ÜNİTER DUYGU BAĞI VE İNSANLIK

Ramazan YÜKSEL

ÜNİTER DUYGU BAĞI VE İNSANLIK
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَـبَٓائِلَ لِتَعَارَفُواۜ اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ
“Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık; birbirinizi tanıyasınız diye halklara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât, 13)

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْكُنْتُمْ أَعْدَٓاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًاۚ وَكُنْتُمْ عَلَى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَاۜ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Siz düşmandınız, O kalplerinizi birleştirdi; O’nun nimetiyle kardeş oldunuz. Siz ateş çukurunun kenarındaydınız, O sizi ondan kurtardı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki, doğru yolu bulasınız.” (Âl-i İmrân, 103)

Akıl ve Duygunun Kıymeti
İnsan aklı, Allah’ın verdiği en değerli armağandır. Aklımız sayesinde dünyayı keşfeder, sorunları çözebilir ve hayatı anlamlandırabiliriz. Ancak akıl tek başına yeterli değildir; duygular ve hislerle birleşmediğinde insan, hem kendine hem topluma zarar verebilir.
Bugün insanlık, aklı ile duygularını ayırmış durumda. Aklı araç, duyguyu yük olarak görüyor. Bu ayrışma, kişisel ve toplumsal defüzyon yaşıyor; insanlar birbirinden kopuyor, aidiyet ve ortak değer duygusu zayıflıyor.

Üniter Yapının Parçalanma Tehlikesi
Bir ülkenin üniter yapısı, bir bütün olarak insanların ortak aidiyetini ve güvenini temsil eder. Ama zamanla, içten veya dıştan gelen etkiler bu yapıyı bozmak ister:

Bölgeler, eyaletler, kantonlar veya mikro gruplar aidiyet duygusunu daraltır.

Nesiller boyunca aidiyet önce ülkeye, sonra bölgeye, sonra gruba indirgenir.

Ortak değerler ve ulusal bilinç zayıflar, yerini çıkar ve farklılaşmış anlayışlar alır.Bu süreç yalnızca sosyal değil, kültürel ve ekonomik alanlara da yansır:

Tarım ve üretim desenleri değişir; toplumun ortak hafızası erir.

Dil ve kültür çözülür, iletişim kopar

Sanayi ve ekonomi, toplumsal refah yerine kâr odaklı bir mantığa teslim olur.Makro Ölçekte Duygusal Defüzyon
Parçalanmış toplumlar, şirketleşmiş yönetimler ve küresel güçler için kolay hedef hâline gelir.

Devletler artık insanların değil, şirketlerin ve çıkar gruplarının hizmetindedir.
İnsan, özgürlüğü reklamlarla sunulan bir alanda yaşar; gerçek kontrol ve karar mekanizması başkalarının elindedir.

Bu durum, makro duygusal defüzyonun sonuçlarından biridir: İnsanlar sadece sayı ve veri hâline gelir, toplumsal akıl ve vicdan çözülür.

Bireysel ve Toplumsal Ayrışma
Zaman içinde parçalanma yalnızca makro düzeyle sınırlı kalmaz:

İnsanlar kendi duygularına ve suni aidiyetlerine hapsolur

Nesiller arası farklı aidiyetler, toplumu birleştiren ortak değerleri eritir.

Kültürel ve dilsel farklılaşmalar, geri dönüşü olmayan kayıplara yol açar.İşte bu noktada üniter duygu parçalanması, sadece siyasal veya ekonomik bir problem değil, toplumsal ve insani kriz hâline gelir.

Yeniden Birlik ve Kardeşlik
Kur’an bize formülü verir: “Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, ayrılığa düşmeyin.”
Toplumsal çözülmeye karşı en güçlü yöntem, birlik ve kardeşlik bağlarını korumaktır.
Birlik, sadece siyasi veya ekonomik bir konu değildir; vicdani ve duygusal bir bağdır.

Adalet, merhamet ve paylaşmak, insanları yeniden bir araya getirir.

Toplum ortak değerlerde birleştiğinde, insanlar sadece veri veya sayı değil; özgür ve bilinçli bir toplum olur.

Aklı özgürleşir, duygusu dirilir, insanlık tekrar insan olmanın hazzını yaşar.Biline ki;

İnsan, bir üretim faktörü değil; emanetin hamalıdır

Ahlâk ve vicdan, toplumsal direncin temelidir.

Birlik, çıkar birliği değil, insani meziyetlerin öncelenmesindeki sihirli duygu birliğiyle sağlanır.

Ayrışma felakettir; çözülme geri dönüşsüzdür.

Kültür ve hafıza, insanlığın geleceğinin anahtarıdır.İnsanlık ne kantonal yerleşkelere, ne şirketlere, ne de dijital kafeslere aittir.
İnsanlık, kalplerin birleştiği, vicdanın rehber olduğu, Allah’a kul olmanın değer bulduğu bir dünyaya aittir.

“Birlik, sadece güç değil, rahmettir. Ayrışma, sadece zayıflık değil, felakettir.”