EĞİTİMDE DİSİPLİNİN GÖRÜNÜR YÜZÜ: FORMA VE KİMLİK MESELESİ

Metin ÖZEL

Günün birinde bir çocuk sınıfa girerken etrafına şöyle bakar ve şu soruyu sorar: “Öğretmen hangisi?” Bu masum soru, aslında yıllardır eğitim sisteminde görmezden geldiğimiz büyük bir boşluğu işaret eder: Kimlik, aidiyet ve ciddiyet eksikliği...

Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin’in okullarda forma zorunluluğunu yeniden gündeme taşıması, bu açıdan yerinde ve geç kalmış bir adımdır. Ancak bu hamlenin tam anlamıyla etkili olabilmesi için sadece öğrencilerin değil, öğretmenlerin de bu ciddiyet çizgisine dâhil edilmesi gerekmektedir.

Serbestlik Maskesi Altında Dağılmışlığa daha fazla izin verilmemelidir.
Yıllardır eğitimde “özgürlük” adına uygulanan serbest kıyafet politikası, ne yazık ki beraberinde çok daha büyük bir adaletsizlik ve dağınıklık getirdi.
Sınıf içi görüntüler, adeta bir moda yarışmasına dönüştü. Markalı ayakkabılar, pahalı çantalar, dikkat çekici kıyafetlerle gelen öğrenciler arasında kıyasıya bir gösteriş yarışı başladı. Bu yarışın dışında kalanlar ise dışlandı, ezildi ya da içine kapandı. Serbest kıyafet; özgürlük değil, sosyal ayrışmayı besledi.

Öğrenciler açısından bu tablo yeterince kaygı vericiyken, öğretmenlerin de serbest kıyafet uygulamasına dâhil olması, okulun kurumsal ciddiyetini adeta silikleştirdi. Bugün birçok okulda öğretmen, veli ve personel ayırt edilemez hâle gelmiştir. Oysa bir eğitim kurumunun vakarı, görünümde başlar.

Forma: Eşitlik, Aidiyet ve Disiplin
Okul forması sadece bir kıyafet değil, bir kültürdür.
Aynı kıyafet altında buluşmak, çocuklara şu mesajı verir: “Siz eşitsiniz ama eşitsizlik okul kapısından girince geride kalır. Burada hepimiz aynı hedef için varız.”demektir.

Forma; öğrenciyi sadece dış görünüşte değil, zihinsel olarak da bir düzene hazırlar. Okulun ciddiyetini kavramasına, aidiyet hissetmesine ve sorumluluklarını benimsemesine katkı sağlar.

Üstelik forma, özellikle dar gelirli aileler için de maddi rahatlık demektir. Her gün farklı kıyafet telaşı, hem ekonomik yük hem de psikolojik baskı yaratır.

Peki Ya Öğretmen?
Öğrencinin disiplini kadar, öğretmenin duruşu da bir o kadar önemlidir.
Öğretmen, bilgiyi aktaran değil; örnek olandır. Kılık kıyafetiyle de “ben buradayım, devleti ve disiplini temsil ediyorum” demelidir.

Bugün okul koridorlarında dolaşan bir öğretmen ile veli ya da dışarıdan gelen biri çoğu zaman ayırt edilemiyor. Bu sadece görsel bir sorun değil; eğitimin ruhuna zarar veren bir ihmal.

Elbette burada kast edilen, herkesin tek tip elbise giymesi değildir. İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ VE KİŞİSEL İFADE ALANI KORUNMALI, ANCAK BU ÖZGÜRLÜK “SINIRLARIN BİLİNMESİ”YLE anlamlı hâle gelir. Öğretmen kıyafeti; sadelik, saygınlık ve temsiliyetle şekillenmelidir. Devlet memuru olmak; ciddiyeti ve mesleki duruşu gerektirir.

Kılık kıyafet düzenlemesinde Yol Haritası Ne Olmalıdır?
Bu düzenleme sürecinde atılacak adımlar şu hassasiyetlerle yürütülmelidir:

Formanın konforlu, dayanıklı ve iklim şartlarına uygun olması

Maddi durumu yetersiz aileler için destek mekanizmalarının oluşturulması

Öğrenci motivasyonu için haftada bir gün serbest kıyafet uygulamasının değerlendirilmesi

Öğretmen kıyafet yönetmeliğinin örneklerle, açık ve uygulanabilir biçimde hazırlanması ve inanç ve ifade özgürlüğünü koruyacak şekilde düzenlemelidir.Son olarak şunu belirtmek isterim ki: Eğitim Görünürlükle Başlar

Eğitimde disiplin, sadece kural koymakla değil; o kuralları temsil eden bir duruş sergilemekle mümkündür. Bu sebeple forma uygulaması, hem öğrenciler hem de öğretmenler için bir bütünlük içinde ele alınmalıdır.

Sayın Bakan Yusuf Tekin’in başlattığı bu olumlu sürecin, öğretmen kıyafet düzenlemesiyle taçlandırılması en büyük temennimizdir. Çünkü“Eğitim, önce ciddiyetle başlar; disiplinle gelişir, örnek olmakla kemale erer.”
Selam ve dua ile…