"Sayın Ali Yalçın, Biz O Türkiye'den Hiç Çıkmadık"
“Sayın Ali Yalçın, Biz O Türkiye’den Hiç Çıkmadık”
Ali YALÇIN Bey, sizin imzanızla yürürlüğe giren toplu sözleşmeler, hayallerimizi elimizden aldı. O sözleşmeler bize umut değil, unutulmuşluk getirdi. Yüzdelik zamlar değil, küsuratlar konuşuldu. Alın terimiz, sizin müzakere masalarında buharlaştı.
Siz “eski Türkiye’ye döndük” diyorsunuz; biz ise “hiç çıkamadık” diyoruz. Çünkü bizim Türkiye’miz hâlâ adaletin, eşitliğin ve emeğin peşinde. Biz, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek kurma hayaliyle yaşıyoruz. Ama bu hayal, sizin sessizliğinizde kayboluyor.
Ali Bey, bu ülkenin memuru artık sadece maaş değil, merhamet istiyor. Temsil edilmek, anlaşılmak istiyor. Ancak siz, yüksek aidatlı evlerden, bize uzak bir hayatın içinden konuşuyorsunuz. Biz buradayız; gerçeği haykırmak değil, yaşamak zorundayız.
1.078.831 memurun yalnızca 267 delegenin temsil edilmesi, delege demokrasisi değil, temsiliyetin inkârıdır. Bu adaletsiz tabloyu düzeltmek için:
1-Sendika genel başkanları ve yönetim kurulları, tüm üyelerin oylarıyla seçilmelidir. Bunun için yasal düzenleme şarttır.
2-Sendika aidatları devlet eliyle değil, doğrudan üyeler tarafından ödenmelidir. Çünkü aidatını kendi ödeyen, sesini daha gür çıkarır.
3-Sendika başkanlarının ömür boyu koltukta kaldığı saltanat düzeni, sendikal ruhu yok etmektedir. Bu düzen değişmelidir. Buna da bir yasal düzenleme şarttır.
Sendikalar, birkaç kişinin değil, tüm üyelerin iradesini yansıtmalıdır. Delege demokrasisi adı altında kurulan düzen değil, gerçek katılım esas alınmalıdır.
Unutmayın: Kamu çalışanının sevdası memlekettir, mücadelesi ise insanca yaşamaktır.
Selam ve dua ile…
Tüm kamu çalışanlarını selamlıyorum.