SEYHAN’DA GÖZ GÖRE GÖRE BOZULAN ŞEHİR ESTETİĞİ VE YAŞAM KALİTESİ
50 yıldır Seyhan’ın sokaklarında yürüyen, bu kentin sabahlarına uyanan bir vatandaş olarak, içim sızlayarak yazıyorum bu satırları… Çünkü gözümüzün önünde, yıllardır birlikte yaşadığımız bu güzel şehir, yavaş yavaş çöküyor. Hem estetik olarak hem de yaşanabilirlik bakımından.
Bir zamanlar modern belediyeciliğin örneği olarak gösterilen yer altı çöp konteynerleri uygulamasıyla gururlanmıştık. Temizlikti, estetikti, çağdaş bir şehircilik anlayışıydı. Bugünse o sistemden geriye sadece anılar kaldı. Yer altı sistemleri terk edildi; gelişi güzel yerleştirilen konteynerler ne trafik güvenliğini gözetiyor ne de çevre sağlığını. Gürselpaşa Mahallesi, Aliya İzzet Begoviç Bulvarı gibi ana yollar artık çöp konteynerlerinin hem görüntü kirliliğinin hem de trafik güvenlik riskinin simgesi haline geldi.
Ancak mesele yalnızca çöp değil. Mesele şehrin ruhunun kirlenmesi…
Seyhan’ın birçok mahallesinde sinekle mücadele adeta unutuldu. Barbaros Mahallesi’ne bu yıl bir kez bile ilaçlama aracı uğramadı desem abartmış olmam. Yaz sıcaklarının da etkisiyle sinek istilasına uğrayan evlerde insanlar çocuklarını korumak için odaları neredeyse ameliyathane kadar steril hale getirmeye çalışıyor. Bu, kabul edilemez bir ihmal. Çocukların, yaşlıların, hasta insanların yaşam kalitesini hiçe saymak hangi vicdana sığar?
Bitmedi… Başıboş köpekler, özellikle Barbaros Mahallesi ve çevresinde başta öğrenciler olmak üzere vatandaşlar için ciddi bir tehdit haline geldi. Şehit Zafer Oluk Ortaokulu çevresinde çocuklar defalarca saldırıya uğradı. Endişeli velilerin çağrılarına rağmen ne Büyükşehir Belediyesi ne de ilgili diğer kurumlar bu hayati meseleye çözüm üretebildi.
Ve kaldırımlar… Ah, o kaldırımlar artık bizim değil. Ya esnafın işgalinde, ya da kaderine terk edilmiş, bakımsız, yamalı bir şekilde bizi yürümekten alıkoyan engellerle dolu. Şehir artık sadece araçlara çalışıyor; insanlara, yayalara, yaşlılara, engellilere değil.
Seyhan; tarihiyle, kültürüyle, Adana’nın kalbi olmasıyla büyük bir değerdir. Ama bu değer hoyratça tüketiliyor. Parklar bakımsız, sokaklar pis, kaldırımlar yok olmuş, mahalleler kaderine terk edilmiş. Bu ihmaller sadece halkın yaşam kalitesini değil, Adana’nın ekonomik yapısını da çökertiyor. Çünkü düzenin olmadığı, temizlikten nasibini almamış bir şehirde iş dünyası da barınamaz.
Oysa biz büyük bir şey istemiyoruz. Yalnızca belediyeciliğin asıl ruhuna, o samimi hizmet anlayışına dönmesini bekliyoruz. Çocukların güvenle okula gidebildiği, vatandaşın sinekten korunmak için evde barikat kurmadığı, yürüyüşlerin eziyet değil keyif olduğu bir Seyhan istiyoruz.
Biz, Seyhan sokaklarında kebap kokusu almak isteriz... Ama çöp kokusuna asla razı değiliz.
Yetkilileri, görevlerini hatırlamaya; halkın şikâyetlerine kulak vermeye davet ediyorum.
Selam ve dua ile...