Biz Sustuk… Ama İnsanlık Konuştu

Nezir Ertuğrul

Biz Sustuk… Ama İnsanlık KonuştuBir zamanlar Filistin denince sadece bir ülkenin ismi gelirdi aklımıza. Sonra orası bir sembol oldu. Mazlumun adı… Direnişin anlamı… Zulme karşı dik duranların sancağı…  Ama biz ne yaptık?Biz oraya sadece “Müslümanların davası” dedik. “Onlar Arap”, “onlar başka mezhep” deyip sırtımızı döndük. İslam coğrafyasının bir parçası yanarken, biz klima altında kahvemizi yudumladık.
  Dualar ettik, belki… Ama dua ile birlikte gelen sorumluluğu almadık. Görmezden geldik, sustuk…
  Hatta kimi zaman susmayı bile çok gördük, “beni ilgilendirmez” dedik.   Ama biz susarken, beklemediğimiz yerlerden ses yükseldi.   Avrupa’nın meydanlarında yürüyen insanlar gördük. Ellerinde “Free Palestine” yazılı pankartlar, gözlerinde öfke, yüreklerinde adalet ateşi vardı.
  Ne bizimle aynı dine inanıyorlardı, ne aynı kıbleye dönüyorlardı. Ama onlar insan kalabildiler…
  Onlar vicdanla baktılar, renk aramadılar, mezhep sormadılar. Onlar, bizden çok daha Müslümandı belki de…  Ve bu tokat gibi çarptı yüzümüze.Çünkü bizden bekleneni başkaları yaptı. Kardeşliğe bizden çok onlar sahip çıktı. Bir annenin feryadını bizden çok onlar duydu. Bir çocuğun üstüne yağan bombalara bizden çok onlar haykırdı.  Şimdi soruyorum:Bu sessizlik kimin eseri? Bu vurdumduymazlık hangi çağdaşlığın bedeli? Bu görmezden gelme hali hangi imanla örtüşüyor?   Filistin sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın davasıydı. Ve bu dava bize aslında bir şey öğretti: Kim insan, kim değil.
  Kim iman taşıyor, kim sadece lafını ediyor.   Orada düşen her bomba, sadece bir can almadı. Aynı zamanda yüreğimize düştü. Ama hissedene… Vicdanı ölmemiş olana…   Filistin bize bir şey daha hatırlattı: İnsan olmak, kimliğin değil yüreğin meselesidir. Ve ne yazık ki biz yüreğimizi kaybettik…   İnsan kalabilmenin mücadelesini vermeye ara vermek yok…”