Tarla ve manav fiyatları

Prof. Dr. İsmail GÜVENÇ

Meyve ve sebzede daima gündemde olan konu; tarla (çiftçinin sattığı fiyat) ile manav (tüketicinin satın aldığı fiyat) arasındaki fiyat farkıdır. Bu fark pazarlama marjı olarak adlandırılmakta ve “bir aracının bir ürünü satın almak için üreticiye ödediği fiyat ile müşterilerden ürünü yeniden satmak için talep ettiği fiyat arasındaki fark” olarak tanımlamaktadır. Bu farkın yüksek olması kronik bir tartışma konusudur.

Bu farktan kim yararlanmaktadır?
Ülkemizde 28 milyon ton kadar meyve ve 33.57 milyon ton kadarda sebze üretilmektedir (TUİK 2024 Verileri). Toplamda bakıldığında yaş meyve-sebzede yeterliliğimiz oldukça yüksektir. Sebzelerde yeterliliğimiz %111 kadardır. Meyvelerde de benzer bir durum vardır. Ancak ürün bazında yeterlilikler düşük, orta veya yüksek olabilmektedir. Örnek olarak bazı ürünlerin yıllık üretim ve yeterlilikleri şu şekildedir: Domates üretimi 14 milyon ton kadar olup yeterlilik %117 kadardır. Muz üretimi 900 bin ton kadar olup yeterlilik %94 kadardır. İncir üretimi 375 bin ton kadar olup yeterlilik %332 kadardır.

Bu kadar çok incir üretilmesine rağmen kilogramı 400-500 TL’ye kuru üzüm satılmasında bir gariplik yok mudur? Geleneksel üretim öğretisine göre hala yeterlilikleri yüksek olan ürünlerde kalitesi düşük üretimi artırmaya gayret etmenin ne anlamı var mıdır?

Bu soruların cevabı üretim kadar pazarlama ile de ilişkilidir.

Fiyat farkı neden var?
Bol miktarda üretilen meyve-sebze sektörünün en önemli sorunu pazarlamadır.
Çok sayıda meyve-sebze; çok sayıda üretici tarafından üretilmekte ve çok sayıda tüketiciye satılmaktadır. Dolayısı ile çok sayıda üreticinin çok sayıda tüketici ile birebir buluşma ihtimali imkansızdır. Bu nedenle üretim/tüketim bölgelerinde toplayıcı ve dağıtıcıların bulunması kaçınılmaz bir durumdur. Bunun yanında tüketim bölgeleri üretim bölgelerinden farklı uzaklıklardadır. Buda taşımayı gerektiren bir durumdur. Son bir konuda meyve-sebzenin kısa/uzun süre de olsa depolamasıdır.

Sektörün yapısı gereği yapılan bu hizmetler ister istemez tarla ve manav arasındaki fiyat farkını doğurmaktadır.

Fiyatlar dönemseldir
Meyve ve sebzedeki yüksek fiyat, olumsuz kış şartları nedeniyle sera ve tarlada bulunan ürünlerin zarar görmesi, dönemsellik (mevsim dışında bulunma), fırsatçılar ve artan üretim maliyetleri gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.

Yaş meyve-sebzenin pazarlamasında arz/talep kanunu geçerlidir. Örnek olarak domates incelediğimizde yaz aylarında bol üretim nedeniyle domates fiyatları (2025 yazında) kilogramı 10-15 TL idi. Şu günlerde (Aralık 2025) ancak seralarda üretim yapılabilmesi nedeniyle üretim (arz) azaldı ve Anadolu’daki marketlerde kilogramı 40-50 TL’e yükseldi. Bu yüzden şu günlerde yazlık sebzedeki fiyat artışları mevsimseldir. Tüketiciler kışlık sebzeleri ise sezonu olduğundan daha ucuz fiyatla alabilecektir.

Çözüm
Halkımıza ucuz meyve-sebze yedirmek isteniliyorsa bazı tedbirlerin de alınması zorunludur. Sırf aracılar üzerine yoğunlaşarak soruna kalıcı çözüm bulmak zordur. Şöyle ki üreticiden tüketiciye bu ürünler ulaştırılmak istendiğinde bu hizmetleri yine birinin üstlenmesi gerekir. Burada şu sorulabilir: Kamu kuruluşları bunu üstlenebilir mi? Genelde kamu işletmeleri verimsizdir; ama at sahibine göre kişner atasözü de dikkate alınabilir. Bunu yanında sosyal-serbest piyasa uygulaması da bir seçenektir.

Fırsatçılara meydan vermemek için hal yasası olarak bilinen kanunda düzenleme yapılmalıdır. Şu günlerde değişik haberleri duyulan yeni hal yasasının geniş kesimlere açık yürütülmesi faydalı olacaktır. İkinci konu; üretim planlaması yapılmadır: Ürün bazında bakıldığında büyük ölçüde pazarlama sorunu yaşayan meyve-sebze ürünleri vardır. Son yıllarda üretim planlaması konusunda TOB tarafından yürütülen önemli çalışmalar vardır. Üçüncüsü; muhafaza ve soğuk zincirinin yaygınlaşması kayıpları azaltacak ürün arzında süreklilik sağlayacaktır. Son olarak üretimde kullanılan girdi fiyatları artmıştır. Üreticilere girdiler konusunda destek/teşvik sağlanmalıdır.

Sonuç olarak üretici, pazarlamacı ve tüketicinin memnun olduğu bir sistem kurulmalıdır.

Son söz: Üretmek kadar toplamak, dağıtmak ve paylaştırmak önemlidir.