MAZUR MUYUZ MECBUR MUYUZ?
"Senin gönlün dâima meshûr ve müsahhardır, mâzursun
Gamın ne olduğunu aslâ bilmedin, mâzursun,
Ben sensiz bin gece kan yuttum,
Sen bir gece sensiz kalmadın, mâzursun"
Mâzursun” adlı şiir İmam Gazâlî’nin küçük kardeşi Ahmed Gazâlî’ye ait...
Meshur teriminin Türkçe sözlükteki anlamı; Büyülü gibi tutkun, büyülenmiş anlamına gelir.
Musahhar" kelimesi ise, Arapça kökenli bir kelimedir ve genellikle bir şeyin veya birinin egemenliği veya kontrolü altında olan veya bağımlı durumda bulunan anlamı taşır.
Gam kelimesinin anlamı; tasa, endişe, kaygı ve üzüntü olarak belirtilir. Bir rahatsızlık hissi ve sinirlilik veya endişelenme, olabilecek veya gerçekleşmesi halinde geleceğe karşı tedirginlik, tasalanma ve üzülme anlamları ile ifade edilir.
Mazursun, kısaca "mazeretin var" anlamına gelir. Bir kişinin herhangi bir eylemde bulunamaması veya bir yükümlülüğü yerine getirememesi durumunda geçerli bir sebebi olduğunu ifade etmek için kullanılır. Günlük konuşma dilinde yaygın olarak kullanılan "mazeretin var" ifadesinin daha resmi ve kısaltılmış bir halidir.
Şimdi şiirdeki kelimelerin sözlük anlamlarını yerine koyup yeniden okuyalım,sanki Gazzeyi ve bizleri anlatıyor;
Senin gönlün Büyülü gibi tutkun Büyülenmiş, kendine sihir yapılmış(Dünyaya,mala,mülke, güce,paraya vs) ve köle ve esir alınmışsın(ya da korkuyorsun)…
(Sadık ve sağlam mü’minler) Öyle kimselerdir ki; bir kısım (korkak ve münafık) insanlar (onlara gelip), "Gerçekten (kuvvetli ve tehlikeli düşman olan) insanlar size karşı toplanıp (bir şer ittifakı kurdular.) Aman ha, onlardan korkun (ve kendileriyle uyuşun. Çünkü bunlarla başa çıkmanız ve başarılı olmanız imkânsızdır.)" dediklerinde, bu (tehdit ve teklifler o mü’min ve mücahitlerin) imanlarını artırıp (moral ve maneviyatlarına güç katmıştır; çünkü onlar:) "Allah bize yeter. Ve O ne güzel (ve en mükemmel) Vekîl’dir. (Biz O’nun emrinde, O da bizimle beraber olduktan sonra, O’nun izni ve iradesi dışında hiçbir güç bize zarar veremeyecektir)" diyerek (dik duran sadıklardır) | AL-Î İMRAN 173.AYET
Asla yeterince ; tasa, endişe, kaygı ve üzüntü çekmiyorsun.Sanki umrunda değilmiş gibi davranıyorsun…
(Ey Müslümanlar!) Size ne oluyor (ve nasıl bir vicdani sorumsuzluğa kayıyorsunuz) ki; "Ya Rabbi, ehli (ve idarecileri) zalim olan şu ülkeden (ve şu düzenden) bizi kurtar, bize Kendi katından bir sahip gönder ve bize Kendi rahmetinden bir yardımcı ver" diye yalvarıp duran; erkek, kadın ve çocuklardan oluşan aciz ve çaresiz (nice mazlum müstaz’af) kimseleri kurtarmak için Allah yolunda (çalışıp) çarpışmıyorsunuz? (Bu duyarsızlık ve nemelâzımcılık imani ve vicdani bir tavır değildir.) | NİSA SURESİ 75.AYET
Bu yüzdendir ki bunca zamandır kan kusuyor Gazzeliler!
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” | TEVBE SURESİ 24.AYET
İki milyar Müslüman rahatından, konforundan bir gece olsun vazgeçmiyor…
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. | MAİDE SURESİ 54.AYET
Gerçi Ahmed Gazali sözde sebeplerle sevdiğini mazur görüyor ama Gazzeliler ve Allah (cc) bizi mazur görmeyecektir. Bırakın mazur görmeyi Mecbur ve farz kılmıştır.
Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. | BAKARA SURESİ 216.AYET
İki Milyar Müslümanın 3-5 milyonluk İtrail önünde aciz kalması şu ayetin yeterince anlaşılmamasından dolayıdır.
Allah birçok yerde, bu arada Huneyn Savaşı’nda
gerçekten size yardım etmiştir. O gün çokluğunuz sizi böbürlendirmiş, fakat bunun size hiçbir yararı olmamıştı; o yer geniş olmasına rağmen size dar gelmiş, nihayet geriye çekilmeye başlamıştınız. Bunun üzerine Allah, peygamberinin ve müminlerin üzerine kendi katından bir güven duygusu indirdi, bir de göremediğiniz askerler gönderdi ve böylece inkâr edenlerin cezasını verdi. İşte bu, inkârcıların hakettiği karşılıktır.Artık bunun ardından Allah dilediğinin de tövbesini kabul eder. Allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. | TEVBE 25-26-27. AYET
Zira;(Halbuki, gerçekten) İman edenler; Allah yolunda (Hakk ve adalet hâkim ve Müslümanlar galip olsun diye) çarpışıp çırpınırlar. İnkâr edenler (ve münafık kimseler) ise, tağut yolunda (şerli ve şeytani odakların zulüm ve sömürü düzenleri sürsün diye) çırpınıp çarpışırlar. O halde siz (mü’minler iseniz); şeytanın dostları olan (inkârcılar ve münafık) larla çarpışın. Ve kesinlikle (bilin ki) şeytanın hile ve tuzağı pek zayıf (ve temelsizdir.) | NİSA SURESİ 76.AYET
Selametle kalın…
Turgay Başboğa