Ölçüsüz Yakınlık

Ramazan YÜKSEL

Önsöz:
Yakınlık, ölçüsü kaybolduğunda hem ruhu hem hayatı sarsar; ölçülü sevgi ise insanı ayakta tutar.  Ölçüsüz Yakınlık
Maddede nükleer patlama, çekirdeğin dengesinin bozulmasıyla ortaya çıkar. İnsan hayatında da aynı gerçeklik geçerlidir: Dostluklar, aile bağları ve toplumsal ilişkiler, ölçüsüz bir yakınlık ya da müdahale ile karşılaştığında, ruhumuzda adeta bir “nükleer patlama” yaşanır.   Bazen bu, bir yabancının ailenin işine karışmasıdır. Bazen de bir başkasının, kişiyi fıtratının dışında kalıplara sokmaya çalışmasıdır. Yakınlarımızın sınırları gözetmeden hayatın merkezine yüklenmesi, ağır mutsuzluk, depresyon ve hayattan küskünlük olarak geri döner.   Dostlukları atom yapısına benzetirsek, çekirdek bir aile veya arkadaş grubunun merkezi, nötronlar ise dostlardır. İnsan, dostunu, arkadaşını, eşini veya akrabasını doğru bilgilendirmez, karşılıklı davranış modeli geliştirmezse nötronlar çekirdekten ya uzaklaşır ya da aşırı yapışır. O görünmez manyetik alan kaybolur; hayatın doğal rezonansı sönmeye başlar.   Severken biraz esneme payı bırakmak, nefret ederken ise daha geniş bir alan açmak gerekir. İnsanlara yaklaşımda toplumsal hiyerarşi ve rütbelere saygı göstermek şarttır. Eşine, çocuklarına, anne ve babalarına, dostlarına hitap ederken saygıyı hissettirmek, görünmez bir manyetik alan gibi çalışır; hem karşıdakinin hem de kendi ruhunun dengesini korur.   Doğru kullanıldığında aynı nükleer çekirdek gibi, ilişkiler de enerji ve hayat verir. Ölçüsüzlük patlamayı doğurur, ölçü ise hayatı besler. Ölçülü muhabbetler, ölçülü dostluklar ve ölçülü bir hayat, işte bu dengeyle kurulabilir.  Son Söz:Hayat, ölçülü muhabbet ve saygıyla döner; ölçüsüz yakınlık ise kendi patlamasını getirir.