Fitnenin Gölgesinde: Ümmet İran'ı Yalnız Bırakmamalıdır!

Nezir Ertuğrul

Tarih bir kez daha tekerrür etmenin eşiğinde. Bir milletin başına gelen musibetten sadece o milletin değil, bütün ümmetin sorumlu olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bugün İsrail’in İran’a yönelik tehditleri yalnızca bir devletin egemenlik meselesi değildir; bu, doğrudan ümmetin birliğini hedef alan bir fitne operasyonudur. Ve bu fitne, Şii-Sünni ayrılığı üzerinden derinleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu oyunu göremeyenler, tarihten yeterince ders almamış olanlardır.

Tarihten Gelen Uyarılar
1. Moğol İstilası ve Bölünmüş Abbasi Ümmeti

1258 yılında Bağdat Moğollar tarafından işgal edildiğinde, Abbasi halifesi savunmasızdı. Çünkü İslam dünyası birbirine düşmüş, mezhebi ve siyasi ayrılıklar nedeniyle birlik sağlayamamıştı. Sünni ve Şii liderlikler birbirini rakip görmüş, düşmanlıklar birlik ruhunun önüne geçmişti. Moğollar bu bölünmüşlüğü çok iyi kullandı ve Halifeliği sona erdirdi. Bağdat’ın düşmesi, sadece bir şehir kaybı değil; İslam dünyasının kalbinin durmasıydı.

Bugün aynı oyun başka biçimde oynanıyor. Bu kez fitne, İran üzerinden yayılmak isteniyor. Amaç açık: İran’ı yalnızlaştırmak, ardından Şii-Sünni savaşı çıkararak İslam coğrafyasını kendi içinde boğmak.

2. Osmanlı-Safevi Gerilimi: Kardeş Kanının Faturasını Yüzyıllarca Ödedik
Osmanlı ile Safeviler arasında yaşanan mezhebi kutuplaşmaların faturası da ağır olmuştur. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Zaferiyle bastırılan bu gerilim, İran ile Osmanlı arasında yüzyıllarca sürecek bir soğukluğun temelini atmıştır. Oysa iki taraf da küfrün hedefindeydi. Eğer o zamanlar birleşilseydi, Haçlılar ve Batılı emperyalistler, İslam coğrafyasında bu denli etkili olamazdı.

Bugün ise tam tersine bir şansımız var: geçmişin hatasını tekrarlamayıp birlik olma fırsatımız.

İran’ı Yalnız Bırakmak İsrail’in Ekmeğine Yağ Sürmektir

Bugün İsrail’in niyeti açıktır: İran’ı provoke etmek, ardından onu yalnız bırakmak ve onu hem askeri hem diplomatik anlamda boğarak bölgeye yeni bir mezhep savaşı salmak. Eğer Sünni ülkeler geri durursa, bu yalnızca İran’a değil, hepimize yapılan bir darbe olur. Çünkü bugün İran bombalanırsa, yarın sırada Pakistan olabilir, Türkiye olabilir, Arabistan olabilir. Bu yangın sadece bir evi yakmakla kalmaz, tüm mahalleyi küle çevirir.

Neden Birlik Olmalıyız?
• Çünkü düşmanlarımız bizi mezhebi kimliğimize göre değil, ümmet kimliğimize göre vuruyor.
• Çünkü Kudüs bizim ortak davamızdır, Şii ya da Sünni değil.
• Çünkü Allah’ın emri açıktır:
“Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, parçalanmayın!” (Âl-i İmrân 103)

Çözüm Nedir?
1. Siyasi İrade: Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Pakistan gibi İslam ülkeleri diplomatik ve stratejik olarak İran’ı yalnız bırakmamalı. Mezhep farkı gözetmeksizin İsrail’in karşısında bir “İslam Savunma İttifakı” kurulmalı.
2. Ortak Basın Dili: Mezhep ayrılığı üzerinden fitne saçan medya organları susturulmalı, ümmetin birliği vurgulanmalı.
3. İstihbari Uyanıklık: İsrail, İran’a yapılacak bir saldırıyı başka bir ülkenin üstüne atarak kaos çıkarabilir. Her türlü provokasyona karşı hazırlıklı olunmalı.
4. Halk Desteği: Ümmetin sokakları sessiz kalmamalı. Bugün Gazze için yürüyen ayaklar, Tahran için de dua etmeli, ümmetin her parçasına aynı acıyı hissetmeli.

Son Söz: Ya Birlik Ya Fitne
Ümmet ya bir olarak bu oyunu bozar, ya da parçalanarak İsrail’in ve Batı’nın yıllardır kurduğu bu fitne planını bizzat kendi ellerimizle hayata geçiririz.

Bugün İran’a yapılan saldırı, aslında Medine’ye, İstanbul’a, Saraybosna’ya, Mekke’ye, Kudüs’e yapılmıştır.

İran’ı yalnız bırakırsak, Allah da bizi yalnız bırakır.