendiğinde, siyasi rekabet adil olmaktan çıkar. Adalete olan güven, istenilen seviyelerin çok uzağındadır.
5. Ekonomik Bağımlılıklar
Siyasal kadrolar çoğu zaman ekonomik çıkar gruplarıyla iç içe geçmiştir.Siyasetin finansmanı sorunu hala gri alanlardadır.
Yolsuzluk iddiaları sonuçsuz kalabilmektedir.
6. Toplumun Katılım Sorunu
Sivil toplum kuruluşları yeterince etkin değildir ya da siyasallaşmıştır. Gençlerin siyasete ilgisi düşüktür; katılım daha çok tepki anlarında ortaya çıkar, süreklilik yoktur.
Son söz olarak; Türkiye 'de, teklif ettiklerinizi, iddianızı samimiyetle temsil edemiyorsanız, zulümden kurtulacağız, güçleneceğiz diye diye zalimlere dönuşebilirsiniz.
Din/siyaset ilişkisi, hırs ve zenginlik arzusu ile kirlendiğinde, çoğunlukla sonu kötü biten bir mücadele alanına dönüşmektedir.
Siyaset arzusu, kendini, bilgi ve emeğini milletine, vatanına adama hedefi olmalıdır. Ancak o zaman halka hizmet , Hakka hizmet olabilir.
Vedat Kahyalar