Bu Savaşı Kim Kazandı? | Orhan Göktaş
Orhan Göktaş | Yazar | Hertaraf israil ve abd’nin İran’a saldırması ve İranın cevap vermesi sunucu yapılan ateşkes süreçini şöyle değerlendiriyorum; İran tarafı:Uzun zamandır tehdit altında olan, 7 Ekim sürecinden sonra, Lübnan Hizbullah cephesinde ve Suriye cephesinde ağır darbeler alan, israil tarafından Suriye ve İran topraklarında saldırıya uğrayan, bu saldırılar sonrası İsraili dron ve roketlerle vuran İran’ın abd tarafından müzakereler yoluyla oyalandığını ve 13 Haziran gecesi gafil avladığını düşünüyorum. Ani bir baskınla, 200 civarı uçakla havadan ve karadan saldırıya uğrayan İran, birçok üst düzey asker ve bilim adamının da aralarında olduğu kişinin öldürülmesine bir çok hassas tesisinin vurulmasına engel olamadı. Bu saldırıları adeta eli kolu bağlı bir şekilde izledi, savunma dahi yapamadı. İran ikinci gün savunma sistemlerini devreye sokarak israil uçaklarını ve havadan atılan silahları vurmaya başladı. Karadan saldırı yapan ekipler ve kurulmuş dron üslerinin bir kısmını ele geçirdi. 13 Haziran saldırısından sonra İran kimsenin beklemediği bir başarı ile üstelik başta abd üsleri ve savaş gemileri, körfez ülkeleri ve demir kubbenin engellemelerine karşı israil’in en hassas hedeflerini vurmayı başardı ve adeta israili yerle bir etti. İran israile ve tüm dünyaya kolay bir hedef olmadığını eğer durdurulmazsa israili yok edecek güce sahip olduğunu göstermiş oldu. Savaşa abd’nin dahil olması ve İranın Katar’daki abd üssünü vurması abd karşısında da savaşabilecek kabiliyet ve cesaretinin olduğunu göstermiş oldu. İran israile vermiş olduğu başarılı cevapla ve abd karşısındaki cesur tavrıyla Müslüman halklar arasında kaybetmiş olduğu imajı birazcık da olsa onarmış oldu.
israil'e ve abd’ye karşı Müslüman halklar çoğunlukla her şeye rağmen İranın yanında olacaklarını deklere ettiler. İran bir çok üst düzey insanını, altyapısının bir kısmını, bazı askeri ve bilimsel kazanımlarını kaybetti, bunun yanında askeri olarak kolay lokma olmadığını, israil ve abd’ye boyun eğmeyeceğini göstermiş oldu. Aynı zamanda hakkındaki israil ve abd iş birlikçisi olduğu, onlarla danışıklı bir dövüş içinde olduğu algısını büyük ölçüde yıkarak sempati topladı. israil tarafı:israil Gazze’de çok rahat yok edeceğini düşündüğü HAMAS karşısında rezil olmuş, Hamas’a ciddi bir zarar veremediği gibi binlerce askerini ve tankını ve zırhlı birliğini kaybetmiş, yaptığı kitlesel katliamlar ve soykırıma rağmen Gazze’de hedeflediği sonuca ulaşamamasının faturasını İran’a kesiyor, biz dört cephede(Gazze, Lübnan, Yemen ve Irak) İran’la savaşıyoruz diyerek bunu deklare ediyordu. İran’ı kendi çıkarları ve abd öncülüğündeki batı cephesinin çakarları karşısında en büyük engel olarak görüyordu. Netanyahu abd ziyaretinde ve her fırsatta bunu dile getiriyordu. 13 Haziran saldırısıyla İran’a diz çöktüreceğini düşünüyordu ama kendi imajını iyice bitirmiş oldu. İran saldırılarını durduramayan israil, abd, Ürdün başta olmak üzere diğer körfez kralları, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın da desteğine rağmen İran’ı durdurmayı başaramayıp ateşkes isteyen taraf oldu. İsrail en az şunları kaybetti;Demir kubbe efsanesi çöktü.Dünya yahudileri için güvenli ve huzurlu topraklar olarak pazarlanan israilin güvensiz bir yer olduğu ortaya çıktı ve insanlar buradan kaçmaya başladı. Moral bozukluğu içindeki Filistinliler ve Hamas daha güçlü bir moral ve motivasyona sahip oldu. Dünyanın her yerinden sivil insanlar israile karşı harekete geçmiş ve israil halklar nezdinde meşruiyetini kaybetmişti, bu durum daha da derinleşti. Bu savaşın kazananı yok malesef, ama en çok kaybeden israil oldu. Kim ne derse desin, israil gittikçe güç kaybediyor, güç kaybettikçe saldırganlaşıyor, saldırdıkça da batıyor. Vesselam…