ÖĞRETMENLİK: BİLGİNİN, SEVGİNİN VE GELECEĞİN MESLEĞİ
Bir Çin atasözü der ki:
“Bir günlük düşünüyorsan pirinç ek, bir yıllık düşünüyorsan buğday ek, bir ömürlük düşünüyorsan ağaç dik, yüz yıllık düşünüyorsan insan yetiştir.”
Bu söz, öğretmenliğin aslında ne kadar derin, ne kadar büyük ve ne kadar uzun soluklu bir emanet olduğunu anlatan en güzel cümlelerden biridir. Çünkü insan yetiştirmek; sadece bilgi vermek değil, bir yüreğe dokunmak, bir hayatı değiştirmek, bir geleceği sağlam temellerle inşa etmektir. Bu kutlu görevin mimarları ise öğretmenlerdir.
Onlar, karanlıkta yön gösteren bir ışık, düştüğümüzde elimizden tutan bir dost, umutsuzlukta umut olan bir rehberdir. Bir çocuğun gözlerinde parlayan o ilk ışığı fark eden, “Ben yapabilirim” cümlesini kalbine işleyen, hayata sevgiyle tutunmayı öğreten sessiz kahramanlardır.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü…
Bu anlamlı günde tüm öğretmenlerimizi saygıyla, sevgiyle ve minnetle anıyorum. Çünkü bu ülkenin geleceğini mayalayanlar, sınıfların görünmez mimarları olan öğretmenlerdir.
Fakat içimde derin bir burukluk taşıyorum. Zira öğretmenlerimiz hâlâ hak ettikleri saygınlığı, değeri ve yaşam koşullarını tam anlamıyla elde edebilmiş değiller.
Bir düşünün…
Kimi öğretmen, öğrencisinin montu olmadığı için kendi montunu çıkarıp veren kişidir.
Kimi öğretmen, sınav kâğıtlarını sabaha kadar okuyup ertesi sabah uykusuz gözlerle sınıfa koşandır.
Kimi öğretmen, bir öğrencinin deftersiz kalmaması için kendi çocuğunun ihtiyacını erteler.
Kimi öğretmen ise dersine gidebilmek için cebindeki son parayı otobüs biletine ayırır.
Ve ne yazık ki bazı öğretmenler…
Yalnızca görevini yaptığı, bir çocuğun geleceğine ışık tuttuğu için şiddete uğrar, hakarete maruz kalır. Oysa onların tek silahı kalemdir, tek gayesi ise insan yetiştirmek…
Bu tablo, hepimizin vicdanında bir sızı bırakmalı. Çünkü bir toplumun geleceği, öğretmenine verdiği değerle ölçülür. Öğretmeni yorgun bir milletin yarınlara umutla bakması beklenemez.
Eğer bu ülkenin en kıymetli hazinesi “insan” ise, o hazineyi işleyen eller öğretmenlerimizdir.
Fakat ne yazık ki bu ellerin değeri hâlâ gerektiği gibi bilinmemektedir.
Dileğim şudur ki, bir sonraki Öğretmenler Günü’nde:
“Maaşım yetmiyor” cümlesi tarihe karışsın,
Okullarda sevgi ve saygı hâkim olsun,Yetkili makamlara çağrımız nettir:
Eğer yüz yıllık hedefler koyuyorsak, o hedeflerin temelini öğretmenler oluşturur. Öğretmen güçlü değilse eğitim güçlü olamaz, eğitim güçlü değilse gelecek güçlü olamaz.
Bugün bir öğretmenin dokunduğu bir çocuk; yarının bilim insanı, sanatçısı, mimarı ya da lideri olabilir. Çünkü öğretmen sadece ders anlatmaz; karakter şekillendirir, umut aşılar, hayal kurdurur, yol gösterir. Onların emeği, toplumun köklerine işler.
Bu duygu ve düşüncelerle;
Yaşamımızda iz bırakan tüm öğretmenlerimizin ellerinden öpüyor, hayatta olmayan öğretmenlerimizi rahmetle anıyor, emek veren tüm eğitimcilerimize sağlık, huzur ve saygı diliyorum.
Gelecek yıl bu günü; sorunların değil başarıların konuşulduğu, umutların yeşerdiği bir Türkiye’de kutlamayı diliyorum.
Ve dünyanın dört bir yanında başta Gazze ve Filistin olmak üzere kanın, acının ve gözyaşının gölgesine mahkûm edilmiş tüm coğrafyalarda; ufku geniş, adaletin sesi olacak çocukların yetiştiği aydınlık bir geleceğin doğmasını yürekten diliyorum.
Bunun için Öğretmenlerin öğrencileriyle yeniden güven içinde buluştuğu, umutla ders işlediği; çocukların kahkahalarıyla yankılanan sınıflarda özgürce öğrenebildiği bir okul ortamının gerçeğe dönüştüğü günleri görmeyi temenni ediyorum.
Tüm öğretmenlerin görevlerinin başında olduğu, sınıfların yeniden çocuk sesleriyle cıvıldadığı, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir dünya dileğiyle…
İyi ki varsınız. Öğretmenler Gününüz kutlu olsun.
Selam ve dua ile…