ÖLÜLERİN ÖĞRETMENLİĞİ

Sedat Memili

ÖLÜLERİN ÖĞRETMENLİĞİ
Hiçbir şey yazmak istemiyorum bugün…
Notlarımı bile karıştırmaya hevesim yok.
Daha dün bana anlamlı görünen birçok şeye şimdi bom boş gözlerle bakıyorum.
Radyo açık; amaçsızca dinliyorum.
Radyoda haberler okundu. İçim biraz daha karardı.
Bazen en mükemmel aydınlık, en zifiri karanlıktan çıkar… Belki.
Ölülere yakınım bu ara…
Ölülerden öğrendiklerimiz, yaşayanlardan öğrendiklerimizden çok daha fazla.
Çünkü bir ölünün, ne yalanı kalmıştır ne hırsı; ne bir hesabı vardır ne siyaseti…
Şimdi toplumun yaşayanların değil, ölülerin öğreticiliğine ihtiyacı var.
Örneğin Akdeniz’de boğulan Suriyeli Göçmelerin öğrettiğini hangi öğretmen öğretebilir.
Ya da sığınmak için kaçtığı camide bir ABD askerinin kafasına sıktığı kurşunla ölen Iraklı Müslüman ne öğretiyordu sizce…
Ya nar taneleri gibi bütün ülkeye yayılmış şehitlerim, neler anlatıyor?
*
Evet boş vermek; hayatı akışına bırakmak… Sürüklenmek ırmaklardan akan azgın suların köpüğünde amaçsız bir dal parçası gibi…
Sahi o dal parçası sularda amaçsızca sürüklenir de, gövdeden kopmamış dal parçası neden yeşermeye yüz tutar…
Tanrım sen büyüksün!
Ama cehaletin karşı konulmaz bir çekiciliği var.
En iyisi bu gün yazmamak…
Şimdi, sularda amaçsız sürüklenen dallar egemen; gövdeye tutunmuş dallar tutsak…
*
Doğruluğundan emin olduğumuz şeyler bizi rahatsız etmiyor.
Yalan ve yanlış olduğundan emin olduğumuz şey de bizi rahatsız etmiyor.
Rahatsız eden, şüphe içinde olmaktır.  
Acaba diyorum acaba? Şu an çevremizdeki yalancılardan bu yüzden mi rahatsız olmuyoruz? 
Bunu en iyi ölüler bilir.
Ah ölüler! Ah şehitler; duruşu destanlar… Duruşunuz sözcükler pınarı… .
*
Doğada her şey, her olay, her kişi bir öğretmendir.
Öğrenmek istemeyene ne ölüler işe yarar ne öğretmenler ne de doğrular.
Bugün yazmıyorum; hiç keyfim yok…
Öğretmenim olan ölülere dönüyorum yine; en azından…
Boş ver.